Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Bu sene, Mustafa Kemal Paşa’nın Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkışının 100. yıldönümü…

Yıldönümü münasebeti ile Paşa’nın Samsun’a ayak bastığı yerde geçen 19 Mayıs’ta büyük bir devlet töreni yapıldı. Yine bu münasebetle üniversitelerimizin öncülüğünde memleketin dört bir tarafında kongreler ve sempozyumlar ve kongreler düzenleniyor, sergiler açılıyor.

19 Mayıs 1919, Dünya Savaşı’ndan yanmış, yakılmış, perişan olmuş ve nihayet işgale uğramış halde büyük bir mağlûbiyet yaşayarak çıkan bir memleketin varını-yoğunu ortaya koyarak giriştiği Millî Mücadele’nin genç bir Cumhuriyet’in kurulması ile neticelenmesinin başlangıç tarihidir ve Mustafa Kemal Paşa’nın başlattığı bu hareket sonraki senelerde üç kavram üzerinde şekli bulmuştur: “19 Mayıs”, “Samsun” ve “Bandırma Vapuru”…

Paşa’nın 19 Mayıs sabahı Samsun’da son bulan yolculuğu hakkında bugüne kadar çok sayıda araştırma yapıldı, kitaplar ve makaleler yazıldı, hattâ ortaya gerçeklerle alâkası olmayan iddialar bile atıldı ama Bandırma Vapuru hep geride kaldı. Gerçi, etrafa Bandırma Vapuru hakkında dünya kadar yalan-yanlış söylentinin saçıldığı da oldu ama vapurdaki yolcuların adedi hakkında bile tam bir araştırma maalesef yapılmadı!

Bugün burada İskoçya’da 17 Temmuz 1878’de denize indirilen, Samsun’a gittiği sırada 41 yaşında olan ve 1925’te satılıp demir haline getirtilen, yani son dönem tarihimizin en önemli gemilerinden biri olmasına rağmen muhafaza etmeyi düşünemediğimiz, hattâ tek bir net fotoğrafını çekmeyi bile akıl edemediğimiz Bandırma Vapuru ile alâkalı hüzün dolu birkaç belge yayınlıyorum…

Ankara’da, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan ve Cumhurbaşkanlığı Arşivi Daire Başkanı olan arkadaşım ve dostum Muhammet Safi’nin sayesinde ulaşabildiğim bu belgeler, Bandırma’nın 19 Mayıs yolculuğu sırasında ikinci kaptanı olan Üsküdarlı Tahsin Bey yahut Soyadı Kanunu’ndan sonraki ismi ile Tahsin Dalay’a ait ve kaptanın hayatının son senelerinde yaşadığı büyük sıkıntıları aksettiriyor…

Tahsin Bey üzerinde tarih bulunmayan ve Cumhurbaşkanlığı Evrakı’na 15 Ağustos 1932’de kaydedilmiş olan, yani o günlerde gönderdiği iç sızlatan ilk mektubunda şöyle yazıyor:

“Reisicumhur Gazi Hazretleri’ne,

336 senesinde Seyrisefain İdaresi’nin eski Bandırma Vapuru ile hem dâhî mefkûrenizin ve hem muhterem şahsiyetinizin refiki olarak Samsun’a gitmiştik. Bugün işsiz(im), ailem sefalet içindedir. Dest-i himayenize (himaye için elinizi uzatmanıza) muhtacım.

Bilvesile arz-ı tazimat eylerim efendim hazretleri.

Adres: Ortaköy Yelkovan Sokak no: 2, sabık Bandırma Vapuru İkinci Kaptanı Tahsin”.

Tahsin Bey yardım talebine cevap alamamış olacak ki, aynı mektubu 25 Eylül 1933’te tekrar göndermiş. İki mektup arasındaki tek fark, kaptanın adresindeki değişiklik: Yine Ortaköy’de yaşıyor ama belki de daha düşük kira ödeyebilmek için Yelkovan Sokak’taki 2 numaralı evden çıkıp yine Ortaköy’de, Değirmen Sokak’ta 8 numaralı hâneye nakletmiş.

Bugün bu adreslerin her ikisinde de restoranlar ile kahve zincirlerinin şubeleri bulunuyor!

Soyadı Kanunu’nun ardından “Tahsin Dalay” olan Tahsin Kaptan, Atatürk’e dört sene sonra, 1937’de bir başka mektup gönderiyor ve bu üçüncü mektubunda şunları yazıyor:

“Sevgili Türk Atam,

Anadolu’daki inkılâp devresini hazırlamak üzere 19 Mayıs 335 senesinde İstanbul’dan Samsun’a beraber “Bandırma” Vapuru ile gitmiştik ve Bandırma Vapuru İkinci Kaptanı bulunuyordum.

