Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Kovid-19 şoku yavaş yavaş atlatılıyor. Bu şoka verilen mali ve parasal yanıtların, tedarik sorunları gibi özel kalemlerin doğal olarak yaşantımızda bir karşılığı var. Bunları fiyat artışları, zamlar ve teslimat güçlükleri şeklinde tecrübe ediyoruz.

Piyasalar ise bu sorunların içinden geçmekte olduğumuz özel dönemden kaynaklandığı görüşünde. Daha doğrusu görüşündeydi.

Ta ki Avrupa’da enerji krizi başlayana dek. Kriz daha sonra dünyanın kalanına sıçradı. Gaz ve elektrik maliyetleri katlanmaya başladı.

Tüm dünyada merkez bankalarının şampiyonluğunu yaptıkları ‘enflasyon geçici, dostluğumuz baki. Size azıcık faiz yeter’ alt metni bir anda ikna edici olmaktan uzaklaştı.

Enflasyon belli ki bir geceliğine yatıya gelmemiş. Memleketten gelmiş ve ev bulana kadar bizde kalacak. Üstelik tek de gelmemiş. Yanında ailesini de getirmiş.

Teknik olmak gerekirse, enflasyon daha uzun süre daha yüksek kalacak. Üstelik piyasalar bu riske karşı çok düşük faiz talep eder haldeyken.

---

Risklerin arttığını gören Doğu Avrupa menşeli merkez bankaları paniğe kapıldılar. Hiç de haksız değiller.

*Enflasyonun geçici olacağı beklentisi

*Avrupa Merkez Bankasının rehavete kapılmaya sebep olacak kadar gevşek para politikası

*Yıllardır mevcudiyeti görülmeyen enflasyon

Bu üç nedenden ötürü merkez bankaları rahattı.

Enerji de çirkin yüzünü gösterince panik başladı.

İlk artış, beklentilerin düşük olmasına rağmen Çek Cumhuriyeti'nden geldi. 75 baz puanlık artış (politika faizi %1,5’e çekildi), Banka’nın 98’de enflasyon hedeflemesine geçtiğinden bu yana eşine rastlanmayan bir faiz artışı. Üstelik 8-9 Ekim’de ülkedeki genel seçim öncesi!

Peşi sıra, çok az ekonomistin faiz artışı beklediği Romanya’nın hamlesi geldi. Çeyrek puanlık artışla gösterge faizini %1,5’a çeken ülkede 2018’den bu yana ilk kez faiz artışı yaşanıyor. Başbakanın kabinesi güven oyu alamadığı halde ve AB’nin en düşük aşılanma oranlarından birine sahip oldukları halde bu faiz artışına gittiler.

Son hamle ise politika faizi %0,10’dan sürpriz şekilde yarım puana kadar çeken Polonya’dan geldi. İşin ilginç yanı, faiz artışından hemen 1-2 gün önce faiz artışı bekleyenleri Merkez Bankası Başkanının ‘amatörler’ olarak nitelemesiydi. Oysa önceki 3 başkanın da aralarında bulunduğu 16 eski merkez bankacı kendisine açık mektup yollamışlar ve ‘yüksek enflasyona’ karşı uyarmışlardı.

Bu mektup da yine görülmemiş bir durumdur. Amacım Polonya merkez bankacılığına ilişkin bir yazı olmadığı için kısaca geçiyorum buraları*.

---

Yaygın görüş ve piyasalardaki konsensüs, pozisyonlar enflasyonun geçici olacağı yönündeydi. Böyle de olacaktır şüphesiz. Keza pandemi kaynaklı tedarik darboğazları gerçekten fiyatları şişiriyor. Ne var ki enerjideki kriz hesapları alt üst etti.

Evet, enflasyon geçici olacak ancak özellikle gelişen ülkelerin çok çok itidalli olmaları gerekiyor. Keza onların yumuşak karınları var. Biri kur üstünden ithalat fiyatları ile yüksek enflasyon. Diğeri ise düşük gelire sahip nüfusa sahip olmalarından ötürü hayat pahalılığının vatandaşları ezmesi.

Doğu Avrupa’yı harekete geçiren bu oldu.

---

*Not olarak şunu eklemek istedim. Adını andığım ülkelerin hepsinde merkez bankaları enflasyon hedefleme rejimindeler. Ortalama TÜFE hedefleri ise %1,5 ile %3,5 arasında. Oysa hemen hepsinde hedefler 2 kata yakın aşıldı. Tahminlere göre, bu ülkelerde enflasyonlar ancak 2023 başında hedeflere yakınsayacak. Üstüne enerji riskinin binmesi riskleri yukarı yönde ve önemli ölçüde baskıladığı için parasal koşullar panik halinde sıkılaştırılmaya çalışılıyor şimdi.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar