Kemal Kılıçdaroğlu'nu anlamak
Ne yapmaya çalışıyor Kemal Kılıçdaroğlu?
CHP tabanını olduğu gibi kabul etmek yerine dönüştürmeyi neden hedefledi?
5 sağ-muhafazakar partinin lideriyle bizzat kendi kurduğu 6’lı masayı yaşatma konusunda neden inat ediyor?
CHP içindeki tüm itirazlara rağmen 2014’te ülkücü hareketin içinden gelen milliyetçi-muhafazakar Mansur Yavaş’ı ısrarla Ankara’ya başkan adayı olarak neden koydu?
2014’te Yavaş’ın yenilgisine rağmen 2019’da yine Mansur Bey’in adaylığında neden ısrar etti?
Unutmayalım, Kemal Bey, partisine rağmen inat ederek 2019’da Mansur Yavaş’ı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı yaptı.
Yavaş’tan milliyetçi-muhafazakar kimliğini değiştirmesini asla istemedi. CHP’lileşmesini hiç talep etmedi. Mansur Yavaş bugün Ankara’yı kendi kadrosuyla, kendi ekibiyle yönetiyor. Kemal Bey de asla genel başkan pozu kesip, Mansur Bey’in üzerinde vesayet kurmuyor.
Aynı şekilde 2019 Ocak ayında Türk medyasının anlı şanlı yazarlarınca bile hiç tanınmayan sağ-muhafazakar kökenli Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a başkan adayı yaptı Kılıçdaroğlu.
İMAMOĞLU KARARINA İSYAN EDENLER SONRA UTANDILAR MI?
Herkes açsın arşivlere baksın, 2019 Ocak ayında şimdi kendilerini Kılıçdaroğlu’ndan “çok daha zeki” zannederek Kemal Bey’e “siyaset dersi” vermeye kalkan muhterem medya cemaatinin tamamı Ekrem İmamoğlu kararına isyan etmişti.
2019 Ocak ayı itibariyle Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını mantıklı bulan ve savunan tek bir CHP’li köşe yazarı yoktu. Kemal Bey’in sık sık “sahte muhalifler” diye adlandırdığı muhalif geçinen ama mevcut rejime faydalı yazarların da tamamı İmamoğlu ismine karşıydı. Hatta şimdi Kılıçdaroğlu’na siyasi akıl vermeye kalkanlardan biri İmamoğlu’nun adaylığı için “İkinci Ekmeleddin vakası” demişti.
Kılıçdaroğlu’na “akıl verme” pozisyonunu kendinde gören araştırma şirketleri başkanları Ocak 2019’da “Binali Yıldırım banko” diyorlardı. Tüm bunlar Türk medyasının arşivlerinde duruyor.
“İkinci Ekmeleddin vakası” diyerek sağ-muhafazakar kökenli Ekrem İmamoğlu’nu küçümseyen aynı takım, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na da “Kürtçü ve Ermenici bu kadın. Atatürk’ün partisinde böyle il başkanı olmaz” gibi argümanlarla saldırıyorlardı.
Canan Hanım’ın Kürt meselesi ve 1915 felaketine dair adalet arayışı ve özgürlükçü-demokrat görüşleri bu “sahte muhalif” kesimin tüylerini diken diken ediyordu.
Onlara göre Kaftancıoğlu derhal CHP İstanbul İl Başkanlığından alınmalıydı. İmamoğlu gibi “Özalcı” bir isim de İstanbul’dan aday gösterilmemeliydi. Kemal Kılıçdaroğlu “siyaseti bilmeyen adam”dı. O yüzden köşelerden ve ekranlardan kendisine “siyaset dersi” veren vereneydi.
Oysa 31 Mart-23 Haziran 2019 tarihi zaferini CHP’ye yaşatan üçlü, 2019 Ocak ayının arşivlerinde herkesin yüklendiği bu isimlerdir… Yani Kemal Kılıçdaroğlu… Ekrem İmamoğlu… Canan Kaftancıoğlu…
Onlara demediğini bırakmayanlar 23 Haziran 2019 zaferinden sonra “Yahu biz sevinmeyi unutmuşuz, nasıl sevineceğimizi bilemedik, mutluluktan uçmak buymuş” gibi yazılar kaleme aldılar.
E iyi de sizin bu kadar mutlu olmanızı sağlayan Kemal Kılıçdaroğlu’na dair söyledikleriniz ne olacak?
DEMEK KILIÇDAROĞLU’NUN BİR BİLDİĞİ VARMIŞ...
Hem Ankara’yı, hem İstanbul’u, hem Adana’yı, hem Antalya’yı optimum doğru adaylarla iktidarın elinden alarak CHP’ye kazandıran Kemal Kılıçdaroğlu değil mi? Bu başarı bir siyaset ustalığı gerektirmiyor mu? Demek ki o süreçte Kemal Bey’in bir bildiği varmış.
Ama aynı zevat 23 Haziran 2019 zaferinden sonra yine “Kemal Kılıçdaroğlu bu işi bilmez, aday olmasın, çekilsin, bıraksın” gibi aynı ezberlere devam ediyorlar.
Hayatlarında tüm seçim tahminlerinde ve tespitlerinde yanılmış bu kişiler hala Kılıçdaroğlu’na “akıl vermeye” kalkıyorlar.
Şimdi de 2023 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair 2019 Ocak ayındakine benzer bir süreç tekrarlanıyor. Aynı kişiler aynı söylemlerle, eskimiş argümanlarla Kılıçdaroğlu’na yükleniyorlar.
Ya bu sefer de Kemal Bey’in bir bildiği varsa?
31 Mart-23 Haziran 2019 sürecinde sizler yanıldınız. Kemal Kılıçdaroğlu haklı çıktı. Acaba yine Kılıçdaroğlu’nun devlet adamı tecrübesiyle “bir bildiği” olamaz mı?
Hani Uğur Mumcu’nun “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” mottosu tüm gazetecilere örnek olmalıydı?
Ciner Medya Grubu hariç merkez medya denen olgunun hiç kalmadığı Türkiye’de birçok konu hiç ama hiç konuşulamadığından, tüm olgular tüm taraflarıyla adil biçimde ele alınamadığından bu bilgisizlik zemini oluşuyor.
Varsa yoksa “Kim aday olsun” saçmalıklarıyla geçen aynı muhabbetler tüm televizyon kanallarında ve popüler dijital platformlarda döndürülüyor. Bir tek o tartışmaya alan tanınıyor çünkü.
İşte o yüzden Ciner Medya Grubu ve Habertürk gibi Türkiye’de kalan tek merkez-medya kurumunun da kıymetini bilmek gerekir. Çünkü tüm farklı fikirlerin ortak bir platformda yer aldığı tek medya zemini burası. Elbette o platformda ifade edilen düşünceler arasında Türkiye’nin siyasal gerçekliğinden kopuk tespitler de olabilir. Ama mühim olan bu medyanın varlığını sürdürebilmesi. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da merkez medya olgusuna dair bu tespitlerime iştirak ettiğine eminim.
- Normalleşme esas şimdi başlıyor32 dakika önce
- Kamuoyu son tartışmalara nasıl bakıyor?2 gün önce
- 2010'daki U2 konseri ve karşılıklı öfke4 gün önce
- Devlet Bahçeli o video ile kime mesaj verdi?1 hafta önce
- Özgür Özel için esas tehlike şimdi başlıyor1 hafta önce
- 'Erkek' kazandı2 hafta önce
- Devlet Bahçeli'nin açtığı yol kapandı mı?2 hafta önce
- Siyah-beyaz3 hafta önce
- Müsavat Dervişoğlu: "Mesele el sıkışmak değil, el uzatmak"3 hafta önce
- Bu filmi daha önce görmemiş olabiliriz…3 hafta önce