Bodrum'un lâhmacunu
Zaten, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da Gülben Ergen’e geçenlerde bu zihniyeti anlatırken benzer sözler ediyor, “Siz bakmayın lâhmacunların 50 TL yazıldığına. …50 TL’lik lâhmacunu yiyen arkadaşın bir derdi yok, çünkü beş milyon Euro’luk yatıyla geliyor. Özel sipariş veriyor. Ayranı özel oluyor, eti özel oluyor. Sonra da haber olsun diye teknesine servis yapılıyor. Farkında bile değil lâhmacunun 50 TL olduğunu. Onun için fark etmiyor” diyordu.
Ayranın “özel”inin neyin nesi olduğunu anlamadım ama fiyatlar önceden zaten belli, lâhmacuna böyle uçuk paraların istendiği mekânlara gidenler bunun böyle olduğunu zaten biliyor ve o kadar parayı vermekte beis görmüyorlar. Bilmeyenler ise mönülerde “İyi bakın, sizi birazdan işte böyle söğüşleyeceğiz” diye uyarılmalarına rağmen “lâdes” diyorlarsa alan da veren de razıdır ve belediyenin lâhmacun vesaire kazığını engellemeye değil, bilâkis teşvik edip şuursuzlar sayesinde kazanılan paradan istifadeye çalışması gerekir. Zira lâhmacunu bile bu fiyatlarla satan mekânlardan alınacak belediye resmi, Bodrum’un ezelî yol derdi ile susuzluğuna bile derman olabilir!
DENİZ DE, GÜNEŞ DE AYNI AMA…
Bodrum, üzerinde artık ciddî ve ilmî şekilde çalışılması gereken bir sosyolojik mevzu hâline geldi…
Eski gazeteciler “O malûm iş gecekonduda ‘fuhuş’tur ama Hilton’da yapılırsa ‘aşk’ olur” derlerdi ya…
Bodrum’da şimdi “o malûm iş” hakkında değil fakat denize girilen yerler konusunda aynı kafa, aynı çifte standart hâkim. Sıradan vatandaşın yüzmeye gittiği sahildeki yerlerin ismi eskisi gibi yine “plâj” ama etrafı çarşafla çevrilip içine birkaç yastık konduktan sonra magazin sayfası sosyetesine, yeni zengine, dizilerden rol kapma meraklılarına ve “Ben buradayım!” diye kendinden bahsettirme heveslilerine günlüğü birkaç bin liradan kiralanan “loca”ların bulunduğu mekânlara “beach” deniyor.
Güneş aynı güneş, deniz aynı deniz ama plâj sadece on, “beach” ise belki de on bin lira; yani fark öpülmenin şiddetinde!
Sadece iki defa ve sonuncusu da bundan yirmi küsur sene önce arkadaşlarımın ısrarları ile gittiğim Bodrum’dan açık söyleyeyim, hiç hoşlanmadım! İstanbul’daki tanıdıklarımın neredeyse tamamının orada karşıma çıkıp devirdikleri şişelerin de etkisi ile boş, bomboş konuşmaları; musiki nâmına her dâim devam eden ama azalmayan bir gümbürtü ve üstüne üstlük bayıltıcı bir sıcak bana “Bir daha buraya gelenin!” dedirtti ve gitmedim...
Ama gidenlerden, hele dişin kovuğunu bile doldurmayacak atıştırmalıklara gözünü kırpmadan küçük servetler ödeyen aklıevvellerin para saçma meraklarından istifade edelim! Dünyadan bu kadar habersiz kalıp ve hiçbirşeyi kaale almayanlar lâhmacun değil 55, 155 lira bile olsa hiç sıkılmadan yine kuzu kuzu ödeyeceklerdir ve masraf etme meraklısı böyle enayilerin belde ekonomilerine ciddî katkıları vardır!
Biz sadece yabancı turisti uyaralım, kâfi…
- Konserler için ödenen bu meblâğları, musiki tarihimizin en büyük üstadları hayatları boyunca alamamışlardır!3 dakika önce
- Atatürk'ün Amerikalı bir kadın gazeteciye verdiği, 89 sene önce sansür edilen ve unutulan mülâkatı1 hafta önce
- Kurumaya başlayan Bafa Gölü'nü bu hâle getirenler Bülent Ecevit ve 1970'lerin CHP'sidir!1 hafta önce
- PKK'ya 30 seneden buyana istediği herşeyin birkaç katını verdik ama terör bitmiyor, zira maksat artık başka!3 hafta önce
- Büyük devlet olmanın yolu kendi silâhını bizzat yapmaktan geçer ve kredi kartlarından alınacak 750 lira bu yolda sadece bir katredir!1 ay önce
- Tarih boyunca hiç vârolmayan Lübnan'ı, Abdülhamid'in Washington Elçisi kurmuştu1 ay önce
- Mahzun prenses Fazile vefat etti1 ay önce
- Hortlayan bir dert: İttihadçılık2 ay önce
- Öküzün altında buzağı aramayın! Harbokulu'ndaki gösteri, disiplinsiz bir eylemden ibarettir, o kadar!2 ay önce
- Atatürk'ün meçhul nişanlısı Selma2 ay önce