SOSYOLOG filozof Jean Baudrillar’ın nükleer silahlara yönelik söylemini gerçekçi bulurum.
Baudrillard, 1982’de yazdığı “Simülakrlar ve Simülasyon” kitabında, nükleer silahların kullanılma olasılığından söz eder…
İnsan yaşantısını paralize edenin atom bombası değil, yaşamımızı kanser eden caydırma oyu olduğuna vurgu yapar.
“Bu caydırma oyunun kökeninde bulunan şey, gerçek bir nükleer savaş olasılığının ortadan kalkmış olması bile değildir. Çünkü bir göstergeler sisteminde gerçeğin gerçekleşme ihtimali önceden yok edilmiş durumdadır. Herkes nükleer bir savaş ihtimaline inanıyormuş gibi yapmaktadır...”
“GELENEKSEL SAVAŞ GİBİ GÖSTERİYE DÖNÜŞMÜYOR”
Hiroşima deneyiminden sonra insanlığın nükleer savaşa izin vermeyeceğini belirtir, nedenini de “nükleer savaşın, geleneksel meydan savaşları gibi gösteriye dönüşmeye olanak tanımadığı” gerçeğine bağlar.
En ufak bir gösteriye dönüşebilme olasılığı taşıdığı anda da insanlığın bu vahşet gösterisini gerçekleştirmekten geri kalmayacağını hatırlatır.
Gerekçesinde de haklıdır:
“Aksi doğru olsaydı Hiroşima'dan sonra bir tek nükleer silahın dahi yapılmasına izin verilmezdi…”
Bütün bunları yazmamın nedeni, Rusya Devlet Başkanı Putin’in önceki akşam “nükleer caydırıcılık” konusunda Güvenlik Konseyi üyeleri ile yaptığı toplantı sonrasında “Rusya’nın nükleer silah kullanımına ilişkin doktrininde değişikliğe gidildiğine” yönelik açıklaması…
Açıklamasında “nükleer güç kullanımının son çare olacağına” vurgu yapmakla birlikte yeni getirdiği doktrin nükleer silahların kullanılması koşullarını daha hafif hale getiriyor.
PUTİN’İN KRİTİK CÜMLESİ
Putin’in oldukça ince diplomatik vurguyla yazılmış, “öneriliyor” cümlesi ile biten konuşmasının şu bölümü de işin özü:
“Nükleer olmayan herhangi bir devletin, ancak nükleer bir devletin katılımı veya desteğiyle Rusya'ya yönelik saldırısının Rusya Federasyonu'na yönelik ortak saldırı olarak değerlendirilmesi öneriliyor...”
Hedefin Ukrayna’nın saldırılarına destek veren ABD, Fransa, İngiltere gibi nükleer silaha sahip ülkeleri de ortak saldıran olarak değerlendireceğini belirtiyor.
Havacılık ve uzay saldırı silahlarının büyük çapta kullanılmaya başlanması ve sınırların ihlali konusunda güvenilir bilgi aldıktan sonra bu olasılığı değerlendireceklerinin de altını çizdi.
Bu kapsamın içine Rusya’nın destek verdiği Belarus’u da dahil etti...
Eğer uygulanırsa, Moskova’ya karşı konvansiyonel füze ve dron saldırıları da nükleer silaha başvurmak için koşul kabul edilecek…
Zaten Ukrayna işgali dolayısıyla uluslararası arenanın ilk aşamada tepkisini toplayan, sonrasında durumu toparlayıp, bunun batının bir kışkırtması sonucu olduğu kanaatini yerleştirmek için uğraşan Putin böyle bir adım atabilir mi?
Baştan belirteyim ki hiç sanmıyorum…
Baudrillar’ın 40 yıl önce tespitinde olduğu gibi sadece caydırıcılık oyununu oynuyor…
“SÖZLERİNDE MUĞLAKLIK HAKİM…”
Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu üzerinde uzmanlaşan, Moskova Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. İkbal Dürre de aynı görüşte…
Hatta daha ileri bir adım attı, Putin’in yakın geçmişte gerçekleşmesi halinde “kırmızı çizgisi” olacağını söylediği bir çok konuda sözünü yerine getirmediğini anımsattı.
Bu aşamada Putin’in konuşmasının Rusça metnini okumamı önerip devamını getirdi:
“Putin’in konuşmasının Rusça metnine baktığınızda muğlaklık içinde olduğunu görürsünüz. Daha önceki açıklamalarında kırmızı çizgilerinin aşılması halinde kesin vuracaklarını söylüyordu. Ama bu açıklamasında aynı kararlılık yok, muğlaklık hakim…”
Putin’in geçmiş açıklamalarında kırmızıçizgi olarak tanımladığı birçok sınırın aşıldığını, buna karşın sözünü yerine getirmekte zorlandığını da anımsatıp ekledi:
“Rusya topraklarına girilmesi halinde her türlü aracı kullanacağını söylüyordu, ne oldu Ukrayna Rusya’nın şehri olan Kursk’u ele geçirdi, ona karşın dediğini yapamadı…”
Batılı ülkelerin de Putin’i bu açmaza sokmak için zorladığına dikkat çeken Doç. Dr. Dürre, yeni nükleer doktrin açıklamasında Rusya Devlet Başkanı’nın daha temkinli bir dil kullandığını belirti.
“Batı kirli nükleer silahı kullanmaya zorluyor, Putin ise o psikolojiye gelmek istemiyor” tespitinde bulundu.
“DONETKS’TEN MİLİM KIPIRDAMADI…”
Putin’in, batının bütün olanaklarını kullanmasına karşın başta Donetks olmak üzere işgal ettiği topraklardan milim kıpırdatılamadığını anımsattı.
Aslında, İngiltere ve Fransa’nın atak tutumuna karşı, ABD’de askeri kanadı Pentagon ve Almanya’nın arasında olduğu bazı AB ülkeleri daha soğukkanlı bir bakışta...
Savaşın geldiği noktanın aslında Ukrayna’nın lehine olmadığı, doğalgaz başta olmak üzere birçok konuda ekonomilerine zarar verdiğine yönelik yaklaşımları da buna dayalı…
Nitekim Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky de BM toplantısı nedeniyle gittiği New York sonrası ABD yönetimi ile görüşme olanağına kavuştu.
Batılı basında yer alan haberler de daha fazla yardım talebinin gerektiği gibi karşılık bulmadığı yönünde…
HERKES ABD SEÇİMİNİ BEKLİYOR
Görünen o ki Putin, kaygı üzerine kurgulanmış caydırma oyununu oynarken, Pentagon’un bu tutumundan da yararlanmak istiyor.
Rusya ve Kafkasya üzerine çalışmaları ile bilinen Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mitat Çelikpala da Putin’in nükleer silah kullanımına ilişkin sözlerinin yaptırım gücünün olmadığını belirtti.
Putin’in geçmişte de benzer tehditlerde bulunduğunu anımsattı.
“ABD seçimi sonrasına kadar da bu sorun bugünden yarına çözülmez” yaklaşımını gösterdi.
Aslında sözlerinde çok haklı, üstelik sadece Ukrayna da değil, İsrail’in Gazze ve Lübnan’da sergilediği insanlık dışı saldırılarının durması da ABD seçimlerine odaklanmış durumda…