İntihali yakalama programlarına dünyanın parası veriliyor ama işe yaramıyor!
HIRSIZLIĞIN en seviyesizi, en berbatı ve en utanmazca olanı “intihal”, yani başkasına ait eserin üzerine imzasını koyup kendisininmiş gibi yayınlamaktır.
Bu pespayelik üniversitelerimizde son zamanlarda maalesef arttıkça arttı...
Türkiye’de intihal konusunda en fazla yayın yapan gazetecilerden biri, herhalde bendenizim. Senelerden buyana intihalcileri teşhir maksadıyla elimden geleni yaptım, hırsızlıklarının belgelerini yayınladım, YÖK’ü göreve çağırdım ama tek bir hadise, Afyon’daki Kocatepe Üniversitesi’nde yapılan bir hırsızlık dışında hiçbirinden tam bir netice alamadım.
“Netice” derken intihal konusunda Batı’daki yaygın uygulamayı, yani intihalcinin üniversite ile ilişkisinin ebediyyen kesilmesini kastediyorum!
Bizim hırsızlarımız ya “zamanaşımı” gibi akademik camiada mevcut bulunmaması gereken bir bahane veya “Hırsızlık etmiş ama sadece bir lira çalmış, bin lira çalmış olsaydı gereğini yapardık” misâli “metindeki intihal yüzdesinin düşük olması” şeklindeki daha da garip bir yorum ile aklandılar; hırsızlık dosyaları sümenaltı edildi.
İNTİHALCİYİ DEKAN YAPTILAR!
İntihalcilerle en fazla didiştiğim dönem, Prof. Kemal Gürüz’ün YÖK’ün başında bulunduğu günlerdi. Akademik hırsızları afişe etmek için aynı hadiseler ve aynı şahıslar hakkında haftalarca ardarda yayın yaptım.
Meselâ, İngiltere’deki bilimsel bir kongreye katılan bir grup Türk akademisyenin ortaklaşa hazırladıları tebliğin çalıntı olduğu anlaşılmış, kongreden kapıdışarı edilmişler ve düzenleme heyeti tarafından Avrupa’nın önde gelen meslekî yayınlarına “Bu adamlar hırsızdır, makale gönderdikleri takdirde sakın ha yayınlamayın, çalmış olabilirler” diye unvanlı hırsızlarımızı ve üniversitelerimizi rezil eden uyarılar yollanmştı. İngiltere’deki rezaleti ve intihalcilerin isimlerini defalarca yayınladım. Prof. Gürüz birkaç defa arayıp “merak etmememi, akademik hırsızlar hakkında ne gerekiyorsa yapılacağını” söyledi ve vaadini sağolsun tuttu: Devr-i iktidarında yayınladığım bütün intihal dosyaları rafa kaldırıldı, hattâ intihalcilerden biri dekan bile yapıldı!
Akademik hırsızlar hakkında bugün de ihbarlar gönderiyorlar, sık sık dosyalar yollanıyor ama bu konuda artık hiçbirşey yazmıyorum! Zira hem bu işlerden netice çıkmayacağını, üniversitenin “Kol kırılır yen içinde kalır” sözünü doğrularcasına intihalcilerin hakkından gelmeme konusunda azimli ve hattâ yeminli olduğunu öğrendim, hem de bazı ihbar mektuplarını gönderenlerin Türkçe fukaralığı meramlarını anlamama imkân vermiyor! Üstelik “intihal” gibi bir ahlâk düşkünlüğünün bile ideolojik didişme mevzuu hâline getirilmesi, sadece mide bulandırıyor!
İŞ, ‘TEMİZ’ RAPORTÖRDE BİTER!
İntihal derdi YÖK’ün başını da fena halde ağrıttığından olacak, üniversitelere bazı intihal programlarını satın alma talimatı verilmiş...
Önceki senelerde Amerika’da öğrencilerin ödevlerini başkalarından aynen makaslayıp makaslamadıklarını yahut internetten “kes-yapıştır” şeklinde alıp almadıklarını belirlemek için kullanılan programlar birkaç sene önce akademik seviyeye yükseltilmişti. Tezler ile bilimsel makalelerin özgünlükleri de bu programlar sayesinde belirleniyordu.
YÖK emredince birçok üniversite bu programları aldı, kullanmaya başladı ama çabalar bir işe yaramadı!
Programlar fen bilimleri ile ilgili yayınlarda hırsızlık olduğu takdirde bir yere kadar ortaya çıkartabiliyor, çalıntının yüzdesini verebiliyor ama iş sosyal bilimlere gelince kalakalıyor! Zira programların Türkçe metinleri ve mukayese edilecek kaynakları tanıyabilmeleri gibisinden teknik noksanlar bir tarafa, akademik hırsızın biraz akıllı olanı çaldığı metnin cümlelerini ve paragraflarını değiştiriyor, ifadeyi başka bir şekle koyuyor ve neticede dünyanın parası verilen pogramlar çuvallıyor, çalıntı metin pir ü pâk görünüyor...
İntihali belirlemenin ve önlemenin ilk şartı bilgisayar programlarından medet ummak değil, bilgi ve akademik ahlâka sahip olmaktır! Tezlerin ve bilimsel yayınların raportörleri konuya ve kaynaklara hâkim oldukları takdirde önlerine gelen metnin yürütülüp yürütülmediğini zaten ilk bakışta anlayabilirler. Ama asıl önemli şart, denetimi yapan hocaların yayın mâzilerinin “Tencere dibin kara...” dedirtmeyecek şekilde temiz olmasıdır.
- Konserler için ödenen bu meblâğları, musiki tarihimizin en büyük üstadları hayatları boyunca alamamışlardır!3 dakika önce
- Atatürk'ün Amerikalı bir kadın gazeteciye verdiği, 89 sene önce sansür edilen ve unutulan mülâkatı1 hafta önce
- Kurumaya başlayan Bafa Gölü'nü bu hâle getirenler Bülent Ecevit ve 1970'lerin CHP'sidir!1 hafta önce
- PKK'ya 30 seneden buyana istediği herşeyin birkaç katını verdik ama terör bitmiyor, zira maksat artık başka!3 hafta önce
- Büyük devlet olmanın yolu kendi silâhını bizzat yapmaktan geçer ve kredi kartlarından alınacak 750 lira bu yolda sadece bir katredir!1 ay önce
- Tarih boyunca hiç vârolmayan Lübnan'ı, Abdülhamid'in Washington Elçisi kurmuştu1 ay önce
- Mahzun prenses Fazile vefat etti1 ay önce
- Hortlayan bir dert: İttihadçılık2 ay önce
- Öküzün altında buzağı aramayın! Harbokulu'ndaki gösteri, disiplinsiz bir eylemden ibarettir, o kadar!2 ay önce
- Atatürk'ün meçhul nişanlısı Selma2 ay önce