Gerçekten de 'Yok artık!'
Birçok ünlü oyuncuyu bir araya getiren “Yok Artık!”, anlattığı her öykünün sonunda “Yok artık!” dedirtse de seyirciyi eğlendirmesini biliyor ve yerli komedi filmleri arasında sivrilmeyi başarıyor
YERLİ komedi filmlerinin nicelik olarak arttığı ama nitelik olarak tatmin edici olmadığı bir dönem yaşıyoruz. 1960’ların, 70’lerin Türk komedi filmleri, Karagöz, ortaoyunu, kukla ve tuluat tiyatrosu gibi yüzlerce yıllık halk geleneklerinden beslenirdi. Günümüzde bu geleneklerin etkisi giderek azalırken, popüler mizah dergileri ve internet videolarının etkisi artıyor. Bu arada, televizyondaki skeç usulü komedilerin bir sonucu olarak, seyircilerin de komedide artık inandırıcı hikâyeler aramadığını gözlemliyoruz.
FİNALDEKİ SÜRPRİZ
Caner Özyurtlu’nun yönettiği “Yok Artık!” hem seyircilerin beklentilerini yerine getirmeye hem de genel kalitesizliğin dışında durmaya çalışıyor. Karikatürist Serkan Altuniğne’nin yazdığı senaryo, gişede başarılı olan yerli komedi filmlerinin aşağı yukarı tüm özelliklerini taşıyor. Sözgelimi, inandırıcılıktan uzak hikâyeler, seyircinin sevdiği tarzda skeç usulünde bir araya getiriliyor. Filmdeki öyküler kötü bir gün geçiren taksi şoförü Fikret (Erkan Kolçak Köstendil) tarafından farklı insanlara anlatılıyor. Her hikâyenin sonunda dinleyene “Yok artık!” dedirten, şehir efsanelerine benzeyen inanılması güç olaylar seyrediyor ve anlatıcıya güvenemiyoruz. Dolayısıyla inandırıcılığın zaten bir önemi kalmıyor. Kaldı ki, Fikret’in asıl amacının insanları eğlendirmek olduğunu hissediyoruz. Film tam da bu noktada meddahlık geleneğini hatırlatarak puanını artırıyor. Finalde ise Amerikalıların “twist ending” dediği zekice bir “sürpriz”le bütün öyküler birbirine bağlanıyor. Filmin bir başka artı puanı ise yerli komedi lerde son yıllarda yaygınlaşan “erkek diline dayalı kaba mizah” anlayışından uzak durması.
ÖYKÜLER UZUYOR
Ancak “Yok Artık!”ı, “Pek Yakında” ve “Limonata” gibi yerli komediler kadar sevdiğimi söylemem mümkün değil. Bunun en önemli nedeni, filmin bir meselesinin, derdinin olmaması. İkinci önemli neden, temelde tek bir komik duruma dayanan her bir öykünün çok uzaması ve tekrara düşmesi. Mesela ilk öyküde Almanca bildiğini iddia eden biri (Çağlar Çorumlu), kaza geçiren Alman kadına yardımcı olmak zorunda kalıyor. Fikir çok iyi ama aynı minval üzre öylesine uzayıp gidiyor ki tadı kaçıyor. Kızı kaçırılan adamın (Murat Akkoyunlu) amatör ve saf fidyecilerle olan serüveninde de aynı sorun dikkat çekiyor.
GÜLDÜRMESİNİ BİLİYOR
Finalde anlamlı bir yere bağlansa da karakterlerin çok karikatürize, olayların çok abartılı olması yer yer rahatsız edici hale gelebiliyor. Mesela Şebnem Bozoklu’nun ehliyet sınavına giren çılgın Asuman’ı canlandırdığı bölüm... Karakter ilk andan itibaren o kadar abartılı ve çılgın ki komedi unsuru tekdüzeleşiyor. Yine de, “Yok Artık!” seviyeyi düşürmeden güldürmesini biliyor. Sevgilisiyle ayrılmak için buluşan bir adamın başına gelenleri anlatan bölüm bence filmin zirvesi. Çok iyi yazılmış bu sahnede Algı Eke ve Serkan Keskin’in oyunculukları seyre değer. Filmin en iyi yönetilmiş sahnesinin ise sürpriz final olduğunu düşünüyorum. “Yok Artık!” tam da bayramlık, eğlenceli bir film.
Filmin notu: 6
- Hikâye farklı, formül aynı39 dakika önce
- Peri masalına dahil olan modern sapık2 gün önce
- Gençlik bağımlılığa dönüştüğünde…6 gün önce
- Amerikan rüyasının peşinde1 hafta önce
- 'Yandaki Oda': Sade, duru ve hüzünlü2 hafta önce
- Yeni bir 'beden değiştirme' hikâyesi2 hafta önce
- 'Venom: Son Dans': Simbiyotik dostluk hikâyesi2 hafta önce
- Pop müzik yıldızının kâbusları3 hafta önce
- Trump'ın yükselişinin öyküsü3 hafta önce
- Silaha, şiddete ve öldürmeye inananlar4 hafta önce