Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

SELİM İleri, köşesinde geçen gün Türk resminin öncülerinden olan bir hanım ressamdan, Mihri Müşfik’ten bahsetti. Yazısını okudukan sonra, günlük hadiseleri bir tarafa bırakıp Mihri Hanım hakkında kendi bildiklerimi yazayım dedim...

Peşinen söyleyeyim: Resim konusunda uzman falan değilim; “iyi ressam” bence beğendiğim, hoşuma giden ressamdır ve bu kıstastan hareketle Mihri Müşfik’in yahut birkaç sene devam eden evliliğinden önceki ve sonraki asıl ismi ile Mihri Rasim’in “iyi”, hattâ “çok iyi” bir ressam olduğunu düşünürüm.

Mihri Hanım’ı, kim olduğunu bilmeyenler için kısaca tanıtayım: Tıbbiye Nâzırı Ahmed Rasim Paşa’nın kızı idi, 1886’da İstanbul’da doğmuş, Abdülhamid’in saray ressamı Fausto Zonaro’dan resim dersleri almıştı. Türk resminin öncülerinden ve sonraki senelerin halifesi olan Abdülmecid Efendi’nin teşviki ile gençliğinde kendi başına Avrupa’ya gitmiş, Paris’te Selâmi Müşfik adında bir öğrenci ile evlenip “Mihri Müşfik” olmuş, sonra ayrılmışlardı. İstanbul’a dönüşünde bir ara kuruluşunda rol oynadığı Güzel Sanatlar Mektebi’nde hocalık yaptı, İstanbul’un sadece erkeklere mahsus olan entellektüel çevresine girdi, İttihad ve Terakki’nin lider kadrosu ile dostluk kurdu. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yeniden Avrupa’ya gitti, 1990’larda hayatta olan dostlarının bana anlattığına göre Paris’te Baltık memleketlerinden birinin kraliçesinin kocası olan bir prens ile birkaç ay devam eden fırtınalı bir aşk yaşadı ve Avrupa’dan bir daha dönmemek üzere Amerika’ya nakletti!

SAVAŞ YILLARININ RESSAMI

Ben, Mihri Hanım’ı, özellikle de New York senelerini yakından ve gayet iyi bilen bazı kişileri eski yıllarda yakından tanıdım, anlattıklarını kaydettim ve vaktiyle bana nakledilen o hatıraları düşündükçe, şimdi Mihri Hanım’ın son seneleri hakkında yazılıp söylenenlerin ne kadar yanlış olduğunu görüyorum.

Bugün, Mihri Rasim’in hayatı yazılırken yapılan hataların temelinde, İstanbul’da 1988’de çıkan bir kitap vardır. Mihri Hanım, bu kitaba göre son senelerini New York’ta parasızlık içerisinde geçirmiştir; tek geliri verdiği birkaç özel dersten kazandığı üç-beş dolardır, sağlığı bozuktur, hayata nihayet 1954’te sefalet içerisinde veda etmiş ve bir kimsesizler mezarlığına defnedilmiştir!

Bu söylenenlerin hepsi yanlıştır!

Şimdi, Mihri Hanım ile New York’ta senelerce dostluk edenlerin, meselâ Osmanoğlu Ailesi’nin 2009’da vefat eden reisi Şehzade Osman Ertuğrul Efendi’nin bana anlattıklarından bazılarını nakledeyim:

Mihri Rasim, Amerika’da hiç sıkıntı çekmemiş; sanatı her zaman takdir görmüş ve bu sayede her zaman iyi para kazanmıştı. “War Magazine”in, yani İkinci Dünya Savaşı yıllarında yayınlanan Amerikan Savaş Dergisi’nin birçoğunun kapak resimleri onun fırçasından çıkmıştı. Kütüphanelerde ciddî bir tarama yapıldığı takdirde, dergi kapaklarındaki imzasını görmek mümkündür.

MAINE’DEKİ YALNIZ MEZAR

Evi, Beşinci Cadde’deki büyük bir binanın çok geniş bir dairesi idi, bir bölümünü atelye olarak kullanmakta ve sık sık “Muhteşem Gatsby”yi hatırlatan uçuk denebilecek partiler vermekteydi. Daireye devâsâ bir asansörle çıkılıyordu ve çok zengin bazı hanım müşterileri Mihri Hanım’ın dairesinin kapısına kadar otomobillerinden inmeden bu asansör ile gitmekteydiler!

Mihri Rasim, İkinci Dünya Savaşı devam ederken Amerika’nın zengin eyaletlerinden olan Maine’de yaşayan varlıklı bir Amerikalı ile evlendi ve son senelerini New York ile Maine arasında geçirdi. New York’taki dairesini tutuyor, Savaş Dergisi’nin kapak resimlerini yapmaya devam ediyor ve paraya ihtiyacı olmamasına rağmen portre siparişlerini kabul ediyordu.

Dostları, 1950’li senelerin başında Mihri Hanım’ın Amerikalı kocasından dört yanı ince siyah çerçeveyi andıran kâğıda basılmış bir mektup aldılar. Mektupta “Mihri şu kadar gün önce vefat etti. Cenazesinde kimsenin bulunmasını istememiş ve ölümünün dostlarına defninden sonra bildirilmesini vasiyet etmişti. Cenazesini sade bir törenle Maine’e defnettik ve vefatını son arzusuna riayet ederek bu mektupla bildiriyorum” deniyordu...

Günün birinde ciddî bir araştırmacı çıksa ve Türk resminin bence en yetenekli ve en önemli isimlerinden olan Mihri Rasim’in hayatını ciddî şekilde anlatan bir eser verse ne kadar iyi olur!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar