Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

DİZİ yıldızlarının hemen her Allah’ın günü magazin sayfalarında arz-ı endam etmelerinden bana artık gına geldi!

Sadece magazin ilâvelerinde kalsalar mesele yok, ne yapıp ettiklerine meraklı değilseniz açıp bakmazsınız ama zamanınızı işgalleri gazetenin birinci sayfalarından, birkaç sütun anonsla başlıyor! “Ünlü güzel filânca, bilmemneredeki yeni evine taşındı” diye bir başlık, altında ismi de çehresi de artık bıktırmış bir hatunun dekorasyon mağazalarından alelâcele toplanmış, pahalı ama kimliksiz birkaç parça mobilyanın arasında verdiği yapmacık pozu!

Hemen yanında, bir başka haber: “Ünlü oyuncu falanca, dizi çekiminden sonra Nişantaşı’nda alışverişe çıkıp yorgunluk attı” başlığı ve hemen her görmekten el-aman dediğiniz bir başka hanımın resmi! Elinde ufacık bir poşet var, “yorgunluk attıran alışveriş” dedikleri işte bu poşetin içerisindekinden ibaret!

Derken bitmeyen aşk masalları, daha doğrusu gına getirmiş ucuz dedikodular: Karizmatik ve ciddî görünmeyi surat asmak zanneden erkek oyuncu ile ünlü güzel falanca berabermişmişler de, meşhur futbolcu sevgilisinden altı bin üç yüz yetmiş birinci defa ayrılmışmış da, yine ünlü manken TV’deki bilmemne yarışmasının katılımcısı olan sevgilisi hakkında demediğini bırakmamış da, vesaire, vesaire..

RESMİ KOY, ALTINI DOLDUR!

Magazin basın tarihimizde içerikten her zaman mahrum kalmıştır, zira bizde magazinciliğin tâââ ilk zamanlarından buyana haberde öncelik bir özelliği olsun yahut olmasın fotoğrafa verilmiş, fotoğrafın altı beylik cümlelerle doldurulmuş, bu kalıp “Alın size magazin” diye ortaya sürülmüş ve okuyucu bu yapaylığa muhtaç bırakılmıştır. Üstelik “ünlü” sayısı da zamanla gittikçe azalmış, magazin haberleri artık sekiz-on ismin etrafında dolaşır olmuştur ve on birinci kadın yahut erkek yoktur!

Gazetelerde hemen her gün kadın yahut erkek olsun hep aynı çehreleri görmekten, bilmem kaç yüzüncü defa tekrar eden aşk-meşk masalları ile karşılaşmaktan az değil çok, hem de pek çok sıkıldım! Botokslu çehrelerden, ruhsuz bakışlardan, marka çantalardan ve oyunculardan bazılarının köşe yazarlığına kalkışmalarından da illâllah!

Birkaç hafta önce, TV’de bir Rus kanalını keşfettim...

Bu kanal bizde de senelerden buyana mevcutmuş ama yeni farkettim. Rusçam yok, “da” (evet), “nyet” (hayır) ve “haraşo” yani “güzel” dışında bildiğim dördüncü bir Rusça kelime de mevcut değil ama kanaldaki dizilere akşamları göz atmadan edemez oldum

YARIŞMACI DEĞİL, OKULLU

Dizilerde oynayan hatunların hepsi öyle bizdeki magazin haberlerindeki Rus hanımlar gibi bir içim su değiller ama hareketleri hoş, yaşlılarının mihrabı hâlâ yerli yerinde ve dilini anlamadığım dizilere akşamları onbeş yirmi dakikalığına, bazen de yarım saatliğine takılıp kalmamın sebebi başka: Oyunculuklarındaki kalite, dizilerin doğallığı ve mekânların bizim mekânlarımıza benzerlikleri...

Botoks, gerdirme, kaldırma, yahut üst dişleri yarım metre ileriye aldırma gibisinden sentetik çehreler yok; kadını da, erkeği de, genci de, yaşlısı da yapmacık değil tabiî vaziyette... Varlıklı çevreleri aksettiren görüntülerde gerçi bir “yeni zengin” havası hemen seziliyor ama markalar resmigeçidi sözkonusu değil ve en önemlisi, oyuncuların hemen hepsi profesyonel...

Oynamayı, rol yapmayı biliyorlar; zira kıt’a Avrupası’nın yahut Amerika’nın oyuncuları gibi Ruslar’ın sanatçıları da bizdekinin aksine bir-iki yarışmadan değil, bu işin okulundan geliyorlar, meslekleri de sadece ve sadece bundan ibaret!

Ve, meselenin üzücü ama gerçek olan tarafı: Sanat ile gelenek arasında sıkı münasebet vardır, sanat gelenekten beslenir, bir memlekette geçmişi ve geleneği olmayan sanatın vârolup gelişmesi de mümkün değildir.

Tarihimizde “resim” kavramının bulunmaması yüzünden nasıl dünya çapında bir ressamımız yok ise, tiyatro geçmişimizin olmaması sebebi ile de gerçek oyuncularından mahrum kalmamız maalesef kaderimizdir!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar