Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu, IŞİD hakkında kapsamlı bir rapor hazırladı. Örgütü merak edenler internet sitesinden ulaşmalı ve okumalı; çünkü rapor hem IŞİD’i doğuran tarihsel nedenlere bakıyor hem de “DAİŞ (IŞİD) vakası ve benzeri ‘tekfirci’ eğilimler sadece ‘dış mihrakların komplosu’ diye geçiştirilemez. Bu bir komplo olsa bile, ‘Bu komplonun tutmasında bizim bünyemizin hiç mi zaafları yoktur?’ suali sorulmalıdır” diyerek tarihsel nedenler ve koşullar ne olursa olsun Müslümanları özeleştiriye davet ediyor.

Çağımız Müslümanları, din ile hayat arasındaki ilişkiyi doğru kuramıyor. Zira en son güncelleme asırlar öncesine ait. Modern öncesi toplumların belli bir coğrafya için, muhtemelen belli bir olay için ve belli bir dönemin imkân ve gereksinimlerine bağımlı olarak dini metinler içinden çıkardıkları çözümler, günümüzün sofistike problemlerini çözmekte yetersiz. Üstelik son birkaç yüzyıl, İslam âleminin ya fiilen sömürüldüğü, ya işgal altına alındığı, fiziksel ve düşünsel krizlerin ardı ardına yaşandığı bir dönem.

Sonuç ya dine karşı sorumsuz bir tutum alma ya da Kuran’ı ve hadisleri ruhuyla değil lafzıyla anlamlandırma ve bunu yaparken de geleneğin hayatı karşılamaya yetmeyen birikimiyle yetinme oluyor. “Her iki yöneliş de orta yoldan sapmayı içinde barındırmaktadır. Kimisi az, kimisi daha çok, kimisi şu yönde, kimisi tam aksi istikamette dinin özünden uzaklaşmadır” diyor rapor.

Bu bağlamda katılımların çoğunun, Batı’da yaşayan Müslüman ailelerin İslam dışı hayat yaşayan ve yaşadıkları toplum ve devletler tarafından sürekli ayrımcılığa uğradıkları için kimliklerini fark eden, ihtida edince de “otantiklik” arayışına giren çocukları olması tesadüf değil.

IŞİD’in ortaya çıkmasının en önemli nedenlerinden biri, İslam dünyasının birkaç asırdır işgal, sömürü, ayrımcılık ve kriz döngüsüne hapsolması. Örgütün çekirdek kadrosuna baktığınızda 2003 yılında, 1 milyon 200 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olan ABD işgalini ve işgale direnirken öne çıkan Zarkavi gibi aktörleri görüyorsunuz.

İşgalin ardından kurulan hükümetin hazırladığı yeni anayasanın yönetme erkini mezhep eksenli bir yetkilendirmeyle dizayn etmesi ve Sünni grupları sistem dışında bırakarak, Sünni halkı Şii milislerden oluşan bir askeri yapının taciz ve zulmüne teslim etmesi, Saddam döneminde ordunun iskeletini oluşturan “Sünni” Arap subayların bir anda “işsiz” kalması, IŞİD’in ebelerinin kimler olduğunu ele veriyor. ABD ve Maliki yönetimi.

Maliki yönetiminin zulmü olmasaydı, IŞİD Musul’u elini kolunu sallaya sallaya ele geçiremez, kimi sufi kanaat önderlerinden bile dolaylı destek alıp bölgesel iktidarını sağlamlaştıramazdı. Ne ki, daha sonra IŞİD’i destekleyen Iraklı Sünni aşiretler, âlimler, şeyhler bu desteklerinin bedelini IŞİD tarafından tekfir edilip öldürülerek ödediler.

Bir başka neden, raporda da ifade edildiği gibi Batılı demokrasilerin Suriye iç savaşına karşı takındıkları tavır. Biz ekleyelim: Batı, Suriye iç savaşını ünlü Neo-Con, Middle East Forum’un yöneticisi Daniel Pipes’in vazettiği şekilde “Suriye’de kim kaybediyorsa onu destekleyin” taktiğiyle yönetti. Durumun yarattığı öfke, IŞİD şemsiyesi altında buluşanların sayısını artırdı.

Örgüt 2014 yılında dünyanın 80 ülkesinden katılımcı aldı. Hepsinin motivasyonu Batı nefretiydi. Bu ülkeler arasında özellikle Batı Avrupa ülkelerinden gerçekleşen katılımlar dikkat çekiciydi. Müslüman kimliğini inşa etmede zorlanan ve içinde bulunduğu toplumla ahenkli ilişkiler geliştiremeyen gençler için IŞİD’in çağrısı sirenlerin sesi gibiydi. Bu sese kulak tıkayabilenlerin sadece Türkler olması ilginçtir.

Sebep biraz da Avrupalı Türklerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yurtdışı hizmetleri sayesinde dini birikime kolay ulaşabilmesi olsa gerektir.

Raporun tümüne bu adresten ulaşabilirsiniz: http://www.diyanet.gov. tr/tr/icerik/diyanet%E2%80%99ten-daisraporu% E2%80%A6/27078

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar