Başkanlarla 10 Bin Adım’ın bu haftaki konuğu Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş…
500 bin sığınmacıya ev sahipliği yapan kadim şehir Hatay'ın Belediye Başkanı Lütfü Savaş, şehrin Suriye'deki iç savaştan nasıl etkilendiğini ve projelerini Esra Boğazlıyan'a anlattı
Tarih, kültür ve medeniyetler şehri Hatay, tam 7 yıldır Suriye’de devam eden savaşı iliklerine kadar hissediyor. 500 bin sığınmacıya ev sahipliği yapan bu kadim şehir, yanı başındaki kaotik ortam nedeniyle ekonomik ve sosyal açıdan zor zamanlar geçirse de önemli projelerle bu kara bulutları dağıtmayı, ticareti, turizmi geliştirmeyi hedefliyor. Bu medeniyetler şehrinde neler olup bittiğini öğrenmek için Hatay’ın yolunu tuttum, Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’la şehri gezdim. 2 dönemdir başkanlık koltuğunda oturan ve yeni dönem için yeniden aday olduğunu söyleyen Başkan Savaş, 10 Bin Adım atarken, Hatay’ın savaştan nasıl etkilendiğini anlattı, yeni projelerini açıkladı.
5 yıl geride kaldı. Resmi bir açıklama yapılmadı ama Hatay için "Yeniden CHP adayısınız" diyebiliriz sanırım. Bu 5 yıl nasıl geçti? Hatay’a nasıl bir imza attınız?
Hatay çok zor bir coğrafya, aynı zamanda çok ihmal edilmiş bir coğrafya. Türkiye’de kırsal nüfus yüzde 24.5 iken Hatay’da yüzde 50. Hal böyle olunca çözülememiş sorunlar yumağıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bununla birlikte 7 yıldır Suriye’deki savaş ve buraya gelen Suriyeliler var, ekonomik göstergelerin gittikçe gerilemesi var, sosyolojik ve psikolojik ortamın gergin olması, bütün bu faktörler bizi zor durumda bırakıyor. Belki de Türkiye’de en zor yönetilecek şehirlerin başında Hatay geliyor. Ama bunun yanında en kolay yönetebileceğiniz şehirlerin başında da Hatay var. Bunun nedeni şu; bizim insanımız empati-sempati yapmayı bilebilen, farklı renklerde de olsa, gökkuşağı gibi sevgi üretebilen, birlikteliği kabullenmiş bir toplum. Herkesin herkesin inancına saygı gösterdiği çok güzel ahenkli bir ortama sahip bir şehirde yaşıyoruz. Ama burası kötü yönetilirse, bir gözünüzü kapatıp diğer gözünüzü açarsanız ya da tek kolla diğer kolunuzu açmadan insanların bir kısmını kucaklamaya çalışırsanız çok da zor yönetilebilecek bir şehir. Bu şehri yönetebilmek için bu şehrin ruhunun bilinmesi lazım. Hangi renk tonunun hangi beklentiler içinde, hangi hasletler içinde hangi özlem içinde olduğunu bilmek lazım. Bunu bilirseniz işiniz daha kolay olur. 10 yıla yakındır Hatay’ı yönetiyorum. Hatay insanlarıyla, doğal güzelliğiyle tarihiyle, kültürel birikimiyle dünyaya örnek olacak bir şehir. Biz bu şehrin üstündeki tozu kaldırmaya çalıştık. Biraz tozlanmıştı. Bir kısmını bitirdik, bir kısmına devam ediyoruz. Dünyadaki 23 medeniyetin 13’ü bu şehirde yaşamış. Her yerden tarih fışkırıyor. 850 tıbbi ve aromatik bitkiye sahip. 15 dakikada yaylaya çıkabiliyorsunuz. Müthiş bir coğrafya, bir tarafında sanayi gelişmiş, bir tarafında tarım, turizm ve ticaret gelişmiş.
"SURİYE SAVAŞI YÜZÜNDEN MİLLİ GELİRİMİZ 2 BİN DOLAR DÜŞTÜ"
Tabii son 7 yıldır Ortadoğu karışıklığıyla karşı karşıya kaldık. Sanki burası savaş meydanıymış gibi algılanıyor Avrupa’dan. Tabii ekonomik olarak etkiliyor savaş. Son 7 yıldır çok mağduriyet yaşamış bir şehiriz. Suriye krizi ve şehrimize gelen Suriyelilerden sonra bizim yıllık kişi başına düşen gelirimiz ortalama 2 bin dolar kadar düştü. Hatta 2012-2016 arasında ölçtüğümüz zaman 2016’da geldiğimiz noktada kişi başına gelirimiz bin 515 dolar düştü. Biz geçmişte 4. Teşvik bölgesinde yer alırken şimdi 5. teşvik bölgesinin ortalamasının 100 dolar altındayız. Bu ölçümler 1.5 yıl önce oldu, şu anda muhtemelen çok daha gerilere gitmişizdir. Hatay, 14-15 ülkeye karayoluyla ihracat yapan bir şehirdi. Aynı zamanda Suriye ve Ortadoğu’daki çantacı diye tabir ettiğimiz günübirlik ticaret yapan insanlarla dolup taşıyordu. Sadece Uzunçarşı’ya günde 750 bin dolar para giriyordu, şu anda 50 bin dolar girmez oldu.
Hem Suriye krizi vurdu Hatay’ı hem de bir dönem Rusya krizi. Tarımı da etkiledi…
Sanayi ve tarım ürünlerini ihraç edemez olduk. Rusya’ya bir ara narenciye ve yaş sebze gönderemedik. Bununla birlikte Yayladağı ve Reyhanlı’da iki sınırımız vardı. Yayladığı yıllardır kapalı, Reyhanlı da belli bir kapasiteyle çalışıyor. İhracat ürünleri sınırdan hemen sonra TIR’lar değiştirilerek zor şartlarda gönderiliyor. İhracat minimum seviyeye indi. 2012’de 6.5 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2016 sonunda 4.3 milyar dolara düştü. Turizm gelirlerimiz minimum seviyeye indi. Diğer yandan Suriyeliler kendi işlerini kuruyor, vergi vermeden esnaflık yapıyorlar. Bizim esnafımızın işlerini kırıyorlar. Ucuz işçilik yapıyorlar, bizim gençlerimiz işsiz kalıyor. Ev kiraları arttı. Boşanmalar arttı. Oradan gelen insanlarla evlilikler arttı, 2. evlilikler olmaya başladı, sosyal sıkıntılar başladı. Bütün bunlara karşılık Büyükşehir ne yaptı? Huzura katkı sağlamak adına elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. Bunun dışında 9 arıtma tesisi yaptık. Kırkhan’a arıtma tesisi yaptık. İkinci bir ünite daha yaptık. Reyhanlı’ya, Serinyol’a, Antakya’ya, Samandağ’a tesisler yaptık. Altyapı, içme suyu şebekesi, kanalizasyon yaptık. Birçok ilçemiz beton asfaltı bizimle gördü.
Asi nehri yıllardır sırtını dönmüştü Antakya’ya. Asi nehrine artık atık su akmıyor. Üst tarafına arıtma tesisi yaptık. Asi artık kokmuyor, yüzünü şehre dönmüş durumda ve gülümsüyor. Asi’de tekne gezdirebiliyoruz. Galatasaray kürek takımı da antrenmanlar yapacak. Artık Asi Nehri Porsuk’tan fiyakalı oldu. Antakya’nın Defne’nin hemen hemen tüm altyapısını bitirdik. Medeni toplum olmanın gereğini yaptık. Medeniyet altyapıdan başlıyor. Hatay yüzyıllarca ticaret merkezi olmuş. 600’ün üzerinde yemek çeşidimiz var. 2010’dan beri UNESCO’da uğraşlarımız vardı. Tescilli gastronomi şehri ilan edildik. Dünyadaki 26 gastronomi şehrinden biri Hatay. Ve Expo için uğraştık. Çin ve Avustralya’yla yarıştık. Expo’yu kaptık. 2021’de yapacağız. Kadınlarımıza 250 tane 180 metrekarelik seralar yaptık. Bir kısmında çiçek üretiyorlar, bir kısmında da kendi ihtiyaçlarını kazanıyorlar. Yerelden kalkınmaya inanıyoruz. İnşallah özellikle çiftçimizi kalkındırmak istiyoruz.
Hatay’ın spor şehri olmasını istiyoruz. Sadece tarih, kültür medeniyet birikimi yetmiyor. Hatayspor 1. Lig’e taşıdık. Kadın basketbol takımı Avrupa’da Eurolig oynuyor. 1. Ligde erkek voleybol takımımız var. Su topu takımlarımız var. Hatay’ı bu savaşın gölgesinde kalmaktan çıkaracak atılımlar yapıyoruz. Hatay her şeye rağmen , Ortadoğu’daki bu kaotik tabloya rağmen güzel ve yaşanabilir bir şehir. Yaşanırken de gelen misafirlerini onurlandıran, mutlu eden bir şehir.
"SURİYELİLERİN KALICI OLMASINI İSTEMİYORUM"
Suriyeli sığınmacı sayısı nedir Hatay’da?
Nüfusumuz 1 milyon 600 bin. 500 bin civarında da Suriyeliyi misafir ediyoruz. 20 bini konteyner kentte yaşıyor. Buraya çok sivil toplum örgütü geliyor, Suriyelilere yardım etmek istiyor. Diyoruz ki siz pansumanla uğraşmayın, kalp fonksiyonları bitmek üzere olan halkın kalbiyle uğraşın. Savaşı bitirin, bu insanlar da vatanına döner, 7 yıldır başka ülkenin toprağında misafir olarak kalmak da kolay bir şey değildir. Ben Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı olarak burada kalıcı olmalarını istemiyorum. Savaş bittiğinde herkes kendi coğrafyasında hayatını inşa etsin istiyorum. Sadece Hatay’da 500 bin Suriyeli var. Bu Suriyeliler gitmezse bizim buradaki demografik yapımız da bozulur, ekonomik dengeler de bozulur, bizim yapacağımız hiçbir şey dört dörtlük olmaz. Bizim gelirimiz 1 milyon 600 bin kişiye göre. Daha fazla enerji, daha fazla su gerekiyor, daha fazla çöp toplamak zorunda kalıyorsunuz, tüm maliyetler artıyor. 7 yıldır idare ediyoruz. 1 milyon 600 bin kişilik yatırım payını 2 milyon 100 bin kişi paylaşıyor. Bu savaşın bir an önce bitmesini bekliyoruz. Binlerce masum insan ölüyor.
HATAY’DAN BEYRUT’A DENİZ OTOBÜSÜ
5 yılın nasıl geçtiğini anlattınız. Şimdi önümüzde 5 yıl daha var ve siz yeniden Hatay’ı yönetmeye aday, talipsiniz. Önümüzdeki 5 yıl için projeleriniz, vaadleriniz nedir?
Önce huzur vaad ediyorum. Bu ortamda huzuru sağlamayı bugüne kadar başardık. Elbette ki tek başımıza başarmadık. Gerek devletimizi yöneten vali, kurum amirlerimiz, belediye başkanlarımız, muhtarlarımız, kanaat önderlerimiz, huzuru katkı yönünde sinerji oluşturdular. Eğer medeniyet altyapıdan başlıyorsa altyapımızı bitireceğiz. 8 yıl önce her yağmurda 2 bin evi su basardı. Şimdi çok büyük bir afet olmadıktan sonra önemli bir sıkıntı olmuyor. 5 yıl sonra altyapısını bitirmiş, Expo’sunu yapmış, milyonlarca turist ağırlamış bir şehir olmak istiyoruz. Gastronomiden dünyadaki muadillerimizin yapmış olduğu kazancı sağlamak istiyoruz. Bir projemiz var. Beyrut’tan Hatay’a, Hatay’dan Beyrut’a, Kıbrıs’a, Mersin’e deniz otobüsüyle turist taşımacılığı yapmak istiyoruz. Aynı zamanda Hatay’ı ticari anlamda Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin güneyinin merkezi yapmak istiyoruz. Gastronomi, Expo, HADO (Deniz otobüsü seferleri buna büyük bir katkı sağlayacak. Beyrut-Hatay arası 3 saat deniz otobüsüyle. 5 aydır deniz otobüsünü aldık, maalesef bürokratik engelleri aşamadığımız için başlatamadık.