Mutabakat metninin sağlamlığı konusunda herkes hemfikir
Altı parti, aylar süren Güçlendirilmiş Parlementer Sistem için çalışmasının sonucu olan mutabakat metnini açıkladığında ben de Bilkent Otel Sakarya Salonundaydım.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti lideri Meral Akşener, Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, DEVA Partisi lideri Ali Babacan salona girdiğinde davetlilerin yüzde 90’ı heyecanla yerinden fırladı. Epey güçlü bir heyecan vardı.
Ama daha önce basına ‘genel başkanların da kısa bir konuşma yapacağı’ şeklinde bir bilgi yansımasına rağmen bu gerçekleşmedi, sadece genel başkan yardımcılarının sunumu söz konusu oldu.
Salondaki kadın sayısı oldukça fazlaydı. Hatta Bahadır Erdem konuşurken “İstanbul Sözleşmesi yaşatır" sloganları atarak hoş bir süpriz de yaptılar.
İmza aşamasında da yüzler gülüyordu çünkü bundan sadece iki ay önce bile, 6 muhalefet liderinin yan yana gelip gelemeyeceği, gelirse ne kadar duracağı tartışılıyordu. Bugün bu ‘birlikteliğin’ seçim aşamasını kapsayacak ve sistem değişikliğini gerçekleştirmeye yetecek kadar süreceği konusundaki umutlar düne oranla daha güçlü.
Heyecanın bir nedeni de imzalanan metnin son derece sağlam bir metin olduğu konusunda töreni takip etmeye gelen hemen herkesin mutabık olmasıydı.
Uzlaşıya varılan metin muhalefet partilerinin genel başkan yardımcıları tarafından bölüm bölüm anlatılırken hem dikkat çeken, hem topluluk tarafından alkışlanan kısımları not almaya çalıştım.
Muharrem Erkek mevcut sistemin neden değişmesi gerektiğini gerekçelendirdi önce.
“Bizler geçmişin dar kalıplarını da reddediyoruz. Geçmişin tecrübelerinden istifade ederek, geçmişin ortaya çıkardığı vesayetçi kurumlara, uygulamalara bir daha imkan vermeyecek yeni bir sistemi inşa etme kararlılığındayız. Geçmişe dönmüyoruz, köklü cumhuriyet tecrübesini demokrasiyle taçlandırıyoruz” cümleleri önemliydi.
Çünkü hem ‘vesayetçiliğe imkan vermeme’ vaadi ile bir zamanlar CHP’nin de içinde bulunduğu siyasetlere alınan mesafenin bundan sonra reddedileceğini taahhüd etmiş hem de ‘eskiye dönme’ eleştirilerine cevap vermiş oluyordu.
Ardından DEVA Partisi'nden Mustafa Yeneroğlu, Demokrat Parti’den Bülent Şahinalp, Gelecek Partisi’nden Ayhan Sefer Üstün, İyi Parti’den Bahadır Erdem ve Saadet Partisi’nden Bülent Kaya söz aldı.
Mutabakat metnini bir cümle ile özetle deseler, şeffaf ve hesap verebilen bir yönetim, yargısı bağımsızlaşmış bir hukuk devleti; açık, dürüst ve temiz siyasetin nihayet makbul sayılacağı çoğulcu bir demokrasinin kurucu metni derdim.
Güçlendirilmiş Parlamanter model ile taahhüt edilenleri şöyle derledim:
- Cumhurbaşkanlığı tarafsız bir makam olarak düzenlencek. Görev süresi 7 yıl olacak, yalnızca bir dönem için seçilebilecek.
- Cumhurbaşkanının veto yetkisi geri gönderme yetkisi ile sınırlandırılacak.
- Temel hak ve özgürlükler kararname ile düzenlenmeyecek.
- Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiği kesilecek, görev süresi bittiğinde ise aktif siyasete dönemeyecek. (Cumhurbaşkanını kim seçecek, meclis mi halk mı meselesinin ucu açık bırakılmış.)
- Siyasi makamların millete hizmetten başka hiçbir amacı olmayacak. Bunun güvencesi ise hazırlanacak 'Siyasi Etik Kanunu’ olacak.
- Meclis’in denetim yetkisi güçlendirilecek. Hükümete istikrar kazandırmak amacıyla gensoru ile yapıcı güvensizlik oyu birleştirilecek. Hükümetin düşürülmesi, yeni hükümetin TBMM'de üye tam sayısının salt çoğunluğuyla seçilmesi şartına bağlı olacak.
- Temsil gücünü arttırmak, temsilde adaleti ve çoğulcu demokrasiyi sağlamak amacıyla seçim barajı yüzde 3’e düşürülecek.
