Uzayda 'bizim aile'
Toplum tarafından dışlanmış 5 süper kahraman ilk filmde bir aile oluyordu. “Aile”nin galaksiyi bir kez daha kurtarmaya çalıştığı “Galaksinin Koruyucuları 2” (Guardians of the Galaxy Vol. 2) 1970’li yılların şarkıları eşliğinde izlenen eğlenceli ve duygusal bir aksiyon.
Serinin ilk filmi, yersiz ve yurtsuz beş yalnız karakterin bir ekip, daha doğrusu “aile” olmasını anlatıyordu. Yeni filmse “aile içi” sorunlar üzerinden ilerliyor. Peter Quill (Chris Pratt), babasız geçen hayatının manevi acılarıyla uğraşırken, Gamora (Zoe Saldana) kız kardeşi Nebula’yla (Karen Gillan) yaşadığı “ezeli rekabet”i çözmeye çalışıyor... Ekibin en arızalı elemanı Rocket (Bradley Cooper) mühendisler tarafından yaratılmanın öfkesiyle sorunlu aile ilişkilerini dahi kıskanıyor. Şirin Groot artık ailenin bebeği durumunda. Drax (Dave Bautista) ise ekibin en rahat, samimi ve muhabbetli üyesi... Peter’ı hırsız olarak yetiştiren “manevi babası” Yondu’nun (Michael Rooker) vicdani sıkıntılarıyla anahtar bir karakter olarak ön saflarda yer aldığı yeni filmde Kurt Russell, kendi gezegenini yaratan Ego karakterini canlandı- rıyor. Dokunduğu insanların duygusunu okuyabilen antenli Mantis’i (Pom Klementieff) de unutmayalım.
ERTEM EĞİLMEZ TARZI BİR DUYGUSALLIK
İlk film, gerçek bir kahraman olmanın yolunun öncelikle birey olmaktan geçtiğini vurguluyor, birey olmak için toplum dışı kalmaktan korkmamak gerektiğinin altını çiziyordu. Yeni film açıkçası yeni bir şey söylemiyor. Ama kendilerini üstün ırk olarak gören Sovereign halkının kibirli halleri ve Ego’nun egosantrizmi üzerinden dipten dibe Batı dünyasına yönelik bir eleştiriden söz edilebilir. İleri teknolojileriyle gerçek savaşı bile video oyununa çeviren Sovereign halkının gücü ve Ego’nun iktidar hırsına karşılık bizimkiler, birbirlerine duydukları sevgi ve bağlılıkla ayakta duruyorlar. Dolayısıyla, “Galaksinin Koruyucuları 2” özellikle finale doğru Ertem Eğilmez filmlerini hatırlatacak kadar göz yaşartıcı ve duygusal olabiliyor. Karakterlerin yalnızlığı ve dışlanmışlığı dokunaklı sahnelere dönüşüyor. Ama tüm bunlar, filmin eğlenceli ve komik olmasını engellemiyor.
FİLMİN İSKELETİ KLİŞELERDEN MÜREKKEP
Yönetmen James Gunn hikâyeyi yine klişelerden olu- şan bir iskelet olarak kullanıyor. İlk filmde bizimkiler bir küre peşinde koşuyordu. Bu kez herkes onların peşinde... Zaten öykü değil karakterler ve aralarındaki duygusal ilişkiler önemli... Aksiyon sahnelerinin gizli yıldızı ise mizah... Gunn, özellikle heyecanın doruğa çıktığı sahnelerde bir anlığına her şeye dışardan bakmamızı sağlayarak mizahı öne çıkarıyor. Sözgelimi bizimkiler arka planda canavara karşı canