TOKİ evleri ve çirkin kentler
TOKİ’nin inşa ettiği evler kentleri çirkinleştiriyor. Bunu, Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen söyledi ve haksız değil. Hatta hoca, TOKİ evleri nedeniyle her kentin birbirine benzediğini de öne sürdü. Gerçekten siz de bakın. TOKİ nerede ev yapsa, benzer projeleri kullanıyor, taa 1 km öteden o çirkin binaların TOKİ inşaatları olduğu anlaşılıyor. Ve kentler hem birbirlerine benziyor, hem sıradanlaşıyor. Böyle görüntüleri Hong Kong’da görmüştüm. Yeterli alan da olmadığı için 30’ar 40’ar katlı çirkin binalar yapmışlar. Ha bir de, eski demirperde ülkeleri var. Oralarda da köhne, çok katlı konutlar var.
Ama Mimar Sinan çıkarmış bir ülkede böyle olmamalı. TOKİ, projelerini hemen değiştirmeli, kentleri çirkinleştirip birbirine benzetmekten kaçınmalı. Sıradan müteahhitler zaten mimariyi yeterince bozuyor. Bari TOKİ gibi olanaklara sahip kuruluş, mimariye önem versin ki, zaten çirkin olan kentler daha da kötüye gitmesin. Bakın İstanbul Akaretler’deki evlere. Onlar da toplu konut olarak inşa edilmiş zamanında. Şimdi müze gibi. Bence TOKİ, mimarlarını biraz Avrupa’ya yollasın, müze gibi kentlerde dolaştırsın.
Yılmaz Büyükerşen, Türkiye’nin en yaşanılır kentleri arasında Kayseri’nin yer alamadığına da dikkat çekti. Peki neden “En yaşanılacak bir kent” listesine girmemiş biliyor musunuz? Çünkü saat 20.00’den sonra hayat duruyormuş. Haklı ve çok önemli bir gerekçe. Bir kent istediği kadar gelişsin, istediği kadar sanayileşsin, insanlar akşam eve kapanıyorsa, gerçekten ölü sayılır. Kentler ancak, sakinlerine güzel lokantaları, eğlence merkezleri sunduğu oranda önem kazanırlar.
Biraz düşününce, Anadolu’da pek çok kentin benzer durumda olduğunu tahmin etmek zor değil. Belediye başkanlarına, kentlerini gece de yaşanır kılmak. Bol bol kafe, bar, eğlence merkezi, restoran açtırmak. Yoksa, Kayseri olursunuz.
İsmet’leri, Osman’ları ciddiye almayın
BİRİ çıkıyor, kameralar önünde, en galiz küfürleri ediyor. Sonra da “O bir çığlıktı” diye, sanki bunu ifade edecek başka söz kalmamış gibi küfrü savunuyor. Öteki çıkıyor canlı yayında, “Müslüman olmayan Türk olamaz, Alevilik ilkelliktir” diye en faşizan görüşlerini, sanki çok doğruymuş gibi sıralıyor. Siz siz olun, bu görüşleri ciddiye alıp asabınızı bozmayın, zaplayın geçsin. İfade özgürlüğünün kritik sınırları vardır. Hakaret ve küfür, dünyanın hiçbir ülkesinde kabul edilemez. Şiddeti övmek ve nefret suçu da çağdaş dünyada suçtur. Türkiye şu anda “ağzıolanınsalladığı” dönemden geçiyor, o kadar. Yoksa bunlar ne ciddiye alınır, ne söyleyeni değerli kılar, ne de kıymeti vardır.
- Erkek, geleceğin ikinci cinsi14 yıl önce
- Askeri sevmek ve darbe planları14 yıl önce
- Ağca'yı koruma ve kollama14 yıl önce
- Bizim liderler doğum izni alır mı?14 yıl önce
- Büyükelçi kesmek ve 'Kürt' sendromu14 yıl önce
- Öteki krokiyi kim yayınlayacak?14 yıl önce
- Manisa tehciri ve Talat Paşa ruhu14 yıl önce
- Direnen politbüro ve hâkime kurşun14 yıl önce
- Ahmet Türk de olsa ev yok14 yıl önce
- Ülkeden kaçma planı yapanlar14 yıl önce