Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras dün Ankara’daydı, bugün de İstanbul’a geçip Ayasofya Camii ile Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nu ziyaret edecek…

Çipras, başbakanlığa gelişinden önceki günlerden itibaren kendisi ile ilgili bir hususu özellikle ve açık şekilde vurguladı: Ateist olduğunu!

Hattâ, 2015 Ocak’ın başbakanlık vazifesine başlayışında Yunanistan’da bir buçuk asırdan buyana devam eden geleneği, yani Atina Başpiskposu’nun huzurunda İncil’e el basarak yemin etmeyi ateist olduğu için bir tarafa bırakmış ve Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas’ın önünde “Yunan halkının çıkarlarına hizmet edeceğine” dair “lâik” bir yemin ile yetinmişti!

Ateist başbakan bu kadarla kalmamış, hükümetin ertesi gün yapılan göreve başlaması törenine Atina Başpiskoposu’nun katılmasını istememiş, bakanlarının da kendisi gibi İncil’e el basmadan ve lâik şekilde yemin edeceklerini söylemiş ve bu tören de 150 seneden buyana ilk defa böyle, yani dinî unsurların yeralmadığı şekilde yapılmıştı.

Çipras ile kilisenin ilişkileri sonraki günlerde hayli şenlikli hâle geldi, meselâ geçen senenin Temmuz'unda Mora’da çıkan ve çok sayıda kişinin ölümüne sebep olan yangının ardından bir piskopos Başbakan’ı suçladı ve “Yangın, Çipras’ın ateist olması yüzünden çıktı. Onun ateistliği, Tanrı’nın gazabını çekiyor” dedi!

Yunanistan’ın ateist olduğunu her vesile ile ifade eden başbakanı Aleksis Çipras, bugün İstanbul’a gelecek ve beş asır boyunca cami olarak kullanılmasına rağmen Ortodoks dünyasının hâlâ “en kutsal mâbed” olarak kabul ettiği Ayasofya’ya ve yine Ortodoks itikadının en önemli dinî otoritesi olan İstanbul Patrikhanesi’ne 1970’lere kadar uzun seneler din adamı yetiştiren Heybeliada’daki Ruhban Okulu’na gidecek. Hattâ, siz bu yazıyı okuduğunuz sırada bu iki ziyaret belki de yapılıp tamamlanmış olacak!

AYRILMAYAN KİMLİKLER

Aleksis Çipras’ın şahsen reddettiği ama başbakanı olduğu milletin mensup bulunduğu dinin İstanbul’daki bu iki önemli mekânını ziyaret etmesi ateistliğini siyaset uğruna birkaç saatliğine de olsa bir tarafa bırakıp İstanbul’da mü’min bir Hristiyan gibi dolaşma hevesi değil, “Yunan kimliği”nin gereğini yerine getirme mecburiyetidir.

Bazı milletler, birbirlerinden ayrılması zor, hattâ imkânsız gibi olan birden fazla kimliğe sahiptirler; meselâ bizde öne çıkan kimlikler Türk ve Müslüman olmaktır. Türkler’in yahut kendini Türk hissedenlerin neredeyse tamamı aynı zamanda Müslümandır ve bunda mezhep farkı da pek önemli değildir. Gayrımüslim vatandaşlarımızı hariç tutarak söyleyeyim: Bizde aklıbaşında olan hiç kimse kimliğini teşkil eden bu iki özellikten birinin kendisinde mevcut olmamasını veya mevcudiyetini ortadan kaldırmak maksadıyla hariçten çaba gösterilmesini kabul etmez, hattâ böyle birşeyin olabileceğini bile düşünmez.

Benzer şekilde çift kimlik Yunanistan’da da asırlardan buyana mevcuttur: “Elen” ve “Ortodoks” olmak!

Ortodoksluk onlar için de Yunan olmak kadar mühimdir, sosyal hayatı derin şekilde etkisi altında tutar, itikaddan ve inançtan folklore kadar hemen herşeye hâkim vaziyettedir ve bu dinî unsur bize karşı 19. asrın ilk çeyreğinde başlayan Yunan bağımsızlık hareketinden İstiklâl Harbi’ne ve Kıbrıs Harekâtı’na kadar her silâhlı mücadelede derin rol oynamıştır. Bizim “İstiklâl Savaşı’nda cephedeki askere öncülük eden manevî kahramanlar” kavramımız o tarafta “Türkler’e karşı savaşan azizler” olarak görülür ve Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı giriştiği savaşlar sırasında yapılmış bütün eski çizimlerde de mutlaka “papaz” ve “haç” motifi vardır!

Ateist başbakan Aleksis Çipras, Ayasofya’yı ve Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nu işte bu yüzden, yani “Yunan” kimliğinin beraberindeki “Ortodoks” hüviyetinin getirdiği mecburiyetten dolayı ziyaret ediyor.

Meselenin daha da tuhaf tarafı dinlere inanmayan Çipras’ın Ayasofya’yı Yunan kimliği gereği “kadîm ve en kutsal mâbed” olarak ziyaret etmesi; bizim ise Ayasofya hakkında ısrarla “Burası müzedir, 1934’ten itibaren dinî hüviyeti yoktur” dememizdir ve bu söz müsabakaya 1-0 mağlûp başlamayı kabul etmemiz mânâsına gelir!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar