"Sahada kadın var, alışın artık"
Habertürk yazarı Ayşe Karasu, Fransa'nın Hırvatistan'ı 4-2 mağlup ederek Dünya Kupası şampiyonluğuna uzandığı karşılaşmadan hafızalarda kalan anları değerlendirdi
Macron ile Kitaroviç kupa podyumuna doğru elele ilerlerken, "ne hoş, ne sıcak sahne bu böyle" diye düşünüyorum. Mutluluk yayılıyor içime. Fakat o da ne! TRT spikeri aniden bozuyor büyüyü; "Aman Brigitte Macron kızmasın" diyerek. E Fransız first lady tribünde, görüyor! Ne lüzumu var şimdi bu tatsız yorumun. Magazin dilindeki "Frikik vermemek için eteğini çekiştirdi, sutyeniyle zor anlar yaşadı" klişesi kadar bayat. Hemen alt metnine gidiyor insanın aklı: "Acaba Brigitte Macron kocasından 24 yaş büyük olduğu için mi ille laf çakmak istedi?" Veya, "Bakın bu güzel kadın Hırvatistan'ın cumhurbaşkanı, az önce şeref tribünündeydi, şu anda da sahada ilerliyor, iyice anladınız değil mi, bu bir KADIN" diyemediği için mi bu dolambaçlı yola saptı?
Kitaroviç'in Hırvat millilerle yetinmeyip, kupaya uzanan Fransız millileri de elense çekerek kucaklamasında hakiki bir sevecenlik vardı. Tribünde Macron'la kucaklaşma sahnelerine sosyal medyada yapılan belden aşağı sersem esprilere hiç girmiyorum. "Aman bu ne tatlı kadın, bir beni kucaklamadı. Belki de şu anda birilerini kucaklamaya devam ediyordur... İşte herkesi kucaklayan cumhurbaşkanı" yorumlarının ise iyi niyetli olduğuna inanmak istiyorum. "Macron ile Kitaroviç'in sarılması maça damgasını vurdu" başlıklı haberleri de haberden saymıyorum. Siyasi bir damga varsa o da, Moskova yağmuru altında şemsiye tutulan tek kişinin Putin olması, konuk liderlerin sırılsıklam kalmasıydı.
Elde tek şemsiye vardı; o da Putin'e tutuldu.
Macron, eşi Brigitte ve Kitaroviç finali birlikte izledi.
ONLAR ZATEN KADIN
"Sahada kadın var" olayı Kitaroviç muhabbetiyle sınırlı kalmadı. 52'nci dakikaya geri saralım. Hırvatistan, Fransa karşısında 2-1 yenik oynarken bir takım protestocular sahaya indi ve derdest edildiler ya, yine TRT spikerinin tepkisi şöyle oldu: "Sadece erkekler değil, kadınlar da var aralarında..." Tepkinin ne kadar talihsiz olduğu sonra ortaya çıktı. Eylemi, Putin karşıtı protest punk grubu Pussy Riot üstlenince ortaya çıktı. Grup zaten kadınlardan oluşuyor, aralarına bir de erkek almışlar. Sahaya 3 kadın bir de erkek fırlamış; hatta kadınlardan biri Mbappe ile "çak" yapmış. Erkek olanı da Hırvat defansından Lovren kavramış itip kakıyor. "Onlar yüzünden oyundan düştük" diyor maçtan sonra da.
Polis üniformalarıyla sahaya dalan grubun talebi, bütün siyasi tutukluların serbest bırakılması ve sosyal medya üzerindeki baskıların sona erdirilmesi. Eylemin videosunu da yayınladılar, ancak FIFA'nın telif hakları şikayeti nedeniyle sonradan kaldırıldı.
MERKEL SEVİNİNCE
Bu arada Kitaroviç'in, futbol ortamında Almanya Başbakanı Merkel'den daha sahici göründüğünü söylemek gerek. Her milli maçta atılan her golde butona basılmış gibi yerinden bir fırlayışı var ki Merkel'in, pek sahte duruyor. Almanya sanki nadiren galip gelen bir takımmış gibi bir sevinç, bir nümayiş. Çok iyi hatırlıyorum, Almanya'dan 3 yediğimiz bir maçta, dönemin Başbakanı Erdoğan'ın yanında havalara zıplayıp durmuştu. Aynı tarifsiz sevince eski Cumhurbaşkanı Gül de maruz kalmıştı. Euro 2008'de, 3 - 2 yenildiğimiz maçta.
İlginçtir, Merkel tersten de çakabiliyor. İşte eski İngiltere Başbakanı Cameron'un anısı... Güney Afrika'daki 2010 Dünya Kupası sırasında Toronto'da G20 zirvesi var. Merkel ve Cameron, Almanya-İngiltere maçını birlikte izliyorlar. İngiltere 4-1 yeniliyor. Cameron, sonra partililere şöyle anlatıyor olayı: "Merkel ile maç izlemek bir işkenceydi. Kimsenin başına gelsin istemem. Her golden sonra dönüp 'I'm really very, very sorry' dedi."