Bugün bîkes kaldım, zaruret içindeyim, muavenet ve himayenize muhtacım. 5. 8. 1937.

Denizyolları Bandırma Vapuru İkinci Kaptanı Tahsin Dalay.

Adres: Ortaköy, Değirmenci Sokak no: 8”.

Bu mektupların Atatürk’e iletilip iletilmediğini bilmiyoruz… Şayet iletilmedi iseler Tahsin Bey’in çektiği geçim sıkıntısından kurtulabilmek için gösterdiği çabanın sebebini kolayca anlayabiliriz ama mektupların yerine ulaşması, yani Atatürk tarafından bizzat okunmuş olmaları hâlinde Bandırma Vapuru’nun ikinci kaptanının taleplerine cevap verilmemesinin sebepleri muamma olarak kalmaya devam edecek…

Yine Ankara’da, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan 14 Nisan 1943 tarihli bir diğer mektup ise ortaya başka sorular çıkartıyor:

Mektup, Beylerbeyi’nde yaşayan İffet adında bir hanıma ait ve kocası Tahsin Kaptan’ın vefatından sonra sıkıntıya düştüğünü söyleyip Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’den aylığının yükseltilmesi talebinde bulunuyor:

“Pek Sayın İsmet İnönü,

Cumhurreisi,

Sayın ve millî şefimiz,

Cariyeleri, Şirket-i Hayriye İdaresi’nde Tahsin Kaptan’ın eşiyim. Eşim, Umumî savaşta bilhassa sevkiyatta bu aziz vatan ve milleti için çalışmıştır ve keza bu kerre de yine nakliyat işlerinde hizmetleri sebketmiş ve 33 senelik bir emekdardır.

Kocamın bu kadar senelik hizmeti ve son zamanda da vazifesi başında vefat ettiği halde bendenize ayda 17 lira kadar bir para tahsis etmişlerdir. Malûm-ı devletleridir ki hayat pahalılığında 17 lira ekmek parasına bile kifayet etmemektedir. Kendim ise yarım vucut ve yaşlı olup hiç bir iş görememekteyim. Verdikleri ikramiye ile az miktardaki bu parayı da borçlara kapattım. Şimdi hakikaten sefil ve perişan bir haldeyim. Bu feci halim lütfen şefkat ve merhamete alınarak maaşın pahalılık nazara alınarak zammı ile muavenetlerini sayın şahsiyetinizin şefkat ve merhametlerinden pek derin saygılarla önünüzde eğilir ve dileğimin yerine getirilmesini saygı ile dilerim. 14.4.943.

Adres: Beylerbeyi, Araba Meydanı 9/1 evde merhum Tahsin Kaptan refikası İffet”.

Mektupta ismi geçen Tahsin Kaptan’ın Bandırma’nın ikinci kaptanı Tahsin Dalay olup olmadığı, yani mektubu gönderen İffet Hanım’ın kocasının Tahsin Kaptan mı olduğu metinden anlaşılmıyor.

İffet Hanım’ın kocası şayet Tahsin Dalay ise, Bandırma’nın ikinci kaptanının daha önce Atatürk’e yaptığı müracaatlar kabul edilmiş ve Denizyolları’nda yeniden vazifeye başlatılmış demektir.

Bu son mektupta bahsi geçen “Tahsin Kaptan”ın kim olduğu Denizyolları Arşivi’nin personel dosyalarında yapılacak araştırmanın neticesinde ortaya çıkacaktır ancak mektupları bu hafta elde ettiğim için bu hususu araştırmaya henüz vakit bulamadım…

Yayınladığım mektuplar, yepyeni bir devletin kuruluşunu sağlayan yolculukta önemli görevde bulunmuş olan bir kişiye karşı vefasızlığımızın emsalsiz örneklerinden biridir!

Tahsin Kaptan’ın Atatürk’e yazdığı ve yardım talep ettiği ilk mektup (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01016528-101).

Tahsin Kaptan’ın Atatürk’e yazdığı ve yardım talep ettiği ikinci mektup (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01019597-177).

Tahsin Kaptan’ın Atatürk’e yazdığı ve yardım talep ettiği üçüncü mektup (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01019686-277).

Ülfet Hanım’ın İsmet İnönü’ye mektubu (Cumhurbaşkanlığı Arşivi).

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar