Sübhaneke duası nasıl okunur? Sübhaneke duasının anlamı nedir?
İslam aleminin çoğu, çocukluk yaşlarında dua öğrenmeye sübhaneke ile başlar. Dua'nın insan hayatında ki etkisi çok büyüktür. Başımıza gelecek kaza ve belalardan korur. Peki, sübhaneke duası nasıl okunur? Sübhaneke duasının anlamı nedir? İşte, Sübhaneke duası ile ilgili tüm ayrıntılar haberimizde...
Namaz kılarken ilk rekatta okunan Sübhaneke duası, her müslüman çocuğun öğrendiği ilk sure olur. Müslüman vatandaşlarımız Sübhaneke duası nasıl okunur? sorusunun yanıtı aramaya başladı. Peki, Sübhaneke duası nasıl okunur? Sübhaneke duasının anlamı nedir?
SÜBHANEKE DUASI
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ ﴿﴾ وَتَبَارَكَ اسْمُكَ ﴿﴾ وَتَعَالَى جَدُّكَ ﴿﴾ وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ
OKUNUŞU
Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârekesmük ve teâlâ ceddük (ve celle senâük *) ve lâ ilâhe ğayrük.
SÜBHANEKE DUASININ TÜRKÇE MEALİ
Allah'ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka ilah yoktur. Sübhâneke, cenaze namazında parantez içindeki "Ve celle senâük" cümlesi ile beraber okunur.
SÜBHANEKE DUASI NEDEN OKUNUR?
Anlatılan rivayetlere göre Sübhaneke duasının sözleri Adem Aleyhisselam’a aittir ve Allah-ü Teala tarafından ona öğretildiği söylenmektedir.
Hz Adem Peygamber yapmaması gereken bir hatayı yaparak kendisine yasak kılınan cennet meyvesinden yedi ve Allah-ü Teala tarafından cezalandırılıp dünya ya gönderildi.
Dünya hayatının Ahiret hayatından zor olduğunu gören ve bu durum karşısında oldukça zorlanan Adem Aleyhisselam Allah’tan af ve özür dilemek için dua etmiştir. Allah-ü Teâlâ onu dünyada yalnız bırakmayıp ona yardım etmiştir.
DUANIN ÖNEMİ
Dua, insanda doğuştan var olan bir duygudur. Bu sebeple bütün dinlerde dua mevcuttur. Üstün bir varlığa inanan her insan, hayatının herhangi bir anında dua ihtiyacını hisseder. Çünkü her insan, zaman zaman üstesinden
gelemeyeceği birçok olay, üzüntü ve sıkıntı ile karşılaşır.
Böyle anlarda insan, Allah’a sığınma ve O’ndan yardım isteme ihtiyacı hisseder ve dua eder.
Normal zamanlarda dua etmeyen veya Allah’a inanmayan insanlar bile üstesinden gelemedikleri olaylar karşısında, darda kaldıkları ve sıkıntıya düştükleri zamanlarda dua
ihtiyacı hissederler. Bu da insanın duaya muhtaç olduğunun delilidir. Yüce Allah, bu durumu Yûnus sûresinin 12.
ayetinde şöyle açıklar:
“İnsana bir zarar dokunduğu zaman, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarardan dolayı
bize hiç dua etmemiş gibi davranır. İşte aşırı gidenlere yaptıkları şeyler böyle süslü gösterilmiştir.”
DUANIN ANLAMI
Sözlükte; “çağırmak, seslenmek, davet etmek, istemek
ve yardım talep etmek” anlamlarına gelen dua, din ıstılahında; Allah’ın yüceliği karşısında insanın aczini ve zafiyetini itiraf etmesi, sevgi ve saygı ile O’nun lütuf, nimet
ve yardımını, dünya ve ahirette nimetler ve iyilikler ihsan
etmesini; üzerindeki sıkıntı, dert ve belayı gidermesini;
günah, hata ve kusurlarını bağışlamasını dilemesi; yalvarıp
yakarması ve O’na hâlini arz edip niyazda bulunması demektir. (bk. Rağıb ve İbn Manzûr, d.’a.v. maddesi)
Dua kavramı; “saygı” ve “Allah’ı anma” (ta’zîm ve zikir)
ile “çağrı” ve “istekte bulunma” (nidâ ve istiâne) anlamlarını birlikte içerir.
Dua; sınırlı, sonlu ve aciz olan insanın bütün benliğiyle
sınırsız, sonsuz ve kudret sahibi olan yüce Allah’a yönelip
O’ndan istek ve dilekte bulunması, O’nunla arasında bir
köprü ve diyalog kurmasıdır. Dua eden insan; bütün zayıflığı, acizliği ve ihtiyaçları içinde, Yüce Allah’ın sonsuz
kudretinin ve yüceliğinin, isteklerini ancak O’nun lütfu ve
yardımıyla elde edebileceğinin bilincindedir. Bu bilinçle
yapılan dua; insanın Yaratan’ına olan inancının, güveninin
ve O’na teslim oluşunun bir göstergesidir. İşte bundan dolayı Peygamberimiz (s.a.s.);