Hatırlamak için unutmanın faydaları!
“Ya müthiş bir hafızanız var, nasıl hatırlıyorsunuz bu detayları...” Hafızamla ilgili en son ne zaman böyle bir iltifat aldım hatırlamıyorum. Zaten bu övgü dolu cümleleri ilk duyduğunda hafızam da buna inanamadı. Kafamın içindeki, silik anılarla dolu, kütüphanede “Ben bu kadar iyi neyi hatırlıyormuşum” diye dolanıp durdu bütün gün. Sonuç kocaman bir sıfır! Birkaç gün önce bir partide, daha önce tanıştığım, defalarca sohbet ettiğim bir arkadaşımın yüzüne hayatımda hiç görmemişim gibi boş boş bakıp onun, “Biz tanışıyoruz, değil mi Kadir!” dediğini düşünürsek bir şeyleri hatırlama konusunda övülecek en son kişi ben olmalıyım diye düşünüyorum. Ama işte konu sinema ve sevdiğim filmler olunca hafızam yeşil dev Hulk’a dönüşüyor. Yıllar yıllar önce izlediğim bir filmdeki iki satırlık diyaloğu şak diye söylete biliyor bana. Her şeyi unutan ben birçok izleyenin hafızasından silinip giden sıradan bir filmin sıradan bir sahnesini kare kare hatırlayabiliyorum. Arkadaşımın yüzüne boş boş bakıp “Bu adamı nereden tanıyorum” diye karnıma kramplar girerken, saçma bir filmde boş bir sahnede arkadan geçen adamın yüzü aklımdan çıkmıyor.
ÖĞRENDİKTEN BİRKAÇ SAAT SONRA BİLGİNİ YÜZDE 50’Sİ ZİHİNDEN UÇUYOR
1800’lerin sonunda öğrenme ve hafıza üzerine çalışmalar yapan psikolog Hermann Ebbinghaus’un, bilginin ne kadar çabuk unutulduğuna dair bir matematiksel formül olan ‘Unutma Eğrisi’ belki benim gibi unutma ve hatırlama konusunda kafası karışık olanların durumu için bir fikir verebilir.
Ebbinghaus’un grafiği bir şeyi ilk öğrendiğimiz anın üzerinde birkaç gün geçmeden neredeyse yüzde 90’ının unuttuğumuzu ortaya koyuyor. Bazı araştırmalar öğrendikten birkaç saat sonra bilginin yüzde 50’sinin uçup gittiğini söylüyor. Hermann Ebbinghaus’un ‘unutma eğrisi’ne göre bu unutma oranı zaman geçtikçe azalıyor. Yani zaman geçtikçe bilginin tortuları zihnimizden silinmeden çakılı kalıyor.
İnsan beyni sanıldığının aksine sınır bir kapasiteye sahip diyor bazı bilim insanları. Neyi saklayıp neyi saklamayacağına karar verirken bu yüzden çok seçici olabiliyor. Bu seçim sırasındaki belki de en önemli kriter bilginin hayatımızdaki yeri; onu ne kadar kullandığımız, kavramlarla ilişkilendirdiğimiz… İşte tam bu noktada ‘unutmak’ devreye giriyor. Neyi hatırladığımız kadar neyi unuttuğumuz da önemli. Bazı şeyleri unutmaktan korkmamak gerekiyor. Çünkü sürekli bir bilgi bombardımanı altında olan beynimiz her ayrıntıyı hatırlasaydı, zihnimizdeki dev bilgi dağının eteklerinde bizim için asıl önemli bilgileri bulmak daha da zorlaşırdı.
UNUTMAK EVRİMSEL OLARAK BİZE BAZI AVANTAJLAR SUNUYOR
Nobel ödüllü bilim insanı Eric Kandel anıların beyindeki hücreler (nöronlar) arasındaki bağlantıları güçlendirdiğini söylüyor. İnsanın bir şeye dikkatini vermesi bu bağlantıları güçlendirebiliyor ve hafızayı daha da uzun süreli kılıyor. Bu mekanizma günlük hayatımızda karşılaştığımız bir dolu gereksiz ayrıntıyı da silmemizi sağlıyor. Kandel ve onun çalışmalarına benzer araştırmalar yaş ilerledikçe dikkat dağınıklığının arttığını bunun Alzheimer gibi hafızayla ilgili bozukluklarla ilişkilendirildiğin ancak hepimizin yeni anıları hatırlayabilmek için tüm gereksiz ayrıntıları unutabilmemizin önemine dikkat çekiyor.
Sinir Bilimi profesörü Sven Vanneste ve Elva Arulchelvan, bir şeyleri unutmanın evrimsel bir avantaj olduğunu söylüyor.
Bu durumu bir örnekle şöyle açıklıyorlar: “Avcı-toplayıcı atalarımız güvenli bir su birikintisini defalarca ziyaret etmiş olabilir, ancak bir gün orada rakip bir yerleşim yeri veya yeni doğmuş yavruları olan bir ayı keşfetmiş olabilirler. Beyinlerinin bu konumu artık güvenli olmayan olarak etiketlemek için hafızayı güncelleyebilmesi gerekiyordu. Bunu başaramamak hayatta kalmaları için bir tehdit olurdu. Bazen unutma, hafıza kaybından değil, hafızaya erişim yeteneğimizdeki değişikliklerden kaynaklanıyor olabilir…”
UNUTULMAZ ANLARI HATIRLAMAK İÇİN BOL BOL UNUTMAK GEREK
İlerleyen yaşlarda unutmanın artmasının nedeni daha fazla bilgi sahibi olduğumuzdan beynin hatırlamak için daha fazla bilgi arasında bir eleme yapmaya çalışması olabilirmiş. Her gün farkında olmadan beynimizden samanlıkta iğne aramasını istiyoruz ve o bazen saliseler içinde o iğneyi bulduğunun farkında bile olmuyoruz. Ancak iğneyi bulma süresi bir parça uzadığında hafızamıza isyan ediyoruz…
Ben farkında değilim ama beynim hafızamı güncel tutabilmek, daha fazla şey hatırlayabilmem için unutuyormuş!
Akşam ne yediğimi hatırlamaktansa yıllar önce izlediğim Orson Wells’in ‘Touch of Evil’ filminin açılış sekansını hatırlamayı tercih ederim.
Unutulmaz anları hatırlamak için bir dolu unutulabilir andan vazgeçmek… Bunu hiç unutmayacağım!
- Yalnızlığınız yapay zekanın ne kadar umurunda?1 gün önce
- Şarkılar emekli olur mu?3 gün önce
- Sizin 'Melek Sayınız' kaç?1 hafta önce
- Tyson-Paul maçı Türkiye'de abone sayısını uçurdu!1 hafta önce
- Siz de 'Dünyanın Uğultusu'nu duyanlardan mısınız?1 hafta önce
- Sahnelerde alkış enflasyonu var!2 hafta önce
- Dünyanın en büyük kitapçısı: TikTok3 hafta önce
- Yapay zekayla 'ölümsüz sanatçılar' çağına 'Merhaba'4 hafta önce
- Nerede o eski tişörtler!1 ay önce
- Gelecekte hepimiz aynı şarkıyı mı dinleyeceğiz?1 ay önce