Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Seksenli yılların popüler serisi yeni bir ekip ve farklı bir yaklaşımla günümüze uyarlandı. “Ghostbusters: Hayalet Avcıları” (Ghostbusters), New York şehrini basan hayaletlere karşı savaşan dört avcı kadının öyküsünü anlatan eğlenceli bir film

1984 yapımı ilk “Ghostbusters”, korku sirkini andıran “elektrikli” hayaletleriyle benzerine pek rastlamadığımız fantastik bir komediydi. Orijinal ve eğlenceli olan, aslında hayaletlerden ziyade avcılardı... Sorunları fiziksel şiddetle çözen kaslı, sert erkeklerin beyazperdeden testosteron saçtığı o yıllarda; hayaletleri mühendislik ve zekâyla etkisiz hale getiren avcılar, Hollywood’a ferah bir nefes aldırıp popüler kültüre damga vurmuşlardı.

KARİKATÜRİZE KARAKTERLER

Hikâyeyi yeni baştan ele alarak günümüze taşıyan 2016 yapımı “Ghostbusters” ise testosteron faktörünü tümüyle sıfırlıyor ve seriyi kadın hayalet avcıları üzerinden sürdürüyor. Ne var ki, kadınların erkeklerin yerini alması dışında senaryoda orijinal ya da parlak bir yan bulmak kolay değil. Akademik kariyeri adına hayaletlere inandığı halde inanmıyormuş gibi yapan Erin Gilbert (Kristen Wiig) ve hayalet bulma tutkusuyla yanıp tutuşan Abby (Melissa McCarthy) aslında seyirciyi hemen yakalayan karakterler. Kaldı ki, film de iyi başlıyor. Erin’in yıllar önce yazdığı kitabı reddetmesi, üniversitede kalmak için söylediği yalanlar ve terk ettiği Abby ile ilk karşılaşması eğlenceli sahnelere vesile oluyor. Ama bir noktadan sonra karakterler arasındaki bu tür hoş, çatışma ve çelişkiler bir yana bırakılıyor. Mühendislik harikası silahlar yapan çılgın ve bıçkın dâhi Holtzmann (Kate McKinnon), ekibe son katılan cevval Patty (Leslie Jones) ile sakar, beceriksiz ama yakışıklı resepsiyonist Kevin (Chris Hemsworth) zaten karikatür düzeyinde kalan karakterler. Aslında gayet ilginç bir kötü adamımız (Neil Casey) var ama o da bir yerden sonra ortadan kayboluyor... New York’un her köşesinden fırlayan hayaletler ise filme damga vuramıyorlar.

TAM BİR YAZ FİLMİ

“Ghostbusters”ın sorunu; eğlenceli, hareketli, bol tahribatlı ve özel efektli bir yaz filmi olmak için elinden gelen her şeyi yaparken senaryonun gelişmeye açık yanlarını törpülemesi galiba... Hard rock konserindeki “hayalet şovu” gibi sahneler dışında durum ve hareket komedisinin çok iyi geliştirildiğini söylemek zor.

‘GAYRİ RESMİ’ HAYALET AVCILARI

Yönetmen Paul Feig’in Katie Dippold ile yazdığı senaryo, komediyi genellikle diyaloglar üzerinden yakalamaya çalışıyor. Diyalogların uzadığı sahneler arada fren etkisi yapsa da film akıp gidiyor. İkinci yarıda, özellikle belediye yetkililerinin paranormal olayları gizlemek ve hayalet avcılarını resmen tanımamak için gösterdiği çabaların öyküye renk getirdiği kesin. Kaldı ki, asıl mesele biraz da burada gizli. Erin, Abby ve Patty’nin ortak özelliği, çevreleri ve toplum tarafından yeterince iyi anlaşılamayan, dışlanmış insanlar olmaları... Sadece hayaletlere karşı savaşmak değil, oldukları gibi kabul görmek de istiyorlar. Filmin en hoş yanı, Erin ile Abby’nin bu onaylanma isteğini komediye dönüştürmekteki başarısı. Bu vesileyle Kristen Wiig’in havalı olmaya ve kendine güvensizliğini gizlemeye çalışan Erin’i; Melissa McCarthy’nin de hiç kimseyi takmayan, inatçı ve kararlı Abby’yi çok güzel oynadıklarını belirtelim. Eğlenceli ve hafif bir yaz filmi seyretmek isteyenler kaçırmasın.

Filmin notu: 6

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar