Dünyanın en büyük uçak yenileme projesi!
Havacılık endüstrisini diğerlerinden ayıran en önemli hususlardan birisi arka planının çok karmaşık olmasıdır. Her bir konusu derya gibidir. Havacılık sektöründe aynı alanda olanlar bile birçok detaydan habersizlerdir. Belli bir donanımla birebir görmedikten sonra de bilgi ve fikir sahibi olmak da çok zor. Bu kapsamda iki hafta önce Dubai Airshow’da çok verimli günler geçirdim.
Dubai Airshow’a kaç kez gittim hatırlamıyorum, ama bu defa fuar dışında Emirates Havayollarının devasa, çok modern, Mühendislik Merkezi’ni de inceleme imkânım oldu. Aynı anda 7 adet Airbus A380 uçağının hizmet alabildiği 7 ayrı hangara sahip olan bu merkezi TAV yapmış.
Havayolları, filolarındaki uçakları daha verimli ve daha uzun süre kullanabilmek için çeşitli bakım, onarım ve yeniden kabin tasarım çalışmalarından geçirirler. Belirli periyotlarla gerçekleştirilen bakım-onarım hiç kuşkusuz bunlardan en önemlisidir. Bir diğer çalışma ise uçak kabinlerinin yenilenmesidir. Ben de dünyanın en büyük kabin yenileme projesinin yürütüldüğü Emirates Mühendislik Merkezi’ndeki dünyanın en büyük yolcu uçağı, iki katlı Airbus A380’nde yapılan çalışmaları yerinde inceleme imkânım oldu.
Emirates, filosundaki 120 uçağı, 2 milyar dolarlık bir bütçe ile yenileyecek. Bu yenileme programı havacılık tarihi açısından da çok önemli. Kasım 2022’de başlayan devasa proje kapsamında ilk olarak 63 adet Airbus A380 yenilenecek ve bu uçakların kullanımı 2040’a kadar uzatılmış olacak. Daha sonra 57 adet Boeing 777’nin kabini “retrofit” programıyla baştan sona değiştirilip, yenilenecek.
Retrofit nedir? Neden ihtiyaç duyuluyor?
Uçaklar üretimleri sonrasında havayollarının filosuna girdikten sonra sürekli yenilenirler. Filosuna girdikleri havayollarının kabin tasarımlarıyla farklılaşırlar. Zaman geçtikçe koltukları, mutfakları, lavaboları, halıları, döşemeleri kısacası kabin içi uçağın hizmet ömrü boyunca yenilenir. Dönemin şartlarına göre modernize edilir ve uçuş sistemleri de güncelleştirilir. İşte tüm bu işlemlere “retrofit” denir. Mesela Emirates, A380 uçaklarını başta sona yenileyerek, adeta yeniden, sıfır bir uçak gibi her şeyini modernize ederek önümüzdeki 15 yıl boyunca kullanmaya devam edecek. Ancak “retrofit” işlemi ciddi bir mühendislik bilgi ve tecrübesi gerektiriyor. Mühendis ve teknisyenlerden oluşan ekipler uçağın tüm kabin içini parçalara ayırdıktan sonra planlama yaparak, test edilmiş bir sırayla tekrar bir araya getiriyorlar. Bu işlem esnasında binlerce parça çıkarılıyor, değiştiriliyor ya da makyajlanıyor.
Eğitimli teknik ekipler, her uçak için tutarlı bir süreç uyguluyor. Havacılıkta zaman çok önemli. Uçakların yerde veya hangarda değil, havada olması gerekir. Bunun için yapılacak işlemler önceden çok iyi planlanır, tüm lojistik tedarikler yapılarak işlem gerçekleştirilir. Çok titiz bir planlama sonrası devasa bir A380 uçağı 6 günden tamamen yenilenmiş olarak çıkıyor. Yeni uçaklarda premium ekonomi koltuk hizmeti de yer alacak. Bu kapsamda A380’lerin ana güvertesinin ön tarafındaki 88 ekonomi koltuk kaldırılıyor ve yerlerine 56 premium ekonomi koltuk konuyor. İstanbul uçuşlarında da yakında bu koltuklar hizmete girecek.
Premium ekonomi konsepti Emirates’in yeni projesi ve uçağın alt katında, business class bölümünün arkasında yer alacak. Üst katın ön bölümü first class ve arka kısmı ise business’a ayrılmış durumda. First classta iki adet duşun yer aldığını bu bölümün başta sona yenilendiğinin altını çizeyim.
“Retrofit” yani yenileme çalışmaları tamamlandıktan sonra uçak yeniden hizmete girmeden önce de havacılık otoriteleri tarafından denetleniyor ve sertifikalandırılıyor. Emirates, uçak yenileme programı için 62 kilit ortak ve tedarikçi ile de çalışırken, 190 da ek personel işe almış. Devasa yenileme projesi kapsamında da her ay iki adet A380 yenilenerek hizmete alınıyor.
Emirates Mühendislik Merkezi’nde geri dönüşüm için de çalışmalar yapılıyor. Uçaklardaki miadını doldurmuş parçalar çanta, ayakkabı gibi kullanılabilir ürünlere dönüşüyor. Özellikle first ve business class’ta yer alan deri koltuklardan çıkan yeniden kullanılabilir parçalar ayakkabı, çanta gibi ürünlere yine bu merkezde dönüştürülüyor. Emirates havayolları uçaklarda kullanılan malzemeyi geri dönüştürüp yeniden kullanabilmek için çalışma yapan havayollarından birisi…
Emirates Havayolları, “retrofit” projesini Nisan 2025’te tamamlamayı hedefliyor. Toplamda Airbus A380 ve Boeing 777 uçaklarına 2 bin 640 yeni “Premium Ekonomi” koltuk monte edilecek, 1000 adet “First Class Süit” yenilenecek ve 6 bin 794 “Business Class” koltuk yeni bir stil ve tasarıma yükseltilmiş olacak. Uçakların kabini; duvarları, pencereleri, halıları, mutfakları, lavaboları kısacası her şeyi de yenilenmiş olacak.
ABD’li iş jeti imalatçısı Gulfstream Aerospace, geleneksel, fosil kaynaklı havacılık yakıt yerine yalnızca “Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı” (SAF) ile çalışan bir transatlantik uçuşu başarıyla gerçekleştiren dünya çapındaki ilk kuruluş olmuştu. Gulfstream G600 iş jeti SAF yakıt kullanarak transatlantiği geçerek bir rekora imza atmıştı. Şirketin ABD Savannah’daki merkezinden kalkan uçak 6 saat 56 dakika sonra İngiltere’nin güneyindeki Londra Farnborough Havalimanı’na inmişti.
Daha temiz bir dünya ve iklim değişikliğiyle etkin mücadele için SAF yakıtlı uçuşlara önemli bir destek daha geldi. Hafta içinde bu defa ticari bir havayolu SAF yakıtla transatlantik bir uçuş gerçekleştirdi. Virgin Atlantic Havayolları, ilk kez jet yakıtı yerine depolarını yemeklik atık yağdan elde edilen yakıtla doldurduğu Boeing 787-0 Dreamliner uçağıyla Londra’dan New York’a uçtu. SAF ile gerçekleştirilen bu uçuşla havada karbon emisyonlarının azaltılabileceğine dair önemli bir veri ortaya konmuş oldu.
İngiltere Hükümeti’nin fonlarıyla desteklenen ve daha çevreci bir uçuşun mümkün olduğunu göstermek için gerçekleştirilen proje kapsamında Virgin Virgin Atlantic, yüzde 88’i yemeklik atık yağlardan, kalanı ise ABD’deki mısır üretimi atıklarından elde edilen yakıtı kullanarak ilk transatlantik uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi.
Tarihi uçuş, havacılık endüstrisinde bir dönüm noktası olarak görülüyor. Flight100 adı verilen bu uçuş havacılık tarihinde bir dönüm noktası oldu. Bu uçuş aynı zamanda havacılık sektöründe “Fly Net Zero by 2050” (2050’ye kadar Sıfır Karbonla Uçuş) taahhütlerinin de daha erken yerine getirileceğine dair ümit vaat ediyor.
