Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

ÖNCE, yabancı bir TV’de bundan iki gün önce yayınlanan şu ifadeleri okuyalım:

“...Erdoğan, darbe teşebbüsünden bu yana 110 binden fazla kişiyi görevinden aldı. Hattâ, 35 bin kişi onun emriyle hapishaneye atıldı. Bunların arasında çok sayıda öğretmen, hâkim ve basın mensubu vardı.

Tüm bu insanların ortak yönü neydi? Erdoğan onları kendi gücü için bir tehdit olarak görüyordu. Çünki onlar yaptıkları iş ile başkalarını etkileyebiliyorlar ve Erdoğan kimsenin kendisini eleştirmesini istemiyor. Örneğin, hâkimler Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen bir karar verirlerse, işten atılırlar. Bir öğretmenin de derste Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen bir şey anlattığı ortaya çıkarsa, işine son verilebilir. Bir gazetenin mensupları Erdoğan’ı eleştirirse, o zaman bütün gazetenin yasaklanması sözkonusu olabilir.

Bütün bunlar birçok insanın hoşuna gitmez, çünki demokrasilerde herkes fikrini açıkça söyleyebilmelidir, bu hükümetin de eleştirilebileceği anlamına gelir ve bir kişinin tek başına söz sahibi olmadığını gösterir”.

HABER KANALI ZANNETMEYİN!

Televizyonun yorumları devam ediyor ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünden de bahsediyor:

“...Türkiye’de insanlar 400 kilometreden fazla yol yürüdüler. Tek bir amaçları vardı, o da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a korkmadıklarını göstermekti.

Türk siyasetçisi Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto amacıyla 25 gün boyunca yürüdü. Binlerce insan bu yürüyüşte Ankara’dan İstanbul’a kadar ona eşlik etti ve yürüyüş pazar günü sona erdi. Protestocular, Erdoğan’ın herşeye tek başına karar vermesini, kendisiyle aynı fikri paylaşmayan insanları baskı altına almasını eleştirdiler. Öğretmenlerin, hâkimlerin ve basın mensuplarının özgürce çalışamadığını söylediler. Türkiye’de öğretmenler derste Erdoğan’ın fikrini aktarmazlarsa ve öğrencileriyle özgür ve eleştirel bir biçimde siyasi veya dinî konularda tartışırlarsa işlerini kaybetme veya hapse atılma tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar.

Türkiye’de bu kadar insan çok uzun zamandır Erdoğan’a karşı sokağa çıkmaya cesaret edememişti...”

Aramızın şekerrenk olduğu memleketlerin televizyonlarında son zamanlarda yapılan böyle yayınlara alıştık diyelim... Ama yukarıda naklettiğim ve tamamı çok daha uzun olan bu ifadeler bir haber kanalında yahut siyasî yorumların yapıldığı normal bir televizyonda değil, 5-10 yaş arası çocuklar için çizgi film, eğitici veya belgesel tarzı yayınlar yapan ve kısa adı KIKA olan “Kinderkanal” diye bir çocuk kanalında yayınlandı.

DEMİR PARMAKLIK VE ÇOCUK!

Ekranın sol tarafında Cumhurbaşkanı Erdoğan var, sağ tarafta da demir parmaklıkların gerisine kapatılmış kızlıerkekli çocukların çizimleri! Sol kareden, yani Erdoğan’dan yükselen oklar çocukların tepesine iniyor; derken çizimlerinin sahnesi değişiyor, karenin içine okullarda, mahkeme salonlarında yahut toplumsal mekânlardaki çocuklar giriyor ve hemen üzerlerinde “kovuldu”, “hüküm giydi”, “kapatıldı”, “yasaklandı”, “durduruldu” ibareleri beliriyor.

KIKA’nın yayınından önceki akşam bir arkadaşım vasıtasıyla haberdar oldum. Almanca bilen sekiz yaşındaki çocuğu o akşam da her zaman seyrettiği KIKA’daki bir belgesele bakarken çığlık çığlığa annesini ve babasını çağırmış, “Bunlar doğru mu? Türkiye’de böyle şeyler mi oluyor?” diye sormuş!

Aleyhimizde artık elinden geleni ardına koymayan Almanya’da gittikçe yükselen bu Türkiye ve Erdoğan nefretinin gerisinde bilmediğimiz mutlaka bir başka sebep yatmaktadır! Zira nefret çocuk kanallarına kadar taşınıp böylesine gaddar algı yönetimlerine uzandığına göre asıl sebep İncirlik meselesi, Avrupa Birliği yahut aramızdaki diğer anlaşmazlıklar değildir, Almanya’nın Türkiye’deki çok önemli bir menfaatine halel gelmiş demektir.

Hans acaba neden böyle dellendi, bilenler lütfen söylesinler!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar