Herkesin enflasyonu ayrı, bütçesi aynı
TÜİK Mart ayı enflasyon verilerini açıkladı. Büyük sürprizler yok. Ne yazık ki tahmin ettiğimiz gibi enflasyon yükselmeye devam ediyor.
Tüketici fiyatları bir ayda bir puandan fazla yükselerek %16’yı aştı. Gıda enflasyonu, meyve sebzenin yardımı ile düşük çıktı! Düşük dediysem, %18’e dayanmış durumdayız.
Siz zaten yıllardır birikerek gelen mutfak enflasyonunu %40’larda hissediyorsunuz.
Ekonomistler de farklı enflasyonları izliyor. Nelere bakıyoruz?
Mesela son birkaç aylık ortalamalara. Çekirdek enflasyona, hizmet enflasyonunun %20’ye doğru yolculuğuna…
Sonra düşünmeden edemiyoruz; ekonomi tam açıldığında ne olacak? Kışın ayazını yiyen kurtlar bu soğuğu unutacaklar mı?
Elbette hayır.
Yani fırsatını bulan zammını yapacak.
Bir de tam yapamayanlar var. İşletmeler mesela…
Aman benim karımdan gitmesin deseler de hayat artık hep onların önünden koşuyor ve kaçıyor. Üretici fiyatlarından bahsediyorum. %32’ye varan üretici satış fiyatlarından.
Fırsat buldukça bu kalem biz tüketicilere misafirliğe gelecek. Buna gücü yeten yetene enflasyonu denir. Kimin fiyatlama gücü varsa zammını yapıyor. Çoğu zaman fazla fazla!
Neden böyle?
Çünkü öngöremiyor. Enflasyon çift hanede kalacak ama düşük kalacak beklentisi ile kur gevşemiş, herkes önünde bakıyordu. Şimdi iş değişti. Hesap edemeyince hata payını herkes birbirine pas ediyor.
Merkez’in enflasyonu da ayrı mesela. Artık epey uzun süredir gerçekleşen enflasyonu bir türlü tahmin edemiyor Merkez Bankamız. Ülkedeki en yetkin kurum. Ülkede hedefi enflasyon olan tek kurum.
Hal böyle olunca herkes kendi enflasyonunun telaşına düşüyor.
Başkanlık değişimi sonrasında anlatmaya başlamıştım. Bu yıl artık yüksek maliyetlere hazır olmalıyız. Çok üzgünüm ama vakıa bu.
Enflasyon nisanda tepe yapar ve yıl sonunda %10’lara çekmeye çalışan Merkez + ona yardımcı olan Maliye senaryosu şimdi ipi daha sıkı çeken kura doğru yatıyor.
Milli parada son 1 yılda birikimli %25’ten fazla kayıp var. Bu da ithalat fiyatlarını yukarı çekiyor. Çekecek.
Bir yandan ülke seçimsiz bir seçim ortamında. Yüksek maliyetler pahalı kredi demek. Pahalı kredi, yavaş ekonomi demek. Bu siyasi ortam yavaş büyümeyi kaldırabilir mi?
Hiç öyle görünmüyor. Bu durumda müracaat kamu bankaları olur yarın öbür gün. Yani hepimizin bütçesi. Sonrası zaten biliniyor. Aslında bu bölümleri de biliniyor. Ama nedense devamlı izliyoruz.
Keşke başka bölümleri de denesek.
Çünkü bu filmi çok gördük.
Sonu yüksek kur, suni ve ucuz krediler, yüksek enflasyon, kısa vadeli çözümler, bilançolarda tahribat ve yüksek işsizlik ile bitiyor.
Maliye’ye ve Merkez’e çok iş düşecek.
- Banka hisseleri yüzde 82 yükseldi: Tamam mı devam mı?2 yıl önce
- Enerji fiyatları düşmüyor, aksine rekorlar kırıyor2 yıl önce
- Çin'de konut sorunu dallanıp budaklanıyor - II2 yıl önce
- Çin'de konut sorunu dallanıp budaklanıyor - I2 yıl önce
- Gelişen ülkelerin krizlerini iyi izlemek gerek2 yıl önce
- Thatcher'in hayaleti İngiltere semalarında2 yıl önce
- Enflasyon dersi: Fed ile ileri sürüş teknikleri2 yıl önce
- Kâbus gibi enerji fiyatları ve ülkemizde durum2 yıl önce
- Küresel büyümede yavaşlama işaretleri ve Türkiye ekonomisi2 yıl önce
- Resesyon koşarak üzerimize gelirken2 yıl önce