Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Aslında Cumhurbaşkanı’nın ziyaret edeceği Şahkulu Dergahı’nda ne açıklayacağını ilk yazan bendim.

Nitekim dediğim gibi de oldu.

Erdoğan yurdun çeşitli yerlerinde yapımı tamamlanmış cemevlerinin açılışını yaptı o gün ve bazılarının da temelini attı.

Yanı sıra da Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde bir “Cemevi Başkanlığı” kurulacağını açıkladı.

Söz konusu ziyaret ve yapılan açıklamalara dair yorumumu ertesi günü paylaşmam lazımdı sizlerle.

Çünkü meslekte gelenek, usul budur.

Ama ben bile/isteye uymadım bu kurala.

Zira konu son derece hassas bir konu.

Ve böylesi hassas bir konuda da sıcağı sıcağına değil de…

Dem aldıktan sonra yorum yapmamın daha uygun olduğunu düşündüm.

Öncelikle şunu söylemeliyim…

Bazıları bu ziyaretin CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği başörtüsü meselesine misilleme amacıyla gerçekleştiğini iddia etti.

Katiyen doğru değil.

Çünkü bu ziyaret de yapılan açıklamalar da bu polemikten çok çok önce planlanmıştı.

Hatırlarsanız 2 ay önce de Ankara’da başka bir Cemevini ziyaret etmişti Tayyip Bey.

Hatta ben de üzerine bir yazı kaleme almıştım...

İşte bu son ziyaret ve yapılan açıklamalar vesaire…

O ziyaretin hemen akabinde planlandı.

Gelelim esasa…

Yani zurnanın zırt dediği yere!

Ne oldu da Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha Alevi yurttaşları ile ilgili böyle bir adım atmaya ihtiyaç gördü?

Öyle ya!

Yıllar evvel dönemin Devlet Bakanı Faruk Çelik başkanlığında; “Alevi Çalıştayı” adı altında bir açılım başlatılmıştı zaten…

Ama yaklaşık 1 yıl süren ve onlarca toplantı, görüşme, münazara yapılan o çalıştay devam ettirilmemişti.

Bizzat içinde olduğum sürecin bir tanığı olarak o yüzden çok şaşırdım Erdoğan’ın bir yeni açılım daha başlatmasına…

Çünkü Faruk Çelik ve akademisyen Necdet Subaşı o sürece o kadar özverili, samimi ve içtenlikle sahip çıkmışlardı ki…

Neredeyse tamamlanmak üzereyken, o dönem Başbakanlık görevinde olan Erdoğan tarafından bir anda nokta konulmuş ve yapılan tüm çalışmalar, Alevilerin talepleri, Hükümetin önerileri falan bir Word dosyasında rafa kaldırılmıştı.

Neden peki?

Çünkü Alevilerin; "Cemevleri Anayasa ile ibadethane statüsüne alınmalı” taleplerine hükümetin karşılık vereceği endişesi Erdoğan üzerinde etkisi çok büyük olan AK Parti’nin değişime kapalı dindar/muhafazakarlarını isyan ettirmişti.

Daha açık yazayım…

Açılımın karşılık bulacağını gören bazı tarikat ve cemaatler; “Ya bu açılım son bulur ya da aramız bozulur!” mealinde üstü örtülü tehdit ve baskılarla AK Parti’ye rest çekmişti.

Ve ne yazık ki AK Parti de yüzde 20’den fazla seçmeninde etkili olan bu cemaat ve tarikatların restini görmek zorunda kalmıştı.

Hala o rest devam ediyor.

O nedenle de Alevilerin çok fazla şey beklememesi lazım.

Evet... Haklı olarak AİHM'in; "Cemevleri de bir ibadet mekanıdır" kararının uygulamaya alınmasını istiyorlar ama çok zor...

Erdoğan'ın ve dolayısıyla iktidarının cemevlerini ibadethane statüsüne kavuşturması imkansız.

Tatmin etmiyor biliyorum...

Hatta Alevilerin bir kısmı çok kızgın Kültür Bakanlığı'na bağlı bir birimin oluşturulmasına.

"Cemevleri sosyal tesis mi? Bir araya gelme, toplaşma mekanı mı? Neden Kültür Bakanlığı çatısı altına alınıyor? Bunu yaparak iktidar Aleviliği İslam dininin bir parçası, bir yorumu, yolu olarak görmediğini ortaya koyuyor! Alevileri bir kez daha dışlayarak, ötekileştirerek incitiyor" diyerek isyan ediyor.

Ama boşuna bu isyanlar...

2010 yılındaki Alevi Açılımı'nı başından sonuna kadar takip etmiş ve hatta içinde yer almış bir gazeteci olarak net olarak söylüyorum...

Erdoğan'ın da partisinin de Alevilik ile ilgili yapabilecekleri ancak bu kadar.

Çünkü AİHM kararı da olsa... Bırakın AİHM'i falan... Alevi yurttaşların yerden göğe kadar haklı olduklarına emin olsalar da...

Bundan ötesi hayal...

Çünkü Erdoğan'ı hala birinci parti konumunda tutan kitlenin tamamı; “Alevilik İslam içinde bir mezhep değildir. Hatta Alevilik inanç bile değildir! Bir kültür, bir felsefedir!” tezini savunuyor ve bu teze uygun düşmeyen herhangi bir hareketi, eylemi de asla affetmiyor!

Durum bu...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar