Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

ÖNCE adli bilişim uzmanı Tuncay Beşikçi’nin tespitleri dolayısıyla gündeme geldi. Balyoz ve Odatv gibi kumpas davalarında üretilen sahte delilleri verdiği bilirkişi raporlarıyla çökertmiş olan Tuncay Beşikçi’ye göre asla ByLock indirilmemiş telefonların, yüklenmiş farklı programlar aracılığıyla ByLock yüklenmiş gibi değerlendirilmesi mümkündü. Beşikçi kendisine iletilen vakalar aracılığıyla yaptığı tespitleri sosyal medya hesabından da paylaşıyordu.

Daha sonra Avukat Ali Aktaş, sosyal medyada meseleyle ilgili farkındalık oluşturmayı sağlayan paylaşımlar yaptı. Cumhurbaşkanı’na hitaben kaleme alıp bloguna koyduğu metinde, “Makamınıza arz etmek istediğimiz konu...” diyordu, “fiili ByLock kullanıcısı olmadığı halde birkaç IP bilgisi nedeniyle tutuklu ya da adli kontrol altında olanların durumuna ilişkindir. Sayıları 8-10 binden daha aşağı olmayan bir kitleden söz ediyoruz.”

Aktaş’ın tespitine göre bu insanların bazı ortak özellikleri vardı. Aleyhlerindeki tek delil ByLock idi. Telefonlarında ByLock içeriği ve kullanıcı ID’si bulunamamıştı. Cep telefonlarını hiç gocunmadan polise teslim etmiş, geçmişte adı Cemaat olan bu yapıyla herhangi bir irtibatları olmamış insanlardı. ByLock tespitleri, Namaz Vakitleri TR ve Kıble Pusulası ile Mor Beyin gibi uygulamaların indirilme tarihiyle senkronize idi. Ve ne gariptir ki bu kişilerin ByLock tespitleri, 2014 yılının ağustos, eylül ve ekim ayına aitti.

Bu tarihlerin, Paralel Devlet Yapılanması’na yönelik önemli bir operasyonun gerçekleştiği tarihle örtüşmesi anlamlıydı. Çok belli ki, 22 Temmuz’da gözaltına alınan önemli polis şeflerinin dijital verilerine el konulmuş olması FETÖ’yü harekete geçirmiş, kritik adamların kimliklerini saklamak için ByLock’u “tabana yayma” stratejisi gütmüşlerdi. “Çoğun içinde azı” görünmez kılabilmek daha kolaydı; bu yolla ByLock’un delil niteliği atın izini itin izine karıştırmak ve bir hukuk kaosu yaratmak mümkün olabilecekti.

BÜTÜNLÜĞÜ BOZMAK

Şeytanın aklına gelmezdi, ama tam da böyle olmuş. Mantıklı. Çünkü, bir devleti, devlet-millet bütünlüğü yüzünden yenemiyorsan, vatandaşını masum iken mağdur hale getirir, devlet-millet bütünlüğünü bozar, öyle yenmeye çalışırsın.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın yaptığı basın açıklamasında aynen şöyle söyleniyor: “11 bin 480 kişi iradeleri dışında ByLock IP’lerine yönlendirildi.” Açıklamada söz konusu kullanıcıların, FETÖ ile mücadeleyi sulandırmak amacıyla örgüt mensubu yazılımcılar tarafından geliştirilen uygulamalarla bilinçli olarak bylock.net alan adına yönlendirildikleri yönünde bulgular elde edildiği kaydediliyor. BTK ve MİT’in ortak çalışmasıyla ortaya çıkarılan kumpasın eski TÜBİTAK çalışanı ve FETÖ firarisi Kemalettin Cengiz Erbakırcı’nın geliştirdiği Mor Beyin adlı uygulama aracılığıyla gerçekleştirildiği düşünülüyor. Erbakırcı için yakalama kararı çıkarıldı, ancak kendisi çoktan ülkeyi terk etmiş.

Mağdurları tespit işlemleri sürüyor. Tutuklu ya da ByLock nedeniyle adli kontrol altına alınıp işlerinden ihraç edilen 11 bin 480 kişi var. Savcılık, şimdilik bunlardan bini için tahliye talebinde bulunacak. Geride kalanların durumu nasıl aydınlığa kavuşacak, bu zaman zarfında yaşadıkları kayıplar nasıl tazmin edilecek? Yapılacak çok iş var.

Aynı zamanda “yapılmaması” gereken iki şey var:

Biri, bu tahliyelerle ByLock’un delil niteliğinin kalmadığını iddia etmek. İkincisi, ByLock delil niteliğini kaybetmesin diye yapılacak tahliyelere itiraz etmek, tahliyeler aleyhine kamuoyu oluşturmak.

MESAFE KOYUN

Zira ByLock delil niteliğini kaybetmiş değil. Kişilerin bu ağa dahil olduğunu kesin kanaate ulaştıracak teknik veriler varsa, mesela ID oluşturulmuş, içerik paylaşımı yapılmış ise o üyelik halen bir örgüt bağına delil teşkil ediyor. Buradaki sorun, ByLock’a bağlanmayı, oturum açmayı, içerik paylaşmayı hiçbir surette gerçekleştirmediği halde, “gerçekleştirmiş gibi” muamele gören, bazı programlar aracılığıyla FETÖ tarafından havuza dahil edilmiş olan “ilgisiz” kişilere yapılmış bir haksızlığın izale edilmesi.

Yukarıdaki açıklamaya rağmen, olası tahliyelerden gocunanlara elinizin tersini göstermekte hiç tereddüt etmeyin. Yani, “Ben anlamam arkadaş, devlet hata yapmaz, hiçbir telefon öyle kendiliğinden ByLock’a yönlenmez” diyecek kadar cahil olanlarla aranıza mesafe koyun.

Çünkü yanlış iliklenmiş bir düğme yüzünden bozuk giden bir sürecin düzelmesini istemeyen, haksızlığın izalesinden hoşnut olmayan; ya arsızdır, ya ahmaktır ya da FETÖ’cüdür. Net.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar