"Grec", yani "Yunan" sözü Fransızca'da "dolandırıcı", "sahtekâr", "yankesici" ve "üçkâğıtçı" demektir!
Ankara’da dün eşine emsâline zor rastlanabilecek diplomatik bir skandal yaşandı. Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlikleri güya azaltabilmek maksadıyla Ankara’ya gelen Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı ortak basın toplantısında bir misafire yakışmayacak şekilde edepsizce sözler söyleyince Çavuşoğlu Dendias’a hakettiği cevabı verdi ve bunu olgun bir evsahibi üslûbunu muhafaza ederek yaptı.
Yunanistan’ın âdetidir, böyle akıllarına gelen sözleri tartıp biçmeden sarfedivermeye meraklı adamları arada bir Dışişleri Bakanı yaparlar!
Herhalde hatırlarsınız: Yunanistan’ın 1990’ların sonunda saçmalayıp duran Teodoros Pangalos diye bir Dışişleri Bakanı vardı. Atina’da 1925’te bir darbeyle iktidara gelen aynı isimli sabık diktatörün torunuydu ve Türkiye hakkında “hırsız, “ırz düşmanı” yahut “katil” gibi ifadeler kullanmıştı!
Pangalos’un adı bizde “Dangalos” olmuş, siyasetçilerimiz ve basınımız da ağızlarını açıp adamı böyle sözler söylediğine ve söyleyeceğine pişman etmişlerdi.
Pangalos gideli çok oldu ama makamı boş kalmadı, yerini şimdi Dendias aldı!
Türkiye’nin hep aleyhinde bulunmak, şımardıkça şımarmak ve bütün bu huysuzlukları Avrupa’nın arkasına saklanıp etmek Yunanistan’ın tâââ 19. asırdan bu yana âdetidir. İki bin küsur sene önceki Yunan tarihine ve kültürüne hayran olan Avrupa da Atina’nın her türlü nazını, cilvesini ve tuhaflıklarını hoş karşılar ama koruyup kolladığı şımarık çocuğun ne mal olduğunu gayet iyi bildiği için “Yunan” kelimesine farklı mânâlar verir...
En başta da Yunanistan’ın en güçlü avukatı, destekçisi, vesairesi olan Fransızlar...
Batı dillerinde “Yunan” demek olan “Grec” kelimesi, Fransız argosunda pek hoş olmayan mânâlara gelir! Fransızlar’ın önde gelen lügatlerinde bu sözün karşılığı olarak “fripon”, “escroc”, “filou” ve tricheur” gibi kelimeler yazılıdır. Türkçesi ile “dolandırıcı” “sahtekâr”, “yankesici”, “hilekâr”, “üçkâğıtçı”, vesaire gibi birbirinden zarif ibâreler!
Ama, Yunanlı Yunanlılığını göstermiş ve bazı sözlüklerin yeni baskılarından bu karşılıkları sildirmiştir!
Meselâ, Fransızlar’ın bütün ciltleri üstüste konduğunda adamın boyunu aşan meşhur ansiklopedileri Larousse’un tek cilde indirilmiş özeti ve en sık kullanılan kaynaklardan olan “Petit Larousse”un, yani “Küçük Larousse”un yeni baskılarında “Grec” sözünün bu karşılıklarını bulamazsınız. Petit Larousse kelimeyi şimdi “Yunanistan’dan olan, Yunanlı” diye anlatır, meşhur tencere yemeğimiz türlünün zeytinyağlısını andıran bir Yunan yemeğinden söz eder, Yunan Kilisesi’nden bahseder ve yazdıklarının tamamı altı satırdır, o kadar...
Aynı kitabın eski baskılarına baktığınız takdirde, “Grec” hakkında yazılmış en az 35 satır görürsünüz. Sahtekâr ve üçkâğıtçıdan Yunan mimarisine, dolandırıcıdan Ege adalarına uzanan ifadeler...
“Yunan” sözünün böyle meşhur bir ansiklopedinin eski baskısında upuzun, yenisinde ise kısacık şekilde yeralmasının sebebi seneler süren diplomatik pazarlıklar, tehditler, tavizler ve hepsinden de önemlisi, “para” idi!
Atina her zamanki şirretliği ile Larousse’un tepesine çökmüş, “Bu ifadeleri çıkartın” diye tutturmuş, yayınevi umursamayınca işi diplomatik mesele haline getirmişti. Fransız hariciyesinin “Fransa hür bir ülkedir, isteyen istediğini yazar; gidin, derdinizi yayıncılarla halledin” demesi üzerine, Yunanistan yayınevi ile tekrar masaya oturdu. Görüşmeler senelerce devam etti, neticede eski baskılarda az 35 satır olan “Yunan” maddesi, altı satıra iniverdi ve bu iş söylentilere göre bol sıfırlı bir meblâğ karşılığında oldu!
Yunanistan ne yaptı ise yapmış ve Fransız argosundan kelime kazıtmayı başarmıştı...
Ama her yayını böyle kesip biçmek mümkün olmadığı için bugün birçok Fransızca sözlük “Grec” kelimesinin karşılığını eskiden olduğu gibi “sahtekâr”, “üçkâğıtçı”, “hırsız”, dolandırıcı” vesaire diye verirler!
“Yunan” kelimesinin “yankesici” ve “üçkâğıtçı” anlamlarına da geldiğini yazan bir Fransızca sözlük. Petit Larousse’un 1931 baskısına göre “Grec”, yani “Yunan” sözü aynı zamanda “düzenbaz” ve “dolandırıcı” demekti!- Konserler için ödenen bu meblâğları, musiki tarihimizin en büyük üstadları hayatları boyunca alamamışlardır!3 dakika önce
- Atatürk'ün Amerikalı bir kadın gazeteciye verdiği, 89 sene önce sansür edilen ve unutulan mülâkatı1 hafta önce
- Kurumaya başlayan Bafa Gölü'nü bu hâle getirenler Bülent Ecevit ve 1970'lerin CHP'sidir!1 hafta önce
- PKK'ya 30 seneden buyana istediği herşeyin birkaç katını verdik ama terör bitmiyor, zira maksat artık başka!3 hafta önce
- Büyük devlet olmanın yolu kendi silâhını bizzat yapmaktan geçer ve kredi kartlarından alınacak 750 lira bu yolda sadece bir katredir!1 ay önce
- Tarih boyunca hiç vârolmayan Lübnan'ı, Abdülhamid'in Washington Elçisi kurmuştu1 ay önce
- Mahzun prenses Fazile vefat etti1 ay önce
- Hortlayan bir dert: İttihadçılık2 ay önce
- Öküzün altında buzağı aramayın! Harbokulu'ndaki gösteri, disiplinsiz bir eylemden ibarettir, o kadar!2 ay önce
- Atatürk'ün meçhul nişanlısı Selma2 ay önce