KKTC'ye yavru vatan diye diye...
KKTC’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi 2. tura kaldı. Bu seçim KKTC tarihinde en fazla cumhurbaşkanı adayının yarıştığı seçim. Bu nedenle olsa gerek kimse %50’nin üzerinde oy alamadı. Ersin Tatar % 32,45 oranında oy aldı, onu %29,76 oy ile Mustafa Akıncı takip etti. İki aday, 18 Ekim'de yapılacak ikinci tur seçimlerinde cumhurbaşkanlığı için yarışmaya devam edecek.
Türkiye, seçimden sadece üç gün önce 46 yıldır kapalı olan Maraş’ın güney sahilinin açılması kararını Tatar’la beraber ilan etmenin, istediği cumhurbaşkanını işaret etmek için önemli bir imkan olarak gördü. Ama bu hediye ilk turda Ersin Tatar’a seçim kazandırmaya yetmediği gibi Doğu Akdeniz’de yaşanan mücadelede Yunanistan’a karşı kullanılacak bir kozun heba edilmesine neden oldu.
Maraş’ın açılmasını isteyenler arasında Rumlar da vardı. Zira şu ana dek harabe haline gelmiş taşınmazların pek çoğunun sahibi Rum. Daha geçen yıl Haziran ayında Güney Kıbrıs’ta Rum Başkanlık Sarayı önünde "Kapalı Maraş açılsın" diye miting yapılmış, mitinge Kıbrıslı Türklerden de katılanlar olmuş, belediye başkanı Alexis Galanos, kürsüden Maraş'ın açılması yönünde açıklama yaparken "Aramızda Kıbrıslı Türkler de var. Onlara teşekkür ederim" demişti. Irkçı faşist ELAM taraftarları ‘O Türkleri bize verin’ diyerek linç girişiminde bulunmuş ve mitinge katılan Türkleri Rum tarafının polisi değil orada bulunan Rum kadın ve gençler korumuş, “Katil EOKA B Gidin Yunanistan’da yaşayın” sloganları atarak ELAM’cılara karşı koymuşlardı. Onlar da muhtemelen Yunanistan tarafından ‘Aramızdaki Türk muhibleri, hainler’ muamelesi görüyordur.
"Krizlerle yaşıyorum" demokrasisinde bir gündem daha sırasını savarken, akıllarda Maraş’ın kısmi olarak açılmasının sanki Rumlara ve ‘aramızdaki Rumculara rağmen’ yapılan bir şey gibi gösterildiği kaldı. Buna bağlı olarak şunlar oldu: Kapalı Maraş’ın kısmi açılma kararının Ersin Tatar ile birlikte ilan edilmesini ‘seçimlere müdahale’ kabul edenlerin istifaları da bu lansmana mazeret temin etti. Sanki başta Mustafa Akıncı olmak üzere, Kudret Özersay gibi bu projeye uzun süre emek vermiş kişiler Maraş’ın açılmasına karşıymış gibi sunuldu. Yetmedi, seçim ikinci tura kalınca, daha önceki çıkışlarıyla Türkiye’yi epey kızdırmış olan Mustafa Akıncı yüzde otuza yakın oy alınca, bu kez de milliyetçi ve ulusalcı hesaplardan ya da yeni dönem gereği ‘öyleymiş gibi davranan’ bazı siyasetçiler tarafından ‘Rum kesiminde siyaset yapması gereken vatan haini Akıncı’nın nasıl olup da seçimlerde aday olabildiğini’ sorgulayan tivitler atıldı.
O da yetmedi, Kıbrıs Rum kesiminde faaliyet gösteren aşırı sağ eğilimli ve ırkçı Rum Ulusal Halk Cephesi (yine yeniden o ‘ELAM’) taraftarlarının Maraş’ın kısmi olarak açılmasını provoke ederek, Derinya Sınır kapısında havai fişekle protesto düzenlemesi ve yangın çıkarması ‘Mustafa Akıncı’ya destek eylemi’ olarak pazarlandı. Türkiye’de burnunun ucunu göremeyen ama Kıbrıs’ı çok iyi tanıdığını düşünenlere göre ırkçı faşist grup ELAM seçimlerin ikinci tura kalmasını fırsat bilerek Mustafa Akıncı lehine yangın çıkarıyordu(!)
Kelime hazinesi 50 sözcükten oluşanların attığı bu tivitlere baktıkça şaşıp kaldığımı ifade etmeliyim.
Hiçbiri KKTC’li değildi, ama her şeyi Kuzey Kıbrıslı Türklerden daha iyi bildiklerine emindiler.
HER MAKAS DEĞİŞİMİNDE DEVRİ SABIK İCAT ETMEK
Bu arada şunu söyleyeyim. Ersin Tatar'ın kazanması Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de giriştiği mücadele açısından daha iyi olacak gibi görünüyor. Sorun, Mustafa Akıncı’yı Rum tarafına paketleyin gibi cümleler kurulmasının mazur görülebilir olmamasında.
Zira, bakın, bugün Akıncı’yı suçlamak için kullanılan söylemlerin tamamı 2004’te Türkiye’nin KKTC hakkındaki fikirleri ile tam olarak örtüşüyordu. ‘Bir miktar toprak verebiliriz’den, federal yapıyı savunmaya, Annan Planı detaylarından AB ile iyi ilişkiler kurmanın önemine varana kadar.
Kabul, köprünün altından çok su aktı. Annan Planı’na ‘evet’ diyen Kıbrıslı Türklerin yok sayılıp ‘hayır’ diyen Rum kesiminin ödüllendirilerek AB’ye alındığı gün AB’nin ikiyüzlülüğü ortaya çıkmıştı. Aynı birliğin üyesi olan devletlerin Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye’yi Antalya körfezine sıkıştırma ısrarı, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’taki varlığını son derece önemli hale getirdi. Böyle bir dönemde Türkiye ve Kıbrıs Türkleri’nin kaderlerinin ortak olmadığını çok fazla vurgulayan Akıncı’nın AK Parti-ulusalcı-milliyetçi ittifakı tarafından yönetilen Türkiye’de sempatik karşılanacağını düşünmek saçmalık olur. Hele hele en son 2 Ekim’deki zirve sonuç bildirgesinde Kıbrıs’taki Türk toplumunu yok sayan AB’nin tutumu Adadaki Türkler nezdinde de Akıncı’yı zor durumda bırakmış iken…
Doğru, Doğu Akdeniz’de, doğal enerji kaynaklarının bölüşümünden kıta sahanlığına, münhasır ekonomik bölgeden deniz yetki alanlarına kadar pek çok önemli konu başlığında mücadele veren ve bu mücadelesinde ulusalcı ve milliyetçi cephelerden de destek alan AK Parti’nin beraber yol yürüyebileceği isim Akıncı değil. Anlıyoruz.
Eyvallah, bence de içinden geçilmekte olan süreci Türkiye, ancak kendisiyle beraber yürüyecek biriyle atlatabilir. Bu kişi Ersin Tatar ise doğru isim odur.
Ancak, fakat, lütfen... Bunun yolu, doğru bir şeyi yanlış bir şekilde yapmak değil. Bunun yolu Maraş açılımını, seçime üç gün kala adaylardan birine açık avantaj sağlayacak şekilde yapmak değil. Çünkü hiçbir strateji sandığın üstünde, millet iradesinin üzerinde değil ve sandık ucuz manipülasyonlarla lekelenecek bir mefhum değil.
Ersin Tatar’ı desteklemenin yolu 2015’te KKTC ahalisinin %60,5 gibi yüksek bir oranda oy verdiği Akıncı’yı Rum ajanı ilan etmekten geçmek zorunda değil.
‘Yavru’ vatandır diye, her konjonktür ve ajanda değişiminde önce makas değişimine sonra bir liderinin linç yemesine, ana vatan tarafından tokatlanmaya maruz kalıyor KKTC ahalisi. Reşit hale gelmesine izin verilmiyor adeta.
Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değil. Buradan çıksa çıksa aile draması çıkar, ondan da ne Türkiye’ye hayır gelir, ne Kuzey Kıbrıs Türküne.
- Ankara erken mi sevindi?5 dakika önce
- Trump'ın kazanması Türkiye'yi kuzey Suriye konusunda hareketlendirecek mi?56 dakika önce
- Suruç'ta beliren çözüm, büyük barışın habercisi olsun1 hafta önce
- Silahlar susmadan demokrasi gelir mi?1 hafta önce
- Bahçeli'nin tarihi çağrısı ve TUSAŞ saldırısı2 hafta önce
- 12 yıl önce ölseydi?2 hafta önce
- Yenidoğan skandalına karışan 17 hastane neden hala açık?2 hafta önce
- DEM'in kendisine ait bir iradesi yoksa devlet iradesi olanı işe almalı3 hafta önce
- Yeni dönemin motivasyonu duygusal değil bölgesel3 hafta önce
- "Kadını öldürmek daha kolay" diye mi?1 ay önce