- Yurt dışındaki 6 milyondan fazla vatandaşımızın Meclis'te temsilinin sağlanması için yurt dışı seçim çevresi oluşturulacak.
- Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanması zorunlu tutulacak.
- Toplanan verginin her kuruşu denetlenecek. Kesin hesap komisyonu başkanı ana muhalefetten olacak.
- Meclis soruşturmalarında yeter sayısı düşürülecek. (Bugün mecliste herhangi bir soruşturma yapmak şart koşulan sayı nedeniyle mümkün değil.)
- Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanacak, yürütmenin müdahalesini engelleyecek tedbirler alınacak.
- Yargı sistemiyle hakimlik ve savcılık mesleğine yönelik olarak hakimlik teminatını güçlendirecek ve hakimlere coğrafi teminat güvencesini sağlanacak.
- Hakim ve savcıların mesleğe kabul ve yükselmelerinde objektif kriterler esas alınacak.
- Sulh ceza hakimliklerinin görev ve işleyişlerini hukuk devletinin gereklerine göre yeniden düzenlenecek. Tutuklamaların istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirler alınacak.
- Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının derhal uygulanması sağlanacak.
- Görevi kötüye kullanmak suretiyle Anayasa Mahkemesi veya AİHM'in verdiği hak ihlali kararına sebep olup devleti tazminata mahkum ettiren hakim ve savcılara bu tazminat ve zararın rücu ettirilmesi sağlanacak.
- Hakimlik ve savcılık mesleği birbirinden ayrılacak. HSK kaldırılacak, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak iki farklı kurum oluşturulacak. (Amaç savunmayı aşağı iten mekanizmanın değişmesi.)
- Ayrışmaya sebep olan çoklu baro uygulamasına son verilecek.
- İfade ve basın özgürlüğü olmak üzere tüm özgürlükler güvence altına alınacak.
- TRT ve Anadolu Ajansı bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandırılacak.
- Medyada kartelleşmeyi önlemek için yasal tedbirler alınacak.
- Kız çocuklarının eğitim hakkı güvence altına alınacak. Eğitim müfredatına insan hakları ve kadın - erkek eşitliği dersleri konulacak.
- Tüm kamu kurumlarının, fonksiyon ve etkinlikleri gözden geçirlerek ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandırılacak. Bu bağlamda paralel bütün kurum ve kurulların faaliyetlerine son verilecek.
- Kamu yönetiminde kadın yöneticilerin sayısı arttırılacak.
- Kamu görevine alınmada her kademede liyakat ve eşitlik ilkeleri hâkim kılınacak.
- Mülakat uygulamalarına son verilerek yazılı sınav sonuçları esas alınacak.
- Sözlü mülakat yapılması zorunlu olan haller ise ancak kanunla düzenlenmek kaydı ile istisna olacak. Bu durumda da adaylara yöneltilecek sorular kura usulüyle belirlenecek, sözlü sınav ve mülakatlar kayda alınacak.
- Yolsuzlukla etkin bir şekilde mücadele edilecek. Yolsuzlukla ilgili mevzuat, Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun tavsiye kararlarıyla tam uyumlu hale getirilecek.
- Kamu İhale Kanunu yenilenerek ihale mevzuatı tek kanunda düzenlenecek. Kamu alımlarında ve ihalelerde rekabeti ortadan kaldıran; ihaleyi istisna, keyfiliği kural haline getiren, yolsuzluğun kapısını açık tutan istisna ve muafiyet hükümleri kaldırılacak.
- Yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları arttrılacak. Yerel Yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri hâkim kılınacak.
- Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırları açıkça belirlenerek yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son verilecek. Yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacak.
- Yerel yönetimlere, genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan pay arttırılacak.
- Seçimle gelenin ancak seçimle gitmesi güvence altına alınacak. Seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son verilecek.
- Üniversitelerin bilimsel özerkliklerinin yanında, idari ve mali özerklikleri de anayasal güvence altına alınacak. Yükseköğretim Kurulu kaldırılarak yerine yetkileri koordinasyon görevi ile sınırlandırılmış, üyelerinin ise demokratik meşruiyet esasına dayanılarak seçildiği üniversiteler arası bir kurul tesis edilecek.
- Öğretim üyeleri kendi üniversitelerinin rektörünü seçebilecek. Dekan adaylarının uzmanlık alanlarının, ilgili fakültenin niteliğine uygun olması esası temin edilecek. (Zira şu an Hukuk Fakültesi dekanlığına veterinerlik yahut fen edebiyat fakültelerinde okumuş biri getirilebiliyor.)
- Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların oluşumunda ve çalışmasında liyakat, şeffaflık ve tarafsızlık ilkelerinden asla taviz verilmeyecek.
- Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların idari ve mali özerkliğe kavuşturulmasını sağlayarak bağımsızlıklarını tesis edecek ve yürütmenin müdahalelerine karşı korunmaları için yasal ve yapısal önlemler alınacak.
- Kurumlara atanacak üyelerin yetkinliklerini nesnel olarak ortaya koyacak kriterler belirlenecek.
- Merkez Bankası başta olmak üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığını zedeleyecek hiçbir uygulamaya ve düzenlemeye yer verilmeyecek.
- Siyasi makam sahiplerinin, milletvekillerinin, bakanların, siyasi parti genel merkez yöneticilerinin ve belediye başkanlarının görevlerini yerine getirirken uymaları gereken siyasi etik ilkelerinin düzenlenmesi amacıyla Siyasi Etik Kanunu hazırlanacak. Kanun kapsamındaki kişilerin; görevlerini yerine getirirken, adalet, eşitlik, hesap verebilirlik, kişisel menfaat sağlamama, çıkar çatışması olacak hallerden kaçınma ve şeffaflık ilkelerine göre hareket etmesi sağlanacak.
- Siyasi etik ilkelerinin etkili olarak uygulanmasına ilişkin kurumsal yapılanma tesis edilecek.
DIŞ POLİTİKA VE EKONOMİ PROGRAMLARI DA FAZLA GECİKMEDEN İLAN EDİLMELİ
Bu metnin altına imza atacak kişi çoktur.
Ancak “Evet, tamam, bitti bu iş” diyecek aklı başında tek bir muhalif de yoktur.
Keşke ilkelerin prensiplerin ve mükemmel hedeflerin, şahıslardan ‘liderlerden’ daha önemli sayıldığı bir ülke olsaydık ya da öyle bir vasatta olsaydık.
Ama cumhurbaşkanlığı hükümet modeli tam olarak Recep Tayyip Erdoğan gibi ‘güç’ ile özdeşleşmiş bir liderin şahsına uygun bir model olarak teberrüz etti ve bu onun karşısına çıkacak blokun nasıl bir mahiyet ve tarz-ı siyasetle rekabet edeceğini, o blokun hangi liderle temsil edileceğini çok daha önemli hale getiriyor.
Üstelik bölge olarak da bitmeyen alt üst oluşlar evresindeyiz. Dış politika Cumhur İttifakı'nın en iddialı olduğu alan. Millet iç siyaset açısından ne kadar söverse sövsün, dış politikadaki hamleleri, milli savunma konusundaki atılımları çok yüksek oranlarda destekliyor.
Günlerdir, ‘Bayraktar’ konuşuluyor mesela. Türkiye yapımı Siha, Ukrayna’nın direniş destanının parçası oldu. Popülerlik listesinde Zelenskiy’den sonraki sıraya yerleşti.
Komşu ülke Rusya’nın bir başka komşusu Ukrayna’ya saldırdığı böyle bir düzlemde muhalefet blokunun ya da Millet İttifakı'nın nasıl bir dış politika ufku olduğu da artık ekonomi programı kadar önemli. Çünkü mesele ‘güvenlik’ olduğunda insanlar ekonomik kaygılarını bile bastırmaya teşne hale geliyor.
"Nasıl bir güçlendirilmiş parlementer sistem?" sorusuna altı partinin aylar süren bir çalışma sonucunda 42 sayfalık dört başı mâmur bir metinle cevap vermiş olması çok değerli.
Ancak seçim kazandırmak için daha fazlasının gerektiği de ortada.
Ekonomi programı ve dış politika vizyonunu içeren metinlerin hız kesmeden gelmesi milletin gözünde bütünlüklü bir resmin canlanması bakımından önem arzediyor. İttifaka verilecek oyun sağlamasını yapacak olan da o resim.
Not: Mutabakat metninin tam ve özgün halini okumak için bu linke tıklayabilirsiniz.- Diğer siyasetçilere örnek olsun diye mi?23 dakika önce
- Ankara erken mi sevindi?4 gün önce
- Trump'ın kazanması Türkiye'yi kuzey Suriye konusunda hareketlendirecek mi?2 hafta önce
- Suruç'ta beliren çözüm, büyük barışın habercisi olsun3 hafta önce
- Silahlar susmadan demokrasi gelir mi?3 hafta önce
- Bahçeli'nin tarihi çağrısı ve TUSAŞ saldırısı4 hafta önce
- 12 yıl önce ölseydi?4 hafta önce
- Yenidoğan skandalına karışan 17 hastane neden hala açık?1 ay önce
- DEM'in kendisine ait bir iradesi yoksa devlet iradesi olanı işe almalı1 ay önce
- Yeni dönemin motivasyonu duygusal değil bölgesel1 ay önce