Onların toplumun geri kalanına saygısı yokken bizim neden aşı olmayanlara saygı duymamız bekleniyor?
Son günlerde giderek gevşeyen hava sanki pandemi hiç yokmuş gibi bir noktaya kadar getirdi bizi. İpin ucu kaçmış durumda. Geçen yılki kapanmalar nefes borularımızı tıkamıştı, normale dönmek hele aşı varken normale dönmek hepimize çok iyi geldi. Ancak böyle kontrolsüzce nereye kadar gidebiliriz?
Bakın felaket tellalları yine başladılar… Yeni dalgalardan bahsediyor, yine kapanmalara işaret ediyorlar. Bunu kaldıracak ne enerji ne lüksümüz var artık. Bir an önce aklımızı başımıza almamız, aşıyı ve kontrolü çok daha yaygın hale getirmemiz gerekiyor.
NE AŞI KARTI NE PCR TESTİ... HES KODU DAHİ SORAN YOK!
İsviçre’den arkadaşlarımız geldi, günlerdir İstanbul'un birçok farklı mekanına girip çıkıyorlar.
Birbirinden ünlü restoran ve kulüplerin hiçbirinde HES kodu soran olmamış. HES kodunu geçtim, içeride garsonlar hariç maske takana rastlamamışlar. Cuma akşamı gittiğikleri Ortaköy’deki mekanda hınca hınç dolu pistte insanlar dip dibe dans ediyormuş. Tek bir kontrolü bırakın, pandeminin varlığını dahi maske takan emekçi garson kardeşlerimiz hariç hatırlayan yokmuş.
Arkadaşlarımıza sordum. Zürih’te restoran, kafe gibi mekanlara girmek için muhakkak aşı kartı gerekiyor, aşı kartı olmayan yalnızca PCR testi getirerek içeri kabul ediliyor. Nitekim Belçika’da da önceki gün gece kulüpleri kapılarını yeniden açtılar ama herkese aşı kartı soruluyor, olmayana kapıda test yapılıyor.
Bizde kontrol 0! Mesafe eksilerde! Bu iş nasıl bu kadar başı boş hale geldi?
Sonradan pişman olmak istemiyorsak derhal aşı kartı zorunluluğu ve aşısı olmayana PCR testi şartını hayata geçirmemiz gerekiyor.
PCR testi demişken… O da ayrı bir problem. Sahte raporlar veren yerler türedi. O nedenle PCR sonuçlarının HES kodundan görüleceği bir sisteme geçilse hem pratik olur hem de sahte testlerin önüne geçilir.
12 YAŞ ÜZERİNE OKULLARDA AŞI YAPILMALI...
Bu kontrolsüz gidiş maalesef kısmen okullarda da var.
Okulların açılması için bu ülkede en çok ses çıkarmış insanım. Bu yıl nihayet kapalı okul utancına son verdik.
SAYIN ÖZER VE SAYIN KOCA GÖNLÜMÜZÜ KAZANDI...
Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’in kararlı duruşunu çok takdir ediyorum.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca da geçen yılın aksine bu yıl dünya ile uyumlu bir çizgi izliyor, okulların pandemide kapanmaması gerektiği gerçeğini fark etti. “Okullar son kapanan değil, hiç kapanmayan yerler olmalıdır” diyerek çok doğru bir açıklama yaptı ve gönlümüzü kazandı.
Okulları açık tutmak elbette şart da bir yandan da sayıların artmaması için önlemleri artırmak gerekiyor. Benim gördüğüm kadarıyla maalesef okullarda da yeterli önlem alınmıyor.
Her şeyden önce aşıyı çocuklarda çok daha yaygın hale getirmek gerek. Devletin elinde yeterli sayıda aşı var. 12 yaş üstü öğrenciler okulda neden aşılanmıyor? Tüm öğrencilere okulda aşı yapılabilir, çocuğunu aşılatmak istemeyen veliden kağıt istenir.
Bakın Kaliforniya’da 12 yaş üzeri öğrencilere aşı zorunlu hale geliyor şimdi mesela. FDA bu yaş grubu için aşıya acil kullanım onayından sonra tam ruhsat verince aşısız öğrenci olamayacak.
Bizde bu yapılamıyor maalesef ama istemeyen velilerin çocukları hariç geri kalanlar okulda aşılanabilir. Böyle bir uygulama gençlerdeki oranı çok artıracaktır.
Başka bir nokta da pozitif vaka çıkan sınıflar… Tüm sınıflara tarama testi yapmak zor ve maliyetli ama pozitif çocuk olan sınıflara hızlı test ile tarama yapılabilir.
Öte yandan üniversiteler de açılıyor nihayet. Bu çok güzel bir gelişme ama yeterli önlemlerin alındığı konusunda ciddi şüphelerim var.
En büyük problem yurtlar. Yurtta kalacak öğrencilere aşı zorunluluğu ya da en azından haftada 2 PCR zorunluluğu getirilmeli. Aksi aşılı öğrencilere büyük bir haksızlık… Yalnızca yurt da değil. Öğrenci evleri de sorun. Aşılı olmayanlar olanları riske atıyor. Bu işin içinden nasıl çıkılacak? Bence adım adım her yere aşı mecburiyeti getirilmek zorunda.
Fatih Altaylı'nın geçen hafta köşesinden yaptığı Habertürk binasına aşılı olmayanı almama çağrısını sonuna kadar destekliyorum.
KİMSE KUSURA BAKMASIN, AŞI OLMAMAK BENCİLLİKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL...
Pandemiden tek çıkış yolu aşı. O nedenle artık aşı meselesini çok daha ciddi ele almamız gerekiyor.
Bakın Portekiz dünyada en yüksek aşılanma oranına ulaştı. Nüfusun yüzde 86’sı, 12 yaş üstünün yüzde 98’i aşılandı. Yani neredeyse herkese aşı yapıldı. Sonuç ne biliyor musunuz? Pandemisiz hayat! Portekiz’de hiçbir kısıtlama yok artık, gerek de kalmadı. Öte yandan aşılama oranı yüzde 30’da kalan ABD’nin halini görüyorsunuz…
Kimse kusura bakmasın ben bu tabloya göre aşı karşıtlığını bencillikten başka bir şey olarak görmüyorum. Bu insanlar toplumun sağlığını hiçe sayıyorlar.
Aşı olmayanların toplumun geri kalanına saygısı yokken benim bu bencil tercihe saygı duymam mümkün değil.
Bu insanların çocuklarımızın eğitim hakkına, 65 yaş üstünün yaşama hakkına, eve ekmek götürmesi gereken vatandaşın geçinme mecburiyetine saygısı yokken bizim neden hiçbir mantıklı gerekçe göstermeden aşıya direnen insanların inadına saygımız olsun?
- 2010'daki U2 konseri ve karşılıklı öfke16 dakika önce
- Devlet Bahçeli o video ile kime mesaj verdi?3 gün önce
- Özgür Özel için esas tehlike şimdi başlıyor6 gün önce
- 'Erkek' kazandı1 hafta önce
- Devlet Bahçeli'nin açtığı yol kapandı mı?1 hafta önce
- Siyah-beyaz2 hafta önce
- Müsavat Dervişoğlu: "Mesele el sıkışmak değil, el uzatmak"2 hafta önce
- Bu filmi daha önce görmemiş olabiliriz…2 hafta önce
- Çözüm süreci değil kardeşlik hareketi3 hafta önce
- Kötülüğün kaynağı ve Fetullah Gülen3 hafta önce