Ayrıca Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) 2050 yılına kadar net sıfır CO2 emisyonu hedefine ulaşmak için havacılık sektörünün ciddi gayret gösterdiğini de gösteriyor. Bu konuda atılacak stratejik siyasi adımlar, girişimler, düzenlemeler ile ihtiyaç duyulan yeniliklerin ve eylemlerin çoğuna da bu tarihi uçuş referans olacaktır. İngiltere Hükümeti’nin bu konuya verdiği önemli desteğin diğer ülkeleri de bir şekilde etkilemesi bekleniyor.
Bu konuyla ilgili çok basit yol haritaları bulunuyor. Havacılık sektöründeki SAF konusunu daha önce Boeing Küresel Sürdürülebilirlik Politikaları ve Ortaklıklar Başkan Yardımcısı Brian Moran’dan detaylıca dinleyip, edindiğim önemli bilgileri bu köşede değerlendirmiştim. (https://www.haberturk.com/ozel-icerikler/guntay-simsek-1019/3604270-boeing-in-2050-hedefinde-4-strateji-var)
Türkiye Sürdürülebilir Havacılık Platformu ile ülkemizde de ciddi girişimde bulunan Boeing, Türk Hava Yolları ve İstanbul Teknik Üniversitesi ile ortak çalışmalar yapıyor. Çeşitli ülkelerde de benzer çalışmalar yapılıyor. Türk Hava Yolları SAF ile ilk uçuşunu yaptı. İstanbul Havalimanı havayollarına tedarik ve depolama için gerekli adımları attı. İşte bu çalışmaların her birinde farklı yol haritası, öne çıkarılan farklı özellikler söz konusu. SAF konusunda öne çıkan girişimler şöyle:
Uçak Teknolojileri
Daha verimli uçak ve motorların geliştirilmesi için araştırmalar yapılıyor. Özellikle yüzde 100 SAF, hidrojen veya batarya ile çalışan uçakları mümkün kılmak için yapılan çalışmalar var. Tüm araştırma ve geliştirmeler, ilan edilen yatırımlar ve demonstrasyon programları ile destekleniyor. Ayrıca yeni motorlar, aerodinamikler, uçak yapıları ve uçuş sistemleri üzerinde de çalışılıyor.
Enerji Altyapısı ve Yeni Yakıtlar
Havacılık endüstrisi, SAF veya hidrojenle çalışan uçakların kullanımını kolaylaştırmak için ihtiyaç duyulan yakıtlara ve havaalanlarındaki yeni enerji taşıyıcı altyapısına odaklanıyor. Birçok havalimanında SAF yakıtı için tedarik depoları oluşturuluyor. Üreticilerle verimli iş birliği yapmak için görüşmeler yapılıyor. Ayrıca yenilenebilir enerji de havacılık sektörünün enerji talebinin karşılanmasında da hayati bir rol oynuyor.
Havayolu Operasyonları
Mevcut uçakların işletilme şeklini iyileştirerek, emisyonları azaltma ve enerji verimliliğini artırma fırsatları da araştırılıyor. Sadece SAF yakıtları odaklı çalışmıyor. Bu geçiş sürecinde fosil kaynaklı yakıtların verimli kullanımı için de araştırmalar yapılıyor. Bunun için otomasyon, büyük veri yönetimi ve yeni teknolojilerin entegrasyonu, hava trafik yönetiminin optimize edilmesi ve hava taşımacılığı sisteminin genel verimliliğinin artırılması için araştırmalar yapılıyor. Uygun projeler hemen devreye alınıyor.
Stratejik Politikalar Hayata Geçiriliyor
Havacılık sektörünün net sıfır geleceğe geçişi için teşvik ve destek sağlamak üzere küresel ölçekte tüm ülkelerin uygulayabileceği stratejik politikalar geliştiriliyor. Şu an fazla ihtiyaç duyulan hususlardan birisi bu. Diğer tüm başarılı enerji geçişlerinde olduğu gibi dekarbonizasyon (atmosferdeki insan kaynaklı karbon emisyonunu azaltma süreci) hedeflerine ulaşmak için gerekli çerçevenin oluşturulmasında hükümetler ve sektör paydaşları arasındaki iş birliği önemli olduğu için bunun altyapısı hazırlanıyor.
5 Trilyonluk Dolarlık Finansman Meselesi
Şu an uçaklarda kullanılan SAF yakıtlar, fosil kaynaklı jet yakıtlarının 3-4 katı maliyete sahip. Ülkeye göre maliyetler değişiyor. Şu an Jet A1 yakıtın tonu 700 dolar ise SAF yakıtın tonu 2 bin doların üzerindedir. Zamanla, havacılık sektörü yoğun kullanmaya başladığında, üretim ve depolama altyapısı oluştukça maliyet bedeli hızla düşecektir. Ancak 2050 yılına kadar havacılığın net sıfıra ulaşması için gereken kümülatif olarak 5 trilyon dolara ihtiyaç olacağı belirtiliyor. Teknolojik ilerlemeler, altyapı geliştirmeleri ve operasyonel iyileştirmelerin dahil olduğu bu rakamın nasıl finanse edileceği asıl mesele. Bu hususta altı çizilen en önemle detay ise küresel ölçekte getirilecek düzenlemelere tüm ülkeler “evet” diyerek, uygulanması için harekete geçerse finans meselesi aşılabilir.
Bu yaz gerçekleştirdiğim ilginç seyahatlerden birisi Tokyo Haneda Havalimanı’ndan Güney Kore’nin Gimpo Havalimanı’na ANA’nın (All Nippon Airways) A321’yle yaptığım uçuş oldu. Hava çok sıcaktı. Yaklaşık 2 saat sürecek uçuşum için koltuğuma yerleştim ve uçak havalandı. Uçak düz uçuşa geçip, kemer ikaz ışıkları sönünce kabin içinde mini bir gezintiye çıktım. Bir yolcunun yanında ayakkabılarını çıkarmış olan başka bir yolcudan rahatsız olduğunu fark ettim. Yanlarında biraz oyalanınca ayak kokusu beni de rahatsız etti. Uçağın içi her ne kadar serin olsa da koku yayılıyordu.
Koridor kenarındaki koltukta oturan erkek yolcu, bu kısa uçuşta kalın çoraplı ayaklarını ayakkabılarından çıkarmış, keyif yapıyordu. Muhtemelen kalın çoraplar, uçak yükselince ayağını sıkmış, rahatsız etmişti. O da bu haliyle etrafını rahatsız ediyordu, ama farkında bile değildi. Orta koltukta, yanında oturan bir yolcu yoktu, ama cam kenarındaki yolcuyu ayak kokusu adeta cama yapıştırmıştı.
Uçakta ayak kokusu önemli bir problemdir. Kaçacak, uzaklaşacak fazla bir yerde olmadığı için bazen işkence gibi gelir. Özellikle uzun uçuşlarda havayollarının verdiği kişisel seyahat bakım çantalarındaki (amenity kit) çorapları kullanmayı bilmeyen veya kullanmayan yolcular, ayak kokularıyla yanlarındaki yolcuları ciddi anlamda rahatsız ederler. Eğer uçağa esnek bir ayakkabıyla gelmediyseniz ve ayakkabınızı çıkarma ihtiyacı da duyuyorsanız mutlaka havayollarının verdiği o çorapları giyin. Hatta ayaklarınız kokuyorsa çıkardığınız ayakkabıları da bir poşete koyarak saklayın.
Uçakta yanına, önüne veya arkasına ayakları kokan bir yolcu denk geldiğinden rahatsız olan yolcunun eli ayağına dolaşır. Bu duruma nasıl müdahale edeceğini bilmeyenler maske takmak, parfüm sıkmak, başını çevirmek gibi çeşitli çözümler geliştirmeye çalışırlar. Ayağı kokan yolcuyla seyahat ederken ne yapmak lazım? Bu çileden kurtulmak için hangi adımlar atılmalı? Tecrübelerim ışığında neler yapılması gerektiğini 5 madde halinde sizlerle paylaşacağım.
Uçağa ilk bindiğinizde yanınızdaki yolcunun ayağının kokmasını hemen fark edemezsiniz. Bu durum biraz zaman alır ve koku uçuş süresi geçtikçe artar. Bu durumda ilk iş olarak yerinizi değiştirme imkânı var mı, ona bakın. Uçak doluysa uçuşunuz berbat geçer çünkü koltuk değiştiremezsiniz. Ancak uçak boşsa kabin ekiplerinden rica ederek koltuğunuzu değiştirebilirsiniz. Yanınızdaki çorabı kokan yolcu kırılmasın diye de kabin ekibine bu durumu sessizce bildirip koltuk değiştirmeye bakın.
Baktınız çorap kokusundan kurtuluş yok. Başka yöntemleri aramaya geçme vaktiniz gelmiştir. Uçuşta uyumayı seviyorsanız bunu deneyin. En azından uyursanız uykuya dalana kadar bu kokuyu almış olursunuz. Güzel şeyler düşünerek uykuya dalmaya çalışın. Ortamdan kendinizi düşünce olarak da ne kadar uzaklaştırabilirseniz bu durumdan o kadar sıyrılmış olursunuz.
Kokunun her çeşidine karşı maske takmak ve parfüm sıkmak önemli çözümler arasında yer alır. Bu sadece ayağı kokan yolcular için değil tüm kokulara karşı alınan en önemli önlemlerden birisidir. Bizler her ne kadar salgın sonrasında maskeye alışsak da Asya’da maske kullanımı çok yaygın. Ben de bu uçuşum Asya’da yaptığım için yolcular hep maskeliydi. Ve kokudan kurtulma durumları vardı. Dünyanın başka bir bölgesinde bu tarz durumla karşılaşırsanız maskenizi ve parfümünüzü eksik etmeyin.
Uçağa bindiğinizde yanınızdaki yolcunun ayağının koktuğu fark etmeniz halinde bir an önce kurtulmak için çözüm arayın. İşe kendinizden başlayın. Eğer ayaklarınızı ayakkabılarınızdan çıkaracaksınız ilgili yolcuya gösterecek şekilde kişisel seyahat bakım çantasından (amenity kit) çorapları çıkarıp giyin. Ayakkabılarınızdan da koku gelmemesi için de battaniye poşetine koyun. Eğer ayakları kokan yolcu bu durumdan da bir ders çıkarmazsa, konu sizi aşıyor demektir.
Kuşkusuz uçaklarda konforlu uçmak en doğal hakkımız. Bazen havayolu veya yolcu kaynaklı problemler yaşansa da sorunsuz uçmak için ücret ödeniyor. Ayağı kokan yolcu meselesi bu kapsamda önemli bir sorundur. Çekilmez hale gelince havayolu kabin personelinden yardım istemek gerekir. Ancak durumu nazikçe çözebilmek için sorunu direkt kabin ekiplerine iletmek gerekir. Soruna sebep olan yolcu verdiği rahatsızlıktan haberi olmayabilir. Bu sebeple yeni bir soruna mahal vermeden rahatsızlığınızı sadece kabin ekibine iletin. Onlar en uygun çözüm bulacaklardır.
- THY'den bekleniyordu Pegasus büyük sürpriz yaptı!36 dakika önce
- THY'den 2025 için derinleşme stratejisi1 gün önce
- PETKİM Master Plan sürecine dayanabilecek mi?5 gün önce
- Tarihte ilk defa olacak: Yolcu sayısı 5 milyarı, gelir 1 trilyon doları aşacak!6 gün önce
- SSB Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün: Savunmada sessiz ve derinden gelen projelerimiz var1 hafta önce
- Ziraat Bankası Troy'un neresinde?1 hafta önce
- Çayırhan'da doğrular ve yalanlar1 hafta önce
- Madencilikte geriyseniz gelişmeniz zor!2 hafta önce
- Çok tıklanıyor, ama görülmüyor, okunmuyor!2 hafta önce
- THY de TROY'u keşfetti!2 hafta önce