Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı Maymun çiçeği tehdidi ciddi mi? Türkiye'de risk büyük mü?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dünya, maymun çiçeği adlı bir virüs tehlikesi haberleri ile çalkalanıyor. Türkiye de elbette bundan nasibini aldı. Medyada her gün bu virüsün nerelere yayıldığı, Türkiye’de görülüp görülmediği ile ilgili türlü iddialar ortaya atılıyor, Sağlık Bakanlığı açıklamalar yapıyor.

        Yakın geçmişte pandemi kabusu yaşadığımız için bu korku ve endişe havası son derece normal. Hem de Dünya Sağlık Örgütü maymun çiçeğini en yüksek alarm seviyesi olan uluslararası halk sağlığı acil durum ilan etmişken.

        Peki biz, Türkiye’de yaşayanlar açısından durum hakikaten bu kadar acil mi? Risk seviyesi yüksek mi? Yeni bir pandemi kapıda mı?

        Konu bu kadar hararetle tartışılınca ve bizim kızlar dahi gelip "Anne maymunlardan bulaşan bir hastalık varmış, galiba bu sene okullar açılmayacakmış" deyince güvendiğim bilim insanlarına sormaya karar verdim ve uzun yıllardır çok kıymetli laboratuvar çalışmaları yapan Koç Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül’ü aradım.

        Prof. Dr. Önder Ergönül: “Korkulacak bir durum yok”

        Önder Hoca’ya peş peşe ve biraz da endişe ile sorular yöneltmiş olmalıyım zira söze “Nagehan Hanım bizim açımızdan şu anda korkulacak bir durum yok” diyerek başlama gereği hissetti.

        Maymun çiçeği hakikaten Türkiye’de görülmedi mi?

        “Hayır henüz kayıt altına alınmış bir vaka yok. Bakın bu virüs 2022’de de görülmüştü, o zaman 30 bin vaka kaydedilmişti dünyada, Türkiye’de resmi olarak 12 vaka vardı. Avrupa’da da yüzlerle ifade ediliyordu.”

        Ergönül’e bu virüsün hayati risk teşkil etme seviyesini sordum.

        “Son derece düşüktür, Afrika’da yüzde 3 ama orada koşullar çok farklı, öldürme olasılığı diğer coğrafyalarda çok daha düşük” dedi.

        Covid’e kıyasla endişe edecek bir tablo yok, çok daha yavaş seyreden ve henüz kitlesel bir tehdit olmaktan uzak bir seyir var.

        Batı Nil virüsü daha yaygın

        Öte yandan Prof. Ergönül maymun çiçeğinden ziyade Batı Nil virüsü dikkat çekmek gerektiğinin altını çizdi.

        Batı Nil virüsü sivrisinekten bulaşıyor. Türkiye’de rapor edilen vakalar var. 2010-2021 arası bu virüsle ilişkili 15 ölüm bildirilmişti.

        Önder Hoca’nın söylediğine göre İstanbul’da 10 vaka olabilir, bunlar Avrupa yakasında. Batı Nil virüsünün özel bir tedavisi yok. Yüzde 80 oranında hasta hafif atlatıyormuş. Ölüm oranı geri kalan yüzde 20’nin yüzde 5’i.

        Peki Batı Nil virüsü bulaştıran sivrisinek bildiğimiz sivrisinek mi?

        Biraz daha küçük bir cinsmiş. Yumurtasında başka bir salgı mevcutmuş.

        Sivrisineklere karşı genel değil bireysel ilaçlama

        O halde çözüm ne? Sivrisineklere karşı ilaçlama mı? Kaldı ki ilaçlamanın yeterli olmadığı yönünde yaygın bir kanı var…

        Prof. Dr. Önder Ergönül bu soruya “kesinlikle yanlış bir kanı bu. Genel ilaçlama değil bireysel ilaçlama daha önemli. Sorun ilaçlama eksikliği değil betonlaşma aslında” dedi.

        Ne kastettiğini sordum…

        Betonlaşma daha büyük sorun

        “Nagehan Hanım Türkiye’de sivrisinekleri yok edersek her sorun biter gibi bir algı var. Halbuki bizde betonlaşma daha büyük sorun. Sivrisinek yeşilde olur, betonlaşma sivrisineği azaltıyor ama sorunları azaltmıyor. Elbette bataklık gibi sivrisineklerin yaygın bir kaynağı varsa oralar ilaçlanarak kurutulmalı ama ilaçlamayı tamamen belediyelerden beklemek doğru değil. Herkesin sivrisinek ile kendi mücadele etmesi, kendi kendine ilaçlaması daha iyi. Bizde mesela bahçeli sitelerde yaşayanlar, yeşil alanı olanlar belediyenin gelip oraları ilaçlamasını bekliyorlar. Halbuki vatandaş kendi önlemini alabilir.”