Ölümün üzerinden bir yıl geçse bile vücut hareket ediyor
Yeni yapılan bir adli tıp araştırması, insan vücudu çiftliği adı verilen Avustralya Tafonomi Deneysel Araştırma Tesisi'nde kameralarla yapılan çekimler ile ölü bedenlerin kururken ve çürürken uzuvların önemli ölçüde hareket ettiğini keşfetti...
Avustralya'da yeni yapılan bir adli tıp araştırması, Avustralya Tafonomi Deneysel Araştırma Tesisi'nde (AFTER) kameralarla yapılan çekimler ile ölü bedenlerin kuruduğunu ve çürürken uzuvların hareket ettiğini ortaya koydu.
Newsweek'te yer alan habere göre; araştırmada, araştırmacılar ölü bedenlerin nasıl hareket ettiğini incelemek için hızlandırılmış kameralar kurdular. Kameralar, 30 dakikalık aralıklarla kayıt yaptı ve bedenlerin önemli ölçüde hareket ettiğini ortaya çıkardı.
Araştırma sonuçlarına göre; ölümün üzerinden bir yıldan uzun süre geçse de bedenlerin hareket ettiği savunuldu.
Araştırmacı Alyson Wilson, kolların önemli ölçüde hareket ettiğini bulduklarını belirtti.
Newcastle Üniversitesi'nden adli tıp antropologu Dr. Xanthe Mallett ise "Ölünün ne kadar hareketli olduğunu görmek bence insanları şaşırtacak, ben gördüğümde hayretler içinde kaldım. Hele de kolların bu kadar çok oynamasına ağzım açık kaldı" dedi.
Wilson ve Mallett, sözkonusu bulguların polis ve özellikle de suç mahalli soruşturmacıları için önemli olduğunu kaydetti.
Cesedin ölüm anındaki pozisyonunu her zaman koruduğu düşünülüyordu ancak bu çalışma, bilineni tersine çevirdi.
GENLER ÖLDÜKTEN SONRA DA FAALİYETE DEVAM EDİYOR
Nature Communications dergisinde yayınlanan araştırmaya göre; genler, ölümden bir süre sonra daha faaliyete devam ediyor. Yaşamın anahtarı olan genlerin bilinmeyen bir özelliği gözler önüne serildi.
Araştırmacılar, ölümün hemen sonrasında aldıkları örneklerde şaşırtıcı bir durumla karşı karşıya kaldılar.
Ölümle birlikte gen faaliyetlerinde bozulma bekleyen araştırmacılar, bazı genlerin 24 saat kadar faal kaldığını gördüklerini açıkladı.
Bilim insanları, hücrelerin, kişinin ölümüne tepki gösterdiğini belirtti.
DNA kopyalanması sürecinin bir süre daha devam ettiğini belirten araştırmacılar, bu bilginin gelecekte adli tıpta kullanılabileceğini vurguladı. Ancak sonuç alınabilmesi için başlangıç aşamasındaki çalışmaların ilerletilmesi gerekiyor.
Ölüm genelde insanları korkutur. Sevdiklerinizi bırakıp gitmek, yapmak istediklerinizi tamamlayamamak ya da bilinmeyene doğru bir yolculuk yapmak biraz ürkütücü gelebilir. Peki, ölüm hakkında ne biliyorsunuz? Mesela ölümün aslında anlık olmayıp, üç ay önceden başlayabileceğini biliyor muydunuz?
Ölüm, her birey için özel, benzersiz, kişisel bir yolculuktur. Birisi ölüme doğru yaklaşır ve bilinen bir dünyadan bilinmeyen bir dünyaya doğru yolculuğu başlar. Bu süreçte kişi ölümü kavrar ve kendi ölümüne inanarak, zihinsel yolda bir keşfe başlar. Bazılarının varış noktasına ulaşması aylar sürebilirken bazılarının yolculuğu ise birkaç gün sürer.
YOLCULUK BAŞLIYOR: ÖLÜME 1 - 3 AY KALA
Birisi ölümün yaklaştığını fark etmeye ve onu kabul etmeye başladığı zaman çevresinden çekilmeye başlar. Dünyadan ve dünyanın içindekilerden ayrılma sürecini başlatır. Arkadaşlarının, komşularının ve hatta aile üyelerinin bile ziyaretini geri çevirebilir. Ziyaretleri kabul ettikleri zaman etkileşimde zorlanabilir ve bundan hoşlanmayabilirler.
Kendi hayatları hakkında düşünüp taşınırlar ve anıları ziyaret edip dururlar. Nasıl bir hayat yaşadıklarını değerlendirebilir ve pişmanlıklarını düşünürler. Ölmek üzere olan kişilerin iştahı azalır, kilo verirler.
Beden yavaşlamaya başlar ve daha önce olduğu gibi yiyeceklerden enerji almaya gereksinim duymaz. Bir zamanlar çok keyif aldığı şeyler ona artık cazip gelmez, tek istediği şey uyumaktır… Değişen vücut kimyası hafif bir his üretir. Onlar ne aç ne de susuzdur, yemek yemediklerinde acı çekmezler. Ve bu başladıkları yolculuğun beklenen bir parçasıdır.
ÖLÜME 1 - 2 HAFTA KALA: RUHSAL DEĞİŞİKLİKLER
Bu yolculuk sırasında kişiler genelde uyurlar. Kişilerde oryantasyon bozukluğu sık görülür ve algılar değişebilir. Kişi gizli düşman korkusu veya yenilmeme duygusu gibi hezeyanlar yaşayabilir. Halüsinasyonlar görebilir, bazen orada olmayan insanlarla konuşabilirler.
Konuşulan kişi genelde ölmüş insanlar olur. Hayat ile gelecek arasındaki perde kalkmıştır. Kişide ajitasyon görülür, hareketleri amaçsızdır ve diğerleri için hiçbir anlam ifade etmiyor olabilir. Çünkü gittikçe bu dünyadan uzaklaşıyorlardır.
FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER
Vücut daha zor bir şekilde kendini koruma altına alır. Vücutta bu süre zarfında bazı işaretler görülür:
* Vücut sıcaklığı düşüktür
* Kan basıncı düşüktür
* Nabız düzensizdir; yavaştır ya da hızlıdır
* Terlemede artış görülür.
Dolaşım nedeniyle deride renk değişiklikleri olur. Soluk ve mavimsi bir renk hakimdir, özellikle dudaklarda ve tırnak yataklarında daha belirgindir. Solunum değişiklikleri söz konusudur. Genellikle solunum daha hızlı ve yorucu haldedir. Tıkanıklık meydana gelebilir ve bu da öksürüğe yol açabilir. Konuşma azalır ve sonunda tamamen durur.
YOLCULUK ARTIK SONA ERDİ: ÖLÜME BİRKAÇ GÜN YA DA BİRKAÇ SAAT KALA
Kişi artık ölüme doğru yaklaşmaktadır. Ölüm yaklaştıkça enerji dalgası ortaya çıkabilir. Yataktan kalkıp, yakınlarla konuşmak, iştahsız geçen günlerden sonra bir şeyler yemek isteyebilirler. Bu enerji dalgalanması kişiye göre değişiklik gösterse de ölen bir kişinin son fiziksel ifadeleri bunlardır.
Nefes daha düzensiz ve genellikle daha yavaştır. (Cheyne Stokes solunumu) Hızlı hızlı nefes almanın ardından nefes tamamen durabilir. Eller ve ayaklar morumsu ve lekeli (benekli) olabilir. Bu benekler yavaş yavaş kollara ve bacaklara yayılabilir. Dudaklar ve tırnak yatakları mavimsi ya da mor olabilir. Kişi genellikle yanıt vermemeye başlar ve gözleri açık veya yarı açık olmakla beraber çevreyi göremezler.
İnanışa göre bu anlarda ölmek üzere olan kişinin yanına sevdiği kişilerin oturup onunla konuşması tavsiye edilir. Sonunda nefes tamamen sona erer, kalp durur. Ve ölüm artık meydana gelmiştir.