Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Sevgili okurlarım, maalesef 2019 Türkiye’sine girerken hâlâ kadına karşı şiddete yönelik medya bilinci yerlerde sürünüyor. Biz kadınlar, medyadaki erkek tahakkümü düzeni tarafından bir kez daha ezilmek isteniyoruz. Sıla olayı bir vesiledir. Saldırı altında olan doğrudan kadın kimliği...

Nasıl ki, beyaz ırkın sömürgeci rejimi, siyah derili Afrika insanlarını birbirine kırdırarak senelerce ayakta kaldıysa, Türkiye’deki erkek sömürgeciliği de biz kadınları birbirimize düşürerek bu bozuk düzeni sürdürmek istiyor. Kadınlar olarak bu oyuna gelmemeliyiz. En çok istedikleri şey kadınların, erkeklerin ideolojik çıkarları doğrultusunda kavga etmesi.

ATAERKİL FANTEZİLERE İZİN VERMEM!

Biz kadın medya mensupları, sadece birbirimizi iyi niyetle kadın hakları bilincini artırma yönünde uyarabiliriz. Ötesinde erkek medyanın istediği kadın kavgaları ve polemikleri iğrenç ataerkil fantezilerden başka bir şey değil. Ben buna izin vermem!

Bir büyük kadın devriminin eşiğinde olduğumuz bu dönemde, Kanal D Haber’in, 1990’lar seviyesinde kadın düşmanı bir dille yazılmış haberlerinin zaten bir kadının kaleminden çıkması imkansızdı. Hiçbir kadın, tekme tokat dövülmüş bir hemcinsine karşı böyle zalimce satırları kaleme alamaz.

PROMPTER OKUYANIN HEDEFE KONMASI YANLIŞ

Yapılan açıklamayla zaten açıkça itiraf edildi. Haberleri yine tahakkümcü erkek zihniyeti yazıyor, kurguluyor ve bir kadın sunucu da yalnızca prompterdan okuma görevini üstleniyor.

Şu an Türkiye kadınlarının büyük çoğunluğu Sıla’yı feci şekilde döven Ahmet Kural’ın Kanal D Haber’de propagandasının yapılmasına haklı olarak çok öfkeli. Ama bence görevi sadece prompter okumak olan bir kadın sunucunun hedefe konması ve suçlanması da doğru değil. Bizler o prompterdaki kadın düşmanı ifadeleri yazan erkek egemen zihniyete odaklanmalıyız.

KEŞKE BU UTANÇ TARİHE KARIŞSA...

Keşke haber merkezlerini kadın ağırlıklı ekipler yönetebilse. Keşke sadece prompter okuyanlar kadın olmayıp, haber diline, yazımına ve üslubuna kadın damgası vurulabilse. İşte zaten bunu yapabilsek gerçek bir devrim olacaktır. Erkek tahakkümcülüğünün maşası olarak kadın sunucuların kullanılmasının utancı da tarihe karışır böylece.

Yeniden yazıyorum: Türkiye’deki mevcut hakim erkek sömürgeciliği, "kadın kimliğini boyunduruk altına alma operasyonu"nu biz kadınları birbirimize düşürerek ve sonra da kışkırttıkları kadın kavgalarını keyifle izleyerek hayata geçirmek istiyor.

OYUNA GELMEYİN SEVGİLİ KADINLAR

Bilinç sahibi hiçbir kadın bu tezgaha gelmemeli. Hangi siyasi görüşten olursa olsun tüm kadınlar kardeştir. Şarkıcı Sıla ile benim siyasi görüşümün çok farklı hatta zıt olduğunu herkes biliyor ama bir kadın olarak sonuna kadar Sıla’nın yanındayım.

Ülkemizin müzik efsanelerinden Sezen Aksu’nun da dünya görüşü Sıla’dan farklıdır ama Sezen de sonuna kadar Sıla’nın yanında. Kadın dayanışması, erkek şiddetine karşı mücadele sürecinde en büyük kozumuz. Hatta şunu söyleyeyim: Şuursuzluktan erkek şiddetinin safında duran hemcinslerimiz bile kardeşimiz. Kadınlar olarak ayrım yapmaksızın birbirimizi kazanmak ve bilinçlendirmek zorundayız. Yoksa kadın mücadelesi başarıya ulaşamaz…

***

Kadına şiddette ikinci perde ve yalanlar

Dayak yemiş, yerlerde sürüklenmiş, Türkiye’nin popüler şarkıcılarından biri olmasına rağmen bu gurur kırıcı hadiseyi kamuoyunun önünde deşifre etmiş bir kadına karşı, erkeği haklı çıkarma gayretini sürdürüyor "cinsiyetçi erkek sözde gazeteciliği". Üstelik hâlâ yalan söylüyorlar, lafı geveleyip, kafa karıştırmaya çalışıyorlar.

Bu ataerkil zihniyet "Sıla-Ahmet Kural kavgasında tarafsızız" diye bir de kadın sunucuya prompter okuyuculuğu yaptırıyor. Bir tarafta tekme tokat dövülmüş ve vücudu morluklar içinde kalmış bir kadın var, öbür tarafta dayakçı ve şiddetçi bir zihniyet…

Böyle bir durumda tarafsızlık kadın düşmanlığı ve şiddet propagandasından başka bir şey değildir! Kanal D Haber'in yaptığı budur.

O GÖRÜNTÜ DAVA DOSYASINDAN ALINMADI, YAYINLANDIKTAN SONRA DOSYAYA GİRDİ

Madem şiddet görmüş kadınlar, kendilerini defalarca ispata zorlanıyorlar, madem seviye bu, o halde ben de Sıla olayındaki bazı yalanları anlatayım ve gerçekleri hatırlatayım sevgili okurlar…

Cuma günü Kanal D’nin yayınladığı utanç verici haberle başladı son tartışma hatırlarsanız. Buldukları bir videonun üzerine, Ahmet Kural’ın açıklamalarını ekleyerek, eski görüntülerle süsleyerek "eğlenen Sıla" alt metnini verip "Bakalım bundan sonra süreç nereye gidecek?" diye apaçık bir algı yönetimi sergileyerek iyi habercilik falan yapmadılar, ibretlik bir "cinsiyetçi manipülasyon" yaptılar!

Pazartesi akşamı, bülten sunucusuna, herkesin gözünün içine baka baka "O görüntüleri dava dosyasından aldık" yalanını söylettiler. Halbuki Ahmet Kural’ın avukatının basına da yansımış beyanı var. Diyor ki: "Sıla Gençoğlu’nun müvekkilim Ahmet Kural’dan şiddet gördüğünü iddia ettiği zamandan 18 saat sonra çekilmiş görüntüler haber kanallarında kamuoyu ile paylaşılmıştır. Haberde belirtildiği gibi görüntülerin savcılık dosyasına sunulduğu yönündeki ifadenin haber içerisinde sehven dile getirildiğini düşünmekteyiz. Anılan görüntülerden, yayınlanmasının hemen ardından haberdar olmamız nedeniyle söz konusu görüntüleri haber kanalından elektronik posta ile yazılı olarak talep etmiş bulunmaktayız… Diğer delillerimiz ile birlikte elde edilen bu yeni görüntüyü de yargı makamlarına 3 Aralık pazartesi günü sunabileceğiz."

MÜTALAAYI BİLİRKİŞİ RAPORU DİYE SUNDULAR

Yalanlar bununla kalsa iyi… Aynı haber bülteninde savunma tarafının hazırlattığı mütalaayı da savcılığın aldığı resmi bilirkişi raporu gibi sundular ve o gece yan evde olup tanıklık yapan genç bir kadını yalancı ilan ettiler.

Size dava dosyasından o kadının beyanını hatırlatayım. İsmi Zeynep, 2001 doğumlu, daha 17 yaşında bir genç kız. O gece Ahmet Kural’ın komşusu olan arkadaşı Ezgi’nin evinde kalıyor. İfadesinde şöyle diyor: "Ben basına yansıyan olayların bir kısmını duyduğum ve o gece herhangi bir yardım edemediğim için belki bir faydam olur diye kendi rızam ile ailemin bilgisi doğrultusunda herhangi bir baskı altında kalmadan tanık olarak ifade vermek için Başsavcılığınıza müracaat ettim. 28-10-2018’de arkadaşım Ezgi’nin evinde idim… Gece saat 04 sularında Ahmet Kural’ın evinden tartışma sesleri gelmeye başladı. Bir kadınla tartıştığını hatta bazen tokat attığını duyuyorduk fakat bunun Sıla olduğunu anlamadık. Dayak seslerinin yanında 'Orospusun sen, seni öldüreceğim, dışarı çıkmayacaksın, sen dayak istiyorsun bak şimdi neler oluyor' şeklinde sesler duyduk… Kapı çarpma sesleri duyduk. Bir ara kadının 'Ahmet yapma içeri geçmek istemiyorum' şeklinde sözler söylediğini duyduk. Şiddet gören kadına yardım edebileceğimizi düşünerek erkek arkadaşıma danıştık."

YALANCI DEDİKLERİ TANIĞIN TELEFONUNDAKİ O MESAJLAR

Kanal D’nin sözde habercilik zihniyetinin yalancılıkla suçladığı 17 yaşındaki tanığın o geceki telefon mesajları da dava dosyasına eklendi. 29 Ekim sabaha karşı tam 04.44’te erkek arkadaşına şunları yazmıştı Zeynep: "Doğukan, Ahmet Kural evinde bir kızı dövüyor. Çok kötü. Polise haber versek mi çok kötü dövüyor, vallahi sesleri geliyor çok yakın ya ama korktum bir şey olur mu?"

İŞTE O GÖRÜNTÜNÜN HAM HALİ

Sevgili okurlar, sizlerle o gecenin ham görüntülerini, yani Cem Mumcu’nun o akşam koyduğu story’yi paylaşıyorum. Orada Sıla’nın yüzündeki morluk apaçık bir şekilde görülüyor. Bir o haberdeki flu görüntüleri izleyin, bir de bunu…

Read more!

Bu arada Sıla arkadaşım zannetmeyin, kendisi ile hiç karşılaşmadım. Aramızda hiç hukuk yok. Dediğim gibi dünya görüşlerimiz de zıt sayılacak kadar farklı. Şiddet görmüş bir kadına yönelik ikinci şiddet dalgası beni çok rahatsız ettiği için bu işi araştırmaya başladım ve bu vesile ile telefonlaştık, sohbet ettik. Hepsi bu.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar