Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Gelecek Partisi Genel Başkanı ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Sultanbeyli mitingini izledim. Mitingin ardından bir söyleşi yaptık. Off-the-record bölümleri de bol olan bir sohbetti. Bu köşede on-the-record bölümleri pazartesi günü yayınlandı.

Aynı gece Davutoğlu, Habertürk TV’ye çıktı ve Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı. O da çok verimli bir programdı. Altaylı çok isabetli sorular yöneltti.

Sayın Davutoğlu o programda ilginç bir teşhis yaptı. 6’lı masa içinde de milliyetçilerin, muhafazakarların, Atatürkçülerin, solcuların ittifak içinde olduğunu ama bunların mevcut rejim blokundaki ideolojik koalisyondan çok farklı olduğunu söyledi eski Başbakan.

Davutoğlu’na göre 6’lı masa milliyetçileri, özgürlükçü-milliyetçi kişiler. Cumhur İttifakı’nınkiler ise otoriter-milliyetçi…

6’lı masa muhafazakarları özgürlükçü-muhafazakar zihniyete sahip Ahmet Hoca’ya göre. Cumhur İttifakı muhafazakarları ise otoriter-muhafazakar…

6’lı masa Atatürkçüleri ve solcuları da özgürlükçü-Atatürkçü ile özgürlükçü-solcular. Cumhur İttifakı’nda ise Doğu Perinçek gibi otoriter-solcu ve otoriter-Atatürkçüler var. Özellikle de Perinçek’in ismini çok defa zikretti Davutoğlu Habertürk Tv’de.

NEREDE BU ÖZGÜRLÜKÇÜLER?

Aslında birbirine rakip gözüken iki siyasi kanadın da, hem iktidar blokunun hem de muhalefet blokunun üst başlık olarak aynı ideolojik koalisyonda uzlaştığını itiraf etti Davutoğlu.

İki taraf da bir tip Milliyetçi-Atatürkçü-Muhafazakar sentezi üzerinde şekilleniyor. Hem bugünkü rejim hem altılı masa…

Sayın Davutoğlu söylemedi ama bu ideolojik koalisyon içinde bence İslamcılık da var. Hem iktidarda var, hem muhalefette var. Dörtlü ittifak yapısı: Milliyetçi-Muhafazakar-Atatürkçü-İslamcı koalisyonu.

Peki Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi 6’lı masa milliyetçileri, özgürlükçü-milliyetçi bir anlayışta mı?

Vallahi ben bunun pek örneğini göremedim. Mesela Türk-Yunan geriliminde hangi özgürlükçü-milliyetçi açılımı yaptı 6’lı masa içindeki milliyetçiler? Mevcut devlet zihniyetinden ne farkları var? HDP meselesinde İYİ Parti’nin otoriter ve dışlayıcı tavrı ortada değil mi?

Ya da eğer 6’lı masa dindarları, özgürlükçü-muhafazakar anlayışta iseler LGBT yurttaşlara karşı adeta nefret körükleyen yürüyüş ile ilgili ne yorum yaptılar? Saadet Partisi bilakis Saraçhane mitingini destekler bir hava içinde.

Ben LGBT bireylere karşı insanları provoke eden Saraçhane mitingini Sayın Ahmet Davutoğlu’na sordum. Soruyu yazılı olarak gönderdim. Ancak Gelecek Partisi Genel Başkanı yanıt vermek istemedi. Herhalde “Sultanbeyli mitingini gölgelemesin” diye düşündü. Maalesef topu taca attı. Bu mu özgürlükçü-muhafazakarlık?

Cumhur İttifakı’nın otoriter-muhafazakar duruşuyla aranıza hani net bir çizgi çekecektiniz Ahmet Hocam?

Maalesef 6’lı masa muhafazakarları da tıpkı sözde muhalif milliyetçiler gibi şu an ülkede oluşmuş siyasi hegemonya karşısında teslim haldeler. Deva, Saadet ve Gelecek içindeki gerçekten özgürlükçü olan muhafazakarların ise sessiz kaldığı kanaatindeyim.

Sadece ben değil, Sayın Davutoğlu’nun danışmanı Etyen Mahçupyan da muhalefet içinde bu saydığım eksikliklere ve hatalara sürekli dikkat çekmeye çalışıyor. Kendi partisini de çok doğru teşhislerle tenkit ediyor ama sanırım etkili olamıyor.

Eğer konu özgürlükçü-milliyetçilik ise İYİ Parti’nin nasıl adım adım aşırı sağcı çizgiye kaydığını bu köşede yazdım. O yazıyı da buraya koyuyorum.

Ya özgürlükçü-Atatürkçülük? Yani Doğu Perinçek, Metin Feyzioğlu, Hulki Cevizoğlu, Teğmen Çelebi gibi Cumhur İttifakı’nı destekleyen Atatürkçüler otoriter zihniyetli de Sözcü, Cumhuriyet ve Yeniçağ yazarları gibi 6’lı masa destekçisi Atatürkçüler ise özgürlükçü öyle mi?

Vallahi amiyane tabirle buna kargalar bile güler..

Bu teze ben ne Ahmet Davutoğlu’nun ne Ali Babacan’ın hatta ne de Kemal Kılıçdaroğlu’nun inanmadığına adım gibi eminim.

SURİYE POLİTİKASINA DAİR İNKAR POZİSYONU DOĞRU MU?

Ayrıca Sayın Davutoğlu’nun beyanlarında sürekli bir yakınma ve bitimsiz bir şikayet etme hali gözlemliyorum.

Verdiği mesajların havası maalesef bu. Fatih Altaylı ile Teke Tek programında da aynı havayı gördüm.

Hem Sayın Ahmet Davutoğlu’na ve başta Sare Hanım olmak üzere Davutoğlu Ailesi’ne hem de Ahmet Hoca’ya en yakın çemberdeki isimlere bu köşeden sormak istiyorum…

Hemen her konuda geçmişe dair "Tüm sorumluluk valla benim değil, billa benim değil" demeye getiren bir siyasetçi portresine Türkiye toplumu nasıl bakar? Bunu daha önce de bu köşede sormuştum. Şimdi yeniden aynı soruyu soruyorum.

Eğer Sayın Davutoğlu gerçek bir siyasi lider olma iddiasındaysa şu anki tavrının tam aksi yönde bir dille konuşmalı bence…

Mesela kendisiyle ilgili kamuoyunda en çok konuşulan Suriye mevzusuna dair şöyle dese yanlış mı olur?

"Evet Ahmet Davutoğlu olarak herkese ilan ediyorum ki 2003-2016 arası tüm dış politika süreçlerinden ve özel olarak da Suriye siyasetinden tamamen ben sorumluyum. Ayrıca şunu da belirtiyorum ki Suriye politikamız asla yanlış değildi.

Belki o zaman konum olarak benden daha yüksek yerde siyasetçiler vardı ama ben felsefe olarak hepsini etkileyen ve dış politika trendlerini yönlendiren konumdaydım. Dolayısıyla mesuliyet benimdir.

Genel olarak dış siyaset alanında özel olarak Suriye politikasında danışman ve büyükelçiyken de Dışişleri Bakanı ve Başbakan iken de belirleyici olan ben oldum.

Bu mevzularda ne Abdullah Gül’e ne de Recep Tayyip Erdoğan’a yüklenilmesini kabul etmiyorum. Kimin ne eleştirisi varsa bana gelsin ve söylesin. Herkese cevabım vardır. Tüm eleştirilerle bizzat ben yüzleşeceğim."

EMEVİ CAMİİ’NDE NAMAZ MEVZUSU

Hatta bence burada da durmamalı ve kendiyle ilgili en popüler galat-ı meşhur ile ilgili de şunları söylemeli Davutoğlu…

"Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın zikrettiği Emevi Camii’nde kardeşlerimizle birlikte namaz kılacağız sözü bana mal ediliyor. Ben bu sözü söylemedim ama bu cümlenin de sorumluluğunu tamamen üstleniyorum.

Çünkü Erdoğan’ın bu cümlesi bizim Suriye politikamızın felsefesini özlü biçimde yansıtmaktadır.

Bu söz Şam’daki Baas diktatörlüğünün zulmünden Suriyeli kardeşlerimizin kurtulacağına olan inancı yansıtması bakımından mükemmel bir sözdür. O konjonktürde söylenmesi de kesinlikle yanlış değildir.

Tayyip Erdoğan şimdi bu söylediği sözden pişmansa bu kendisini ilgilendirir ama bu cümlenin özündeki coşkuyu ben sonuna kadar paylaşıyorum!"

Eğer Ahmet Davutoğlu gerçekten büyük düşünen ve hakiki anlamda toplumu sarsan bir karizmatik siyasi lider olma iddiasındaysa böyle konuşmalı.

Bu özgüven ve bu dirayetle konuşsa kendisinden hazzetmeyenlerde bile tesir eden bir konumda olur.

Kaldı ki Emevi Camii’nde namaz sözünü kendisi söylememiş olabilir. Evet o sözü Erdoğan söylemişti ama bu, tam anlamıyla Davutoğlu ruhunu ve felsefesini yansıtan bir sözdü.

Davutoğlu’nun o cümle ile ilgili "Kesinlikle bana ait değil” savunmasının eski Başbakan’ı durduğu yeri zayıflatan ve kendi kendini inkar eden bir pozisyona soktuğu kanaatindeyim.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar