Demet Akbağ: Seyircimden özür diliyorum
'Fatih Altaylı ile Bire Bir', renkli konuklar ve keyifli sohbetlerle Bloomberg HT'de ekran yolculuğuna devam ediyor. Altaylı'nın, dün akşamki konuklarından biri de usta oyuncu Demet Akbağ oldu. 'Aydınlıkevler' oyunuyla tekrar tiyatroya dönen Akbağ, uzun süre sahnelerden uzak kalmasıyla ilgili bir itirafta bulundu. Demet Akbağ, "Hem kendim, hem de Yılmaz (Erdoğan) adına seyircimden özür diliyorum. İkimiz de tembellik ettik. Bu oyunla kendimizi affettireceğimize inanıyoruz." dedi
Bloomberg HT'de çarşamba akşamları ekrana gelen "Fatih Altaylı ile Bire Bir" bu hafta da renkli konuklarıyla izleyicileri ekran başına topladı. Altaylı, dün akşamki programında; Oyuncu Demet Akbağ, karikatürist Varol Yaşaroğlu, müzisyen Melis Sökmen ve şef Ufuk Ügümü'yü ağırladı.
"İNCE ELEYİP, SIK DOKUDUK"
Yılmaz Erdoğan'ın kaleme aldığı 'Aydınlıkevler' tiyatro oyunuyla 15 yıl sonra sahnelere dönen Demet Akbağ, "Yılmaz'ın çok uzun zaman önce yazdığı bir oyundu. Onun bilgisayarında başlayıp, başlayıp ara verdiği oyunlar vardır. Bu da o oyunlardan biriydi. 'Tamam bu oyunu oynayalım' dedik ama pandemi girdi araya. Çok istediğimiz bir kadro oluşsun istedik. Çok ince eleyip sık dokuduk. Çok tatlı gençlerle çalışıyoruz." dedi.
"TİYATRONUN DÖNÜŞÜ MUHTEŞEM OLDU"
Tiyatronun yine yükselişte olduğunu dile getiren sanatçı, "Oyunlar kapalı gişe. Çok iyi genç oyuncular geliyor. Kadıköy yakası eski Pera gibi tiyatro cenneti. Artık eskisi gibi değil, tiyatrolar seyircinin ayağına geliyor. Bir gün Caddebostan Kültür Merkezi'nde, bir gün Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde oyun oynuyor. İstanbul içinde turneler oluyor artık. Böyle olunca da çok fazla tiyatro oldu. Bütün gösteri sanatları son iki yılda kan kaybetti ama seyirci açısından geri dönüş muhteşem oldu." ifadelerini kullandı.
"EZEL, MASALSI HİKAYEYİ ÇOK GÜZEL ANLATTI"
'Neredesin Firuze?' filmi hakkında da konuşan Akbağ şunları söyledi:
"Rolü kabul etmemdeki etken Ezel Akay'ın bir gün tiyatroya gelip hikayeyi baştan sona anlatmasıdır. Eğer senaryoyu okusaydım hiçbir şey anlamayabilirdim. O masalsı dünyayı o kadar güzel anlattı ki, hatta o sene 'Vizontele 2' de çekiliyordu. Yılmaz (Erdoğan) ile Necati'ye (Akpınar) dedim ki; O kadar sevdim ki ben bu filmde rol almak istiyorum."
"EN BÜYÜK HEYECANIMI 'VİZONTELE'DE YAŞADIM"
Akbağ, Fatih Altaylı'nın "En sevdiğin filmin hangisi?" sorusuna, "Hiç ayıramıyorum ama en büyük heyecanımı 'Vizontele'de yaşadım." şeklinde yanıt verdi.
"SEYİRCİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM"
Tiyatroya 15 yıl ara vermesinin nedenini anlatan Akbağ, "Aynı oyununu 4'er sene oynadık. 12 sene aralıksız turne yaptık. Çok yorulduk. Bir anda da hayatımıza sinema girince, Yılmaz da yazmayı durdurunca... Bu kez de ben oyun beğenmez oldum. 'Bizim içimizden insanlar oynadım, yabancı bir oyun oynamak istemiyorum.' dedim. Ben de anlamadım bu kadar uzun zaman geçtiğini. Hakikaten buradan seyircimden özür diliyorum. İtiraf ediyorum; Yılmaz adını da özür dileyeyim. İkimiz de tembellik ettik. Tiyatroyu çok ihmal ettik. Bu oyunla kendimizi affettireceğimize inanıyoruz." dedi.
"TELEVİZYON DİZİLERİNDE ROL ALMAYI DÜŞÜNMÜYORUM"
Gelecek projelerinden de bahseden Akbağ, "Tabii ki bazı projeler geliyor ama uzun metrajlı televizyon dizisi yapmam diye düşünüyorum çünkü çok zor. İştahlandıran bir rol gelirse bilemem, büyük konuşmamak da lazım." diye sözlerini sürdürdü.
"MESLEĞİM ÇOCUKLUK HAYALİMDİ"
Üniversitede inşaat mühendisliği eğitimi alan Varol Yaşaroğlu, karikatürist olma serüvenini anlattı. Yaşaroğlu, "5-6 yaşlarındayken "Pembe Panter" çizgi filmini izlerdim. O dönemlerde kendime bir söz verdim. 'İleride ben de böyle bir çizgi film yapacağım hatta büyükler de izleyecek' derdim. Ders kitaplarıma karikatür çizerdim. Annem çizgi roman kitapları alırdı. Red Kit, Zagor ve Kızıl Maske gibi klasikleri çok severdim. O dünyanın içinde kaybolup gidiyordum, aslında hala da öyleyim." dedi.
Erdil Yaşaroğlu ile kuzen olduğundan da bahseden karikatürist, "Bir sene dayımlarda kaldım. Hep söylerdi Varol'u kıskanırım diye. (Gülüyor) Ama onun içindeki yetenek çok fazlaymış. Türkiye'nin en önemli karikatüristlerinden biri oldu." şeklinde sözlerini sürdürdü.
"MÜZİKLE 10 YAŞINDA TANIŞTIM"
Müzik hikayesini anlatan Melis Sökmen, "Almanya'da 10 yaşında gitar derslerine başladım. Bale Sanat Merkezi'nde genç bir grup kuruldu. Kendi şarkılarımı çıkardım. 1986'da Grup Lokomotif ile ünlendim. Kuşadası Altın Güvercin Şarkı Yarışması'nda ikinci olmuştuk. İkinci olmuştuk. Fatih Erkoç da birinci olmuştu." ifadelerini kullandı.
"BABAMI EMEKLİ ETMEYE GELDİM"
Babasının izinden giderek aşçı olan Ufuk Ügümü, "Babamla mutfakta büyüdüm. İspanya'daki yurt dışı deneyimim bana çok şeyler kattı. Büyükelçimiz Ayşe Sinirlioğlu, Madrid'e davet etti. Büyükelçilikte yemekler yapmaya başladım. O sırada Cordon Bleu aşçılık okulunda eğitim gördüm. San Sebastian'da çalıştım. Döndüğümde de dükkan açma niyetim yoktu. Aslında İspanya'da kalma niyetim vardı. Küçüklükten beri hayalim erken yaşta işi bırakmaktı. Babamlar belli bir yaşa kadar çok çalıştı. Babamı emekli etmeye geldim. Ama bir dükkanımız boşalınca ben de dükkan açmaya karar verdim." dedi.
En sevdiği yemeklerden de bahseden Ügümü, "Yeni çıkmış nohutlu pilava ve güzel bir karnıyarık, pilav ve cacığa da bayılırım." ifadelerini kullandı.
