Orada bir şehir var uzakta
Başrollerinde Charlie Hunnam ile Sienna Miller’in oynadığı, James Gray’in yönettiği “Kayıp Şehir Z” (The Lost City of Z), 20. yüzyıl başlarında Amazonlara yaptığı yolculuklarla tanınan İngiliz kâşif Percy Fawcett’in hikâyesini anlatıyor
Yirminci yüzyıl başlarında “Amazonya” denilen ve Bolivya ile Brezilya arasında kalan topraklar hakkında çok az şey biliniyordu. “Kayıp Şehir Z” işte o bölgenin kâşiflerinden birinin hikâyesini anlatıyor. Kâşiflik ruhu ve tutkusuyla ilgili bir film bu... Ama her şey, prestij arayan bir subayın hikâyesi olarak başlıyor.
David Grann’ın 2009’da yayımlanan “The Lost City of Z” adlı kitabından sinemaya uyarlanan film, Kuzey İrlanda’da bir geyik avı sahnesiyle açılıyor. İngiliz subayların katıldığı avda geyiği vuran Binbaşı Percy Fawcett’in (Charlie Hunnam), akşamki kutlamada, “Atalarından yana şanslı olmadığı” için seçkinlerin yemeğine katılamadığını görüyoruz. Eşi Nina (Sienna Miller) ile yaptığı konuşmada Percy’nin, madalyasız olmaktan şikâyet ettiğini ve daha aktif görevler istediğini öğreniyoruz. Kraliyet Coğrafya Derneği’nin Bolivya’ya gitme teklifini ise “aile adının temize çıkacağı” sözüyle şartlı olarak kabul ediyor.
YOLCULUK KÂBUSA DÖNÜŞÜYOR
Bolivya yolculuğuna da istekli çıkmıyor. Yönetmen James Gray, gemi sahnesinden başlayarak, seyahati Fawcett için karanlık, tekinsiz bir süreç olarak resmediyor. Werner Herzog’un “Fitzcarraldo” (1082) filmini hatırlatan ormandaki opera konseri ise bir çeşit rüya etkisi uyandırıyor. Batı’nın sömürgeci ve aydınlık yüzünün iç içe geçtiği, zorbalıkla zarafetin yan yana geldiği bu tuhaf sahnenin ardından gelen nehir yolculuğu, kısa sürede kâbusa dönüyor. Fawcett ile ekibi, hastalıklar, piranhalar, yerlilerin saldırıları ve açlıkla savaşıyor...
James Gray, Fawcett’in prestij arayan İngiliz subayından tutku dolu, inatçı kâşife dönme sürecinde yaşadığı psikolojik değişime bence iyi odaklanamıyor. Ama Fawcett’in Batı uygarlığının kibrini ve zorbalığını görmesini daha detaylı anlatıyor. Özellikle İngiliz kâşif Murray (Angus Macfadyen) ile çıktığı yolculukta vurgulandığı gibi Fawcett, yerlilere efendilik taslamıyor. Diğer Batılı kâşiflerin aksine onları küçümsemeden, vahşi deyip geçmeden eşit ilişkiler kurarak anlamaya çalışıyor. Z adını verdiği kayıp şehre, bulduğu çanak çömleklerden ziyade yerli rehberin söyledikleri nedeniyle inanıyor.
JAMES GRAY'İN EN İYİ FİLMİ
Fawcett, sınıfsal, ırksal ayrımcılığı içselleştirmiş İngiliz toplumundan ziyade Amazon’un yerlilerine güveniyor. Dolayısıyla, politik olarak anlamlı bir çerçeve kazanıyor film. Sienna Miller’in duyarlı ve tutkulu yorumunun katkısıyla Nina karakteri üzerinden kadınlara yönelik ayrımcılık vurgulanıyor. Charlie Hunnam, her şeyi çocukları için yapsa da hayatının büyük bölümünü ailesinden uzakta geçiren Fawcett’in trajik çelişkisini yansıtan bir oyunculuk çıkarıyor. Fawcett’in yardımcısı Henry Costin’de Robert Pattinson’u da unutmayalım.
“Kayıp Şehir Z”, sadece özenli anlatımı değil, hikâyeyi ele alışındaki politik yaklaşım nedeniyle de James Gray’in en iyi filmi. Başarıda her planı ressam titizliğiyle hazırlayan Darius Khondji’nin 35 mm film formatında çektiği görüntülerin büyük payı var. Görüntü yönetmeni Khondji, I. Dünya Savaşı ve İngiliz kırsalı çekimlerinde de manzara ressamlarına taş çıkaracak mükemmel bir iş çıkarıyor.
Filmin notu: 7
- Hikâye farklı, formül aynı39 dakika önce
- Peri masalına dahil olan modern sapık2 gün önce
- Gençlik bağımlılığa dönüştüğünde…6 gün önce
- Amerikan rüyasının peşinde1 hafta önce
- 'Yandaki Oda': Sade, duru ve hüzünlü2 hafta önce
- Yeni bir 'beden değiştirme' hikâyesi2 hafta önce
- 'Venom: Son Dans': Simbiyotik dostluk hikâyesi2 hafta önce
- Pop müzik yıldızının kâbusları3 hafta önce
- Trump'ın yükselişinin öyküsü3 hafta önce
- Silaha, şiddete ve öldürmeye inananlar4 hafta önce