Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

YAŞANAN yaşandı, söylenen söylendi, edilmemesi gereken lâflar bile edildi ve geriye sadece acılar ile şaşkınlık kaldı...

Atatürk Havaalanı’nda geçen gün yaşadığımız ve ifade edebilmekte “alçaklık”, “katliam” ve “cinayet” gibisinden kavramlarının az geldiği hadiseden bahsediyorum...

Hakkında akla gelen ve gelmeyen her türlü sözün söylendiği bu vahşet üzerine şimdi burada benim de yorum yapmam, ahkâm kesmem “Son jeolopolitik gelişmelerin sonucunda paradigmaların değişiminden kaynaklanan statükonun terör üzerindeki yapısal etkisi” veya “Uzlaşı çabalarının devletler ve kurumlar dışındaki örgütsel yapılarda neden olduğu kımıldanmaların türevi” gibisinden lâf-ı güzaftan ibaret bilgiççe sözler sarfetmeme hiç lüzum yok...

Bu şekilde gereksiz sözler yerine, güzide basınımızın kanlı veya kansız ama ses getiren hemen her hadiseden sonra dört elle sarıldığı bir klişe haberin aslını anlatayım:

1911 ile 1996 arasında yaşayan, doğduğunda Osmanlı teb’ası, öldüğünde de Bulgar vatandaşı olan, kâhinlik yaptığı ve kehanetlerinin tamamının çıktığı iddia edilen Baba Vanga ismindeki Usturumcalı bir hatun ile alâkalı haberlerden...

TEK BİR KEHANETİ YOKTUR!

Bilmem dikkat ettiniz mi? Dünya çapında Batılı bir sanatçı eceliyle, trafik kazası yüzünden yahut bol miktarda zıkkımlandığı uyuşturucu yüzünden bu dünyadan gidiverir, gazetelerimiz “Baba Vanga filânca kişinin öleceğini söylemişti” buyururlar... Biryerlerde deprem olur, “Aha işte!” derler; “Baba Vanga zelzeleyi seneler önce söylemişti” diye yazılır... Bilmemnerede seçim yapılır, iktidar ve bazen de rejim değişir ama başlık önceden zaten hazırdır: “Baba Vanga’nın kehaneti çıktı; hem Başkan falanca, hem de feşmekân rejim gittiii!”.

Ama basınımızın artık sadece ânî hadiseleri değil, Türkiye’de Temmuz aylarında havanın çok ısınacağını, Boğaziçi Köprüsü’nde trafiğin her akşam iş çıkışında tıkanacağını yahut şeftaliyi, kayısıyı veya kavunu oburca yedikten sonra üzerine bol su içildiği takdirde ishal olunacağını bile önceden bildiğini iddia etmesine ramak kalmış olan Baba Vanga’nın söylenenlerin aksine, tutmuş hiçbir kehaneti yoktur!

“İstanbul’daki bir havaalanında bombalar patlayacak ve çok kişi ölecek”, “İngilizler gün gelecek, Avrupa Birliği’nden çıkacaklar” veya “Irak ile Suriye parçalanacak, eli kanlı bir örgüt ortalığı kan gölüne çevirecek” gibisinden tek bir söz bile etmemiştir. Gazetelerde “Baba Vanga’nın kehanetleri” diye ortaya atılanlar, kadıncağızın bazı karmakarışık sözlerinin eğilip büküldükten sonra onun ağzından çıkmış gibi ortaya atılmış sıra sıra palavradan ibarettir. Üstelik açık şekilde söylediği iddia edilen, meselâ Üçüncü Dünya Savaşı’nın 2010 Kasım’ında patlayıp 2014 Ekim’ine kadar devam edeceği yahut Kuzey ile Güney Kore’nin 2010’da birbirlerine gireceği gibisinden kehanetlerinin tamamı da kof çıkmıştır!

NOSTRADAMUS MERAKIMIZ

İşte, bu yaşlı kadına atfedilen ama onunla hiçbir alâkası olmayan iddialar “kehanet” diye senelerden buyana hemen her vesile ile ortaya atılıyor ve gazetelerde sütunlar dolusu yeralıyor. İnternet siteleri de “Tıklayın!” diyorlar, “Baba Vanga bu işin olacağını seneler önce söylemişti! Hem daha neler neler söylemişti bir bilseniz! Belki hayalinizdeki eşinizi nasıl bulacağınızı bile bilmiştir, tıklayın ve öğrenin!”.

Kaldı ki, sadece Baba Vanga’nın değil, başka hiçbir kâhinin “Şu tarihte şu olacak, falan gün böyle bir hadise zuhur edecek” şeklinde açıkça söyleyip de hakikaten çıkmış tek bir kehaneti bile yoktur! Zaten sıradan insanın kehanette bulunması diye bir şey de mümkün değildir ya, neyse...

Basınımızın bu “Baba Vanga” merakı aslında seneler önceki bir başka modaya, “Nostradamus’un kehanetleri” meselesine dayanır ve bu saçmalıkta maalesef benim de kabahatim, hattâ önemli sayılabilecek rolüm vardır...

Seneler önceki bu “Nostradamus” maceramızı bir ara yazarım...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar