Gazeteler de sözlük kazımaya başladılar! Allah, Türkçe'yi korusun!
DÜN, Ayşe Arman yazıyordu: Hürriyet’te bundan böyle haberler ve köşe yazıları dijital bir süzgeçten geçirilecek, içerisinde “kadına şiddet” barındıran ifadeler belirlenecek ve bunların kullanılmaması teşvik edilecekmiş.
Gerekçe ise kadına şiddetin kelimelerden başlaması, işin psikolojik boyutunu genişletmesi ve bu kavramların engellenerek cinsiyetçi kullanımların ortadan kaldırılması!
İnsan sûretindeki bazı hayvanların kadınları dövmelerinin, tacize yahut tecavüze kalkışmalarının, hattâ öldürmelerinin acısını Türkçe’den çıkarmaya başladığımızın ve bu işi mahkeme kararı veya gazeteler vasıtası ile yapmaya çalıştığımızın bilmem farkında mısınız?
Ankara 6. İdare Mahkemesi geçen hafta tuhaf bir karar vermiş ve “müsait”, “boyalı”, “yollu”, “taze”, “oynak”, “kötü yola düşmek”, “esnaf”, “kötüleşmek” ve “serbest” gibi kelimelerin argo anlamlarının Türk Dil Kurumu’nun hem sözlüğünden hem de internet sitesinden çıkartılmasına hükmetmişti.
Apaçık “sözlük budamak” demek olan bu işi şimdi Hürriyet’in üstlendiğini mesleğinde çok iyi, Türkçe’yi de gazetesinde en kıvrak şekilde kullananlardan olan Ayşe Arman’ın dünkü yazısından öğreniyoruz...
DİLİ KURUTMA ÇABASI
Ayşe’nin “Cısss!” başlığı ile verdiği ve gazetesinde bundan böyle yer almamalarına çalışılacağını söylediği ifadeler şunlar: “Kadın milletvekili, kadın yazar, kadın gazeteci, kadın polis, adam kesmek, adam öldürmek, adam etmek, adam gibi, bilim adamı, işadamı, insanoğlu, kızlık soyadı, işinin eri, baba parası, baba evi, elinin hamuruyla, evde kalmak”...
Şimdi, bu “Cısss!” listesindeki kelimelerden bazılarının geçtiği bir paragraf yazayım:
“Gülay, para babası bir adamın kızı olmasına rağmen bir eli yağda, öbür eli balda oturmaya değil, adam gibi iş yapmaya hevesli idi. Ama baba evinde kaldığı takdirde hayalini gerçekleştirmesi mümkün değildi, zira çalışıp biryerlere gelme çabasına hep karşı çıkılıyordu. Kadının elinin hamuru ile işe kalkışması ayıptı, hele çalışması çevresindekilerin nazarında adam öldürmekten de beter bir kabahatti ve ‘Bu kafada gidersen koca bulamaz, evde kalırsın!’ diyorlardı. Yoksa gazetelerde, televizyonlarda gördüğü kadın milletvekillerine, kadın yazarlara, kadın gazetecilere falan mı özeniyordu ne?”
Aynı paragrafı içerisindeki “Cıssss!” kelimelerden temizlenmiş hâle getireyim:
“Gülay, çok varlıklı bir adamın çocuğu olmasına rağmen bir eli yağda, öbür eli balda oturmaya değil, ciddî şekilde iş yapmaya hevesli idi. Ama ailesi ile beraber yaşadığı takdirde hayalini gerçekleştirmesi mümkün değildi, zira çalışıp biryerlere gelme çabasına hep karşı çıkılıyordu. Yetersiz olduğu halde işe kalkışması ayıptı, hele ailenin erkek olmayan mensuplarının çalışması çevresindekilerin nazarında cinayetten de beter bir kabahatti ve ‘Bu kafa ile gidersen evlenemezsin!’ diyorlardı. Yoksa gazetelerde, televizyonlarda gördüğü kendi cinsinden olan milletvekillerine, yazarlara, gazetecilere falan mı özeniyordu ne?”.
İçerisinde deyim ve kavram barındırmayan cümlelerin nasıl kuru, ruhsuz ve takır-tukur bir hâl aldığını farketmişsinizdir...
ONLAR KASILIYOR, BİZ BUDUYORUZ
Tuhaflık, işte burada: Kelime hazinesi bakımından en fakir memleketler bile dillerini zenginleştirip lügatlerindeki söz sayısını arttırabilmek için var güçleri ile çalışıyorlar; İngilizce, Fransızca yahut Arapça gibi zengin dillerin konuşulduğu ülkelerde bile dil uzmanları hemen her sene “Dilimiz şu kadar yeni kelime daha kazandı” diye kasım kasım kasılıyorlar, biz ise mahkeme kararı yahut basın vasıtası ile kelime buduyoruz! Kadını aşağılayan, döven, taciz eden, tecavüze yeltenen ve canını alan mahlûkların tepesine bineceğimiz, onları bu hâle getiren sistemi sorgulayacağımız ve bu herifleri alacağımız aklı başında tedbirlerle eğitip “adam etmeye” çalışacağımız yerde, hırsımızı Türkçe’den çıkartıyoruz!
Bizde çok şükür başka birçok dildeki “erkek-dişi kelime” ayırımı mevcut değil, yoksa bu mantık ile gramerimizi bile değiştirmeye kalkışabilirdik...
Oldu olacak “bey”, “hanım”, “bay” ve “bayan” kavramlarını da “cinsel ayırımcılığa sebep oldukları” gerekçesi ile ama mahkeme kararı ile kaldıralım; “Ahmet Bey” yahut “Neclâ Hanım” gibisinden ifadeleri de bir tarafa bırakalım ve eşitliği sağlayabilmek için “Lan Ahmeeeeet!” veya “Ulan Neclââââ” demeye başlayalım, olsun bitsin!
- Konserler için ödenen bu meblâğları, musiki tarihimizin en büyük üstadları hayatları boyunca alamamışlardır!3 dakika önce
- Atatürk'ün Amerikalı bir kadın gazeteciye verdiği, 89 sene önce sansür edilen ve unutulan mülâkatı1 hafta önce
- Kurumaya başlayan Bafa Gölü'nü bu hâle getirenler Bülent Ecevit ve 1970'lerin CHP'sidir!1 hafta önce
- PKK'ya 30 seneden buyana istediği herşeyin birkaç katını verdik ama terör bitmiyor, zira maksat artık başka!3 hafta önce
- Büyük devlet olmanın yolu kendi silâhını bizzat yapmaktan geçer ve kredi kartlarından alınacak 750 lira bu yolda sadece bir katredir!1 ay önce
- Tarih boyunca hiç vârolmayan Lübnan'ı, Abdülhamid'in Washington Elçisi kurmuştu1 ay önce
- Mahzun prenses Fazile vefat etti1 ay önce
- Hortlayan bir dert: İttihadçılık2 ay önce
- Öküzün altında buzağı aramayın! Harbokulu'ndaki gösteri, disiplinsiz bir eylemden ibarettir, o kadar!2 ay önce
- Atatürk'ün meçhul nişanlısı Selma2 ay önce