Lozan
Dün, Lozan Andlaşması’nın imzalanmasının 96. yıldönümüydü.
Tarihimizde, Lozan kadar tartışılan, hattâ tartışmaktan da öte bir kesim tarafından yerden yere vurulmak, küçümsenmek ve mağlûbiyet gibi gösterilmek maksadıyla elden ne gelirse yapılmaya çalışılan bir başka anlama yoktur!
Sebep, memleketin kurucu babalarının aleyhinde söz edebilmek için binbir türlü bahane arayışı içerisinde Lozan’ı mükemmel bir vasıta olarak görmeleridir; hele buna bir de muhaliflik kisvesi altında menfaat temini, “üstad” havalarına bürünme hevesine söylenen yalan-yanlış herşeye inanan safdiller de ilâve edilince, vah Lozan’ın başına gelenlere!
Lozan’da Musul, 12 Adalar, Kerkük vesaire yokmuş; koskoca imparatorluğumuzun sınırlarını muhafaza edememişiz, eskisine göre darın da darı sınırlar ile yetinmişiz, üstelik Lozan’da İngilizler’e inkılâpların ve Hilâfet’in kaldırılmasının garantisini vermişiz, dolayısı ile Lozan hezimetten ibaret bir andlaşma imiş!
Hiçbiri ciddî bir izaha ve belgeye dayanmayan böyle tuhaflıkları ortaya atanların ve bunlara inananların gözönüne almadıkları, hattâ hatırlanmasını ve telâffuz edilmesini bile istemedikleri bir başka husus var:
Türkiye, Lozan’a fethedip diz çöktürdüğü devletlerden bağlılık yemini almak için gitmedi! Aksine, bizi perişan eden ve imparatorluğumuzun çatır çatır yıkılmasına ve memleketin dört bir tarafının işgale uğramasına sebep olan büyük bir mağlûbiyetin, yani Birinci Dünya Harbi’nin ardından girişip kazandığımız İstiklâl Mücadelesi’nden sonra gittik! Büyük harbin mağlûbu ama İstiklâl Harbi’nin galibi idik, Lozan’da masaya bu son zaferimizle çizdiğimiz sınırları meşrulaştırmak maksadıyla oturduk ve meşrulaştırdık…. Yani, İsmet Paşa ve beraberindeki heyet Lozan’da mümkün olan çabanın azamîsini gösterdi ve neticede İstiklâl Harbi’nden galip ama son derece yorgun halde, tâkatinin son raddesinde çıkmış olan Türkiye, alabileceği herşeyi aldı!
ONLARIN DELİSİ, BİZDE ÜSTAD OLUYOR!
Birinci Dünya Harbi’nin galipleri mağlûplarla 1919’dan itibaren masa başında hesaplaşmışlar ve savaş meydanını başı önünde terkeden düşmanlarına sadece adı “barış” olan utanç dolu andlaşmaları silâh zoru ile kabul ettirmişlerdi…
Almanya’ya 28 Haziran 1919’da Versailles’da, Bulgaristan’a 27 Kasım 1919’da Neuilly’de, Avusturya’ya 10 Eylül 1919’da Saint-Germain’de, Macaristan’a da 4 Haziran 1920’de Trianon’da zillet andlaşmaları imzalatılmış ve henüz hesaplaşılamamış tek bir mağlûp kalmıştı: Türkiye… Bu iş 1920’nin 10 Ağustos’unda yapıldı; üç Türk murahhası haysiyetsizce yazılmış olan anlaşmanın metnini Paris’in porselenleriyle meşhur banliyösü Sevr’deki fabrikanın konferans salonunda, öğleden sonra saat dördü sekiz geçe imzaladılar..
Türkiye’de bugün “Sevr’in Lozan’dan daha şerefli olduğunu” iddia eden aklıevveller çıkıyor; “Sevr’de Türkiye’nin taksim edilmediği” gibisinden utanmazca yalanlar söylüyorlar, üstelik sadece Lozan’a verip veriştirmekle kalmıyor, işi “Kurtuluş Savaşı diye bir harp hiç olmadı, yaşanmadı” diyerek Lozan’ın hayata geçirilmesini sağlayan İstiklâl Savaşı’nın şehidlerinin kemiklerini çatırdatıp ruhlarını sızlatacak hezeyanlara kadar götürüyorlar…
Son senelerin revaçtaki palavrası da mâlûm: Şöhret meraklısı bir sahtekârın birkaç sene önce ortaya attığı “Lozan Andlaşması 100 seneliktir, 2023’te sona erecek” yalanına inanlar çıktı da çıktı, palavra çığ gibi büyüdü, yayıldı ve öyle bir hâle geldi ki, buna artık aklıbaşında zannettikleriniz de inanıyor ve ciddî devlet adamlarının arasından bile “Acaba?” diye düşünenler çıkıyor…
Olmaz ya, günün birinde Almanya’da “Versailles, bizim için mükemmel bir andlaşma idi” diyenler yahut Macaristan’da “Trianon’da imzaladığımız metin Macaristan’ın kurtuluş belgesiydi” demeye kalkışanlar çıkacak olursa, bu sözleri edenlere sadece “Çatlak!” derler ve bir tarafları ile gülerler…
Bizde ise “Sevres, Lozan’dan çok daha mükemmeldir” diyenler “üstad” muamelesi görüyor ve baştacı ediliyorlar!
- Konserler için ödenen bu meblâğları, musiki tarihimizin en büyük üstadları hayatları boyunca alamamışlardır!3 dakika önce
- Atatürk'ün Amerikalı bir kadın gazeteciye verdiği, 89 sene önce sansür edilen ve unutulan mülâkatı1 hafta önce
- Kurumaya başlayan Bafa Gölü'nü bu hâle getirenler Bülent Ecevit ve 1970'lerin CHP'sidir!1 hafta önce
- PKK'ya 30 seneden buyana istediği herşeyin birkaç katını verdik ama terör bitmiyor, zira maksat artık başka!3 hafta önce
- Büyük devlet olmanın yolu kendi silâhını bizzat yapmaktan geçer ve kredi kartlarından alınacak 750 lira bu yolda sadece bir katredir!1 ay önce
- Tarih boyunca hiç vârolmayan Lübnan'ı, Abdülhamid'in Washington Elçisi kurmuştu1 ay önce
- Mahzun prenses Fazile vefat etti1 ay önce
- Hortlayan bir dert: İttihadçılık2 ay önce
- Öküzün altında buzağı aramayın! Harbokulu'ndaki gösteri, disiplinsiz bir eylemden ibarettir, o kadar!2 ay önce
- Atatürk'ün meçhul nişanlısı Selma2 ay önce