Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Dün Ayasofya konusunda mütedeyyin kesimin duygularını ve özlemini seküler insanlar olarak anlamamız gerektiğini yazdım. Ayasofya’nın ibadete açılmasını destekledim.

Öte yandan İstanbul’un ulu camisi Ayasofya ibadete açılırken aynı şekilde gayrimüslim vatandaşların da hassasiyetlerini ve taleplerini anlamamız gerektiğini ifade ettim.

Bugün gayrimüslimlerin hakları ve özgürlükleri konusunda bir muhasebe yapmak istiyorum.

Recep Tayyip Erdoğan hükümetleri döneminde Cumhuriyet tarihi boyunca atılmamış adımlar atıldı, hak ihlalleri giderildi. Ancak eksik olan, dondurulan, karşılanmayan talepler de var son yıllarda.

2019’un Ağustos ayında Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandı. Bir Süryani kilisesi yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilköy’deki kilisenin temel atma törenine katıldı.

96 yıl boyunca tek bir Süryani kilisesi yapılmamış bu ülkede…

Yine 2019 Aralık ayında ise 40 yıl sonra ilk kez Yahudiler Gaziantep’te Hanuka bayramlarını resmi törenlerle kutladılar.

Hem Galata’da hem Antep’te törenler yapıldı, AK Partili belediye başkanları bu törenlere katıldılar. Hakikaten çok güzel bir tabloydu.

2018’DE AÇILAN KİLİSELER

2018’in Ocak ayında ise Demir Kilise olarak bilinen Balat’taki Bulgar kilisesinin 7 yıl süren restorasyonu tamamlandı ve açılışa Başkan Erdoğan, Binali Yıldırım’la birlikte katıldı.

AK Parti’nin önceki dönemlerinde atılan adımları teker teker burada saymıyorum.

Süryani, Ermeni ve Rum vatandaşlarımızın yıllardır kapalı olan ibadet mekanlarının birçoğu açıldı.

O dönem bu adımlar Türk medyasında sıklıkla yer alıyordu.

Son yıllarda Türkiye giderek içe kapandı.

Bir yandan milliyetçilik, bir yandan ulusalcılık yani üçüncü dünyacı sol yorumuyla Kemalizm yeniden yükselişte.

Özünde Batıcı ve Batılılaşmacı bir ideoloji olan Atatürkçülüğün ruhuna El Fatiha okuyabiliriz. Bu gelenek adeta öldü.

1960’ların siyasi konjonktüründe ortaya çıkmış üçüncü dünyacı ve Batı düşmanı sol Kemalizm ise Atatürk bağlamında seküler kesimde hegemonik ideoloji haline geldi.

Bir tek Ertuğrul Özkök ve Sedat Ergin Batıcı Atatürkçülüğü hâlâ savunuyor görünüyorlar ama onlar da seküler mahalle baskısıyla fincancı katırlarını ürkütmemek için pek seslerini çıkarmıyorlar.

Son dönemde Batı ile ilişkiler çok zayıfladığı için ben kiliselere yaklaşımın yeniden AK Parti öncesi eski rejim çizgisine geldiğini düşünüyordum.

Türkiye’de gayrimüslim yurttaşlara karşı daha hoşgörüsüz tutumun kaynağı İslamcılık ve Osmanlıcılık cereyanlarından ziyade seküler ulusalcılık akımıdır.

Çünkü bu ideoloji gayrimüslimleri Batı emperyalizminin uzantıları ve potansiyel ajan olarak görme eğilimindedir. Kimi radikal İslamcılar da bu konuda söylem birliği içinde olabiliyor.

Bir başka yazıda anlatacağım üzere ben 2020 itibariyle Türkiye’de üç siyaset tarzından Batıcılık ve İslamcılık akımlarının tamamen kaybettiğini ve kesin olarak kazanan siyasi cereyanın Türkçülük olduğu kanaatindeyim.

Konumuza geri dönelim… İnceleyince 2000’ler ve 2010’ların başındaki gayrimüslimlere yönelik AK Parti politikasının önemli oranda sürdüğünü gördüm.

2018’de birçok kilise ibadete açıldı. Midyat’taki 60 yıldır kapalı olan Mor Samuel Kilisesi, Mardin Taşköy’de 30 yıldır kapalı olan Mor Şaliton ve Mor Dimet kiliseleri 2018’de yeniden açıldılar.

Hatta Tel Abyad’daki Ermeni kilisesini de Türkiye Barış Pınarı harekatından sonra onarıp ibadete açtı.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar