Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Siyasetin sorun çözemediği, demokratik muhalefetin sesini duyuramadığı yerde gündem skandallarla ilerler.

Skandal hem sonuçtur hem de gündemi akıtacak ilerletecek belirleyecek olan sebebin kendisi.

Türkiye de o anlamda gerçek bir skandallar ülkesi.

Hangi birini sayalım?

Sedat Peker’in yaptığı ifşaatları mı? Bu ifşaatların milyonlarca kişi tarafından -bir hesaba göre 44 milyon- izlenmiş olmasını mı?

An itibarıyla insanların gerçekleri öğrenme konusunda bir suç örgütü liderini yöneticilerden, siyasetçilerden, medyadan ve sivil toplum kuruluşlarından daha gerçek daha hakiki buluyor olduğu gerçeğini mi?

Peker’in kardeşi Atilla Peker’i 1996’da Özel Harekatçı Korkut Eken’le birlikte gazeteci Kutlu Adalı’yı öldürmek için Kıbrıs’a gönderdiğini ama söz konusu ‘suikast görevi’ni, başka ekiplerin tamamladığını söylemesinin ardından Atilla Peker’in konuyla ilgili ifadesini vermek; yani ‘kayıtlara geçirmek’ için ‘kendisinin’ çaba sarf etmek zorunda kalmasını mı?

Ardı ardına “Eski Türkiye’nin çetelerine ve sözde babalarına pabuç bırakmayacağız” açıklamaları yapanların çeteler, babalar ve yeraltı dünyası ile içli dışlı ‘fotoğraf’ vermeyi pek seven eski Türkiye’yi sahneye davet edenlerle aynı kişiler olmasını mı?

Ülkenin İçişleri Bakanı suçlanırken yöneticilerin herhangi bir tutum almak için 25 gün beklemesini mi?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı'nı tam da Gazze’ye bomba yağdırılan günlerde ‘Netanyahu’ya benzeterek siyaset yaptığını düşünmesini mi?

Velev ki ağır bir benzetme yapılmış, sırf haksız teşbih bir yapıldı diye İkizdere’de Akşener’in üzerine yürünmesini ve bu provokasyonun yandaşlar tarafından alkışlanmasını mı?

Akşener nezdinde bütün muhalefet partilerinin “Bunlar daha iyi günler, daha neler olacak neler..." söylemiyle üstü kapalı tehdit edilmesini mi? Hemen ardından Fethiye’den bir din öğretmeninin elinde silahla "Emrindeyiz Aga" diyerek sosyal medya paylaşımı yapmasını mı?

Eski Başbakan ve GP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun TBMM önünde temiz siyaset açıklaması yapacağını söylemesi üzerine polisin meclis önüne barikat kurmasını ve Gelecek Partililere müdahale ederek arbede çıkarmasını mı?

Meşru yollardan bir seçimi kazandığı halde tekrar seçim yarışına sokulmuş olması yetmemiş gibi, kâh eline kâh diline dava açılan ya da soruşturma başlatılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun durumunu/dramını mı?

Otopsi raporundaki çelişkiler CSI dizisi izleyenlerin bile anlayacağı açıklıkta tutarsızlık ve ‘çelişki’ içeren ve yakın zamanda "intihar etmediği" yolunda yeni iddialar ileri sürülmüş olan Yeldana Kaharman’ın şimdiden unutulmasını mı?

“Ayasofya ve atanmış din görevlisi” ikilisinin nedense pek iyi sonuç vermemesini mi? Ayasofya’da görev yapan din görevlilerinin tarihi bir misyon taşıdıkları vehminden mütevellit radikalleşmelerini ve milletin tansiyonunu yükseltecek saçma sapan sabotajlar yapmalarını mı? Bu sabotajların önüne geçilemiyor olmasını mı?

Muhalefetin ‘erken seçim' talebinin hatta onu bırakın erken seçim gibi bir ihtimalin olup olmadığını tartışmanın bile ‘darbe teşebbüsü’ falan gibi kriminal bir talep, hatta suç gibi sunuluyor olmasını mı?

Hangi birini sayalım?

*

İyi şeyler de oluyor tabii.

1. Cumburbaşkanı Erdoğan’ın beklenen konuşmasında hiçbir iddianın ve ithamın ortada bırakılmayacağını, her şeyin yargı tarafından araştırılacağını vadeden cümleleri.

2. Yalıkavak Marina’nın, son günlerde ismi sık sık olumsuz iddia ve ithamlarla anılan Mehmet Ağar’ın yönetim kurulu başkanlığı görevine son vermesi.

3. On yılların ukdesi Taksim Camii'nin nihayet açılması ve camide diğer semavi dinlere mensup olanlar için de alan ayrılmış olması.

4. İstanbul İl Sağlık Müdürü'nün aşıda stok sorununun olmadığını açıklaması ve yaz aylarında sorun yaşanmayacağını, günde 400-500 bin kişiye aşı yapma kapasitesine sahip olduklarını söylemesi. Nereden baksanız iyi haber.

Ancak iyi şeyler skandallar gündemine panzehir olamıyor artık.

İyi şeyler ‘modjo’sunu yitirdiği için değil, iyi şeyler tek tek geldiği ama ‘skandal’ nitelikli olay ve olgular bir ‘kütle’ halinde sökün ettiği için.

Hayat hiçbir zaman ‘wonderland’ olmayacak ve zaten biz de ‘Alice’ değiliz.

Tek dileğimiz yönetilenlerin ve yönetmekten ileri gelen güce sahip olmayanların hukuk güvencesine sahip olması. Yönetenlerin de yönetilenler kadar hukukla bağlı olması. Huzur gelecek ise, sadece buradan gelecek.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar