Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Enis Berberoğlu, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekilliklerinin düşürülmesi dün öğleden sonra siyasi gündeme bomba gibi düştü.

Her ne kadar iktidar cephesinden “Zaten planlanmıştı, sürpriz değildi” dense de bu gelişme beklenen bir gelişme değildi.

Beklense gazetecilerin hazırlığı da ona göre olur, televizyon programlarının akışında bu olasılık göz önünde bulundurulur.

Halbuki dün tüm haber merkezlerinde yaşanan paniği görmeliydiniz. Herkes şaşkındı.

Peki 3 ismin kesinleşmiş yargı kararlarının Genel Kurul’da okunarak vekilliklerinin düşürülmesi hukuk dışı mıdır? Yanlış mıdır? Bir ilk midir?

Bu soruların her birinin ayrı ayrı cevabı var.

Öncelikle kitaptan konuşalım: Yapılan hukuka uygun. Usulen herhangi bir yanlış yok.

Peki şart mı?

Yani illa şimdi bu fezlekelerin okunması hukuken bir mecburiyet miydi?

Öyle olsa Berberoğlu’nun dosyası Kasım 2018’den beri bekliyor olmazdı. Böyle dosyalar hep bekletilmiş.

O halde bu ani gelişmeyi nasıl okumak gerekir?

Meclis’te bu karar sürecinde rol alan çok önemli siyasetçilere sordum.

Henüz demeç vermek istemedikleri için isim paylaşmıyorum. Ama tüm sürecin net fotoğrafını çektim.

Önce arka planı anlatayım…

“BU KARAR 4 AY ÖNCE ALINDI”

3 isimle ilgili bu karar 4 ay önce alınmış. Araya pandemi süreci girdiği ve Meclis kapandığı için beklenmek zorunda kalınmış.

“Anayasa karar kesinleşince okunur diyor” diye hatırlattı, konuştuğum hukukçu önemli isim.

Fakat bu hüküm yalnızca HDP’liler için uygulanıyor sanki.

Bakın, HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın dosyası Meclis’e 2020 Ocak sonu gelmiş ve gelir gelmez hemen değerlendirilmeye alınmış.

Yani bu durumda anayasanın hükmü yalnızca HDP milletvekilleri için hemen hayata geçirilmiş.

Enis Berberoğlu’nun dosyası Kasım 2018’den beri Meclis’te.

“Anayasa gelir gelmez okunur diyorsa neden beklettiniz?” diye sorunca

şu cevabı aldım:

“Biz hem Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuruyu hem de yargı paketlerinin olumlu bir sonucu olabilir mi diye beklettik Nagehan Hanım. Yani dedikleri gibi amacımız bu süreci hızlandırmak asla değil. Bana inanın. Nitekim 24. Dönem milletvekillerinden Kemal Aktaş’ta da durumunu etkileyebilir diye hazırlanan paketleri beklemiştik.”

“AYM’Yİ BEKLEME MECBURİYETİ YOK”

Konuştuğum kaynaklar yukarıdaki ayrıntıyı dile getirmekle birlikte Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurunun beklenmesinin hukuki bir mecburiyet olmadığını da söylediler.

GEÇEN DÖNEM 11 İSME AYNISI OLMUŞTU

Esasen 2016 Mayıs ayında TBMM’de yaşanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili sürecin sonuçlarını yaşıyoruz.

Hem CHP hem HDP o süreçte çok hatalı hareket ettiler. Bir saçma inatlaşma yaşandı ve geçici bir madde eklenerek tüm vekillerin dokunulmazlığı kaldırıldı.

O dönem katıldığım televizyon programlarında tam da bugünlerin yaşanabileceğine işaret edip dokunulmazlıkların kaldırılmasına çok sert itiraz etmiştim.

İşte sonuçları görüyoruz. Üstelik bu neticeleri ilk kez bugün de görmüyoruz.

2016’da eklenen geçici madde ile geçen dönem aralarında Leyla Zana’nın da olduğu HDP’li 11 ismin de aynı şekilde milletvekillikleri düşürülmüştü.

O zaman da gerilim yaşanmıştı ancak şimdi esas mesele bir CHP’li vekilin de listede olması…

AMAÇ CHP VE HDP’Yİ AYNI SAFA İTMEK Mİ?

Muhalefet cephesinden konuştuğum isimlere göre buradaki amaç CHP’yi HDP’nin yanına itmek ve bu yolla bir sonuç elde etmeye çalışmak.

İktidar blokunun meydanlarda “İşte CHP zihniyeti ile PKK terörü yan yana. Bunlar vatan haini” diye bağırarak sonuç almak isteyeceklerini ileri sürüyorlar.

“Bizi provoke ediyorlar Nagehan Hanım. Açıkça milletin oylarına darbe yapıyorlar” diye konuştu partinin ileri gelen bir ismi.

Enis Berberoğlu hapiste iken bu tutukluluğa itiraz eden birçok yazı yazdım. Dolayısıyla elbette yeniden cezaevine girmesini yanlış ve Türkiye için zararlı buluyorum.

ÇİFTE STANDART

Öte yandan hem tüm siyasi partilerin hem de medyanın HDP’ye yönelik çifte standartlı yaklaşımının da aynı şekilde adaletten uzak olduğunu düşünüyorum.

Öyle bir hava var ki sanki sadece Berberoğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi yanlış, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın ismi bile anılmıyor.

Yalnızca onların vekilliği düşürülse ve hemen tutuklansalar diğer partilerden ses çıkmayacaktı.

Burada içerik ya da parti çizgisinden bağımsız olarak bir prensip koymamız gerekir.

Bu uygulama doğru mu, yanlış mı?

Yoksa hem Güven hem Farisoğulları’nın benim gördüğüm faaliyetlerini hukuk ve demokrasiyle bağdaştırmak mümkün değil.

Her iki isim de çok alenen terör ve şiddet övgüsü yapıyorlar. Bu militan tavır öncelikle Kürtlere büyük zarar veriyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar