Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

ERZİNCAN’ın İliç ilçesindeki altın madeninde meydana gelen kazayı soruşturan Başsavcılığın, 12 profesörden oluşturduğu Bilirkişi Heyeti, işletme operasyonlarının ÇED kapsamında yürütüldüğü kararına vardı…

BİLİRKİŞİ RAPORUNUN TAMAMI

Bilirkişi Heyeti, ÇED’e onay veren veya imzası bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerinin de “kusursuz olduğunu” bildirdi.

Heyet Raporu’nda kayan yığın liçinin depolanmasının büyük bir mühendislik hesaplaması gerektirdiğine dikkat çekerek, bunun gözle tespitinin olanaksız olduğuna vurgu yaptı…

Heyet Raporu’nda, kaza sonrası insan sağlığını etkileyen gelişmeye rastlanmadığını da kayda geçirdi.

Numune analizlerinde “içeriğindeki siyanür, metan, arsenik değerinin olması gerekli seviyede bulunduğunun tespit edildiği” belirtilirken, “toz, gürültü ve atık/ atık sularla ilgili parametrelerin saha ölçümlerinde sınır değerleri aşmadığı gözlemlenmiştir...” denildi.

İLK RAPORLA BENZER…

Habertürk TV’de yayınlanan Ekosistemlere Yeni Bakışlar Programımızda İliç’i ele alırken de benzer sonuçlara ulaşmış ve yayınımızda aktarmıştık.

Programımıza da yansıttığımız, kaza sonrasına ilişkin Ankara ve Yıldız Teknik üniversitelerinden bilim insanları tarafından hazırlanan raporlarda da benzer görüşler yer almıştı.

Bölgede bulunan yetkililer, yöre halkı ve madende çalışanlar da programa katılmış ve çok benzer yaklaşımlar dile getirmişti.

Dolayısıyla Başsavcılığın oluşturduğu Heyet Raporu ile iki üniversitenin verdiği ilk rapor ve yörede bulunanların görüşleri örtüşüyor.

İliç’teki yetkili isimler, yöre halkı ve madende görev yapan mühendisler Fırat’a siyanür dahil insan sağlığını etkiyecek bir karışımın kaza sonrası akmadığını belirtmiş, ÇED Raporu kapsamında kalındığına vurgu yapmıştı…

Nitekim Başsavcılığın hazırlattığı Raporun sonuç kısmında da “şirketin ÇED Raporu doğrultusunda yürüttüğü operasyonlar ve meydana gelen olay arasında doğrudan bir ilişki kurulamayacağı” görüşüne yer verildi…

ONİKİ PROFESÖRÜN GÖRÜŞÜ

Çevre, Maden ve İnşaat mühendisi olan 12 profesörden oluşan Heyet, 9 kişinin yaşamını yitirdiği yığın liçinin kayma nedenine ilişkin değerlendirmede de bulundu…

Yığın liçlerinin önemli bir mühendislik tasarımı olduğuna vurgu yapan Heyet Raporunda, mühendislik tasarımını yapan şirketlerin tasarımlarında gerçeği yansıtmayan parametre değerleri kullanıldığını” belirtti.

Bunun ne anlama geldiğine ilişkin soruma ise köprü örneği üzerinden şöyle yanıt verildi:

“Bir köprünün mimarlığı ile yapım mühendisliği ayrıdır. Mimari tasarımda öyle bir hata yapılır ki, koca köprüye küçük bir deniz aracı çarptığında yıkılabilir. Kimse çıkıp da köprüyü yapan mühendisi hatalı bulamaz. Burada da aynı durum söz konusu. Yığın liçi de bir mimari plan üzerinde yükselir, ciddi mühendislik hesaplaması gerektirir…”

YETKİLİLER ÇED’İN GEREĞİNİ YAPMIŞ…

Heyet Raporunda da benzer yaklaşım gösterilirken, yetkili mercilerin kendilerinden beklenen incelemeleri ÇED Raporu kapsamında gerçekleştirdikleri ve buna uygun izin verdiklerinin tespit edildiği belirtildi…

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı personeli ile ÇED İnceleme Değerlendirme Kurulu (İDK) üyeleri ile bu konuda uzman olmayan diğer kişilerin tasarım hatalarını tespit etme imkânlarının mümkün olmadığına vurgu yapılan Heyet Raporu’nda şu görüş yer aldı:

“Bakanlık personeli ile ÇED izni veren, İDK üyeleri ile bu konuda uzman olmayan yetkililerin görevleri kapsamında bir sorumluluğu bulunmadığı değerlendirilmektedir…”

Yığın liçinin sahadaki patlamalar sonucu oluştuğuna ilişkin iddialar da Heyet Raporu’nda yer buldu...

Madendeki patlatmaların bir hafta önce gerçekleştiği hatırlatılırken, yığın liçinin etkilemesinin bu kadar uzun süreye yayılmayacağı belirtildi ve şu noktaya vurgu yapıldı:

“Her koşulda zaten deprem kaynaklı dinamik yükleri dikkate alarak tasarlanması gereken kaymanın, patlatma kaynaklı geliştiğini söylemek doğru değildir. ÇED Raporu’nun onaylaması konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bir suç/kusur ithaf edilmesi doğru değildir.”

Heyet, Madendeki kazanın hava kalitesini bozduğu ve insan sağlığını etkilediğine ilişkin iddiaları da araştırdı.

HAVA VE ATIK SU KALİTESİ OLMASI GEREKEN SEVİYEDE…

Heyet Raporu’nda, maden yakınındaki Sabırlı Köyü ve diğer yerleşimlerden elde edilen verilerin “tüm genel ortalamasının olması gereken değerlerin çok altında bir sonuca ulaşıldığını” da kayda geçirdi…

Numune alınan yerler ve rakamsal sonuçlara da yer verildi.

Su, atık su ve hava kalitesinin 2024 için geçerli kısa ve uzun vadeli sınır değerleri aşmadığını bildirilirken, devamında şöyle denildi:

“Elde edilen ölçüm sonuçları incelendiğinde, ÇED taahhütlerinin yerine getirildiği ve okunan değerlerin Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik gerekliliklerinin altında olduğu görülmüştür…”

“HUKUKA VE MEVZUATA AYKIRILIK BULUNMUYOR”

Raporun sonuç bölümünde yer alan şu görüş de durumu özeti:

Dolayısıyla, kazalar genellikle tasarım ve/veya işletme hatalarından kaynaklanıyorsa, ÇED Raporu sorumlu tutulamaz… Anagold A.Ş Çöpler Kompleks Madeni 2. Kapasite Artışı ve Flotasyon Tesisi Projesi ÇED Olumlu Kararı’nda herhangi bir şekilde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır...”

Başsavcılık12 profesörün hazırladığı bu rapor kapsamında görüşünü oluşturacak ve kararını açıklayacak.

Programımıza katılan hemen her kesimden kişi, güvenlik önlemleri arttırılarak madenin faaliyetine başlaması yönünde görüş dile getirmişti.

Maden işletmesi yöneticileri de programımızda, yığın liçi uygulamasına son vereceklerini, daha güvenli olan yeni bir teknik ile altın çıkaracaklarını açıklamıştı.

İliç madeni, Türkiye’nin toplam altın üretiminin üçte birini gerçekleştiriyor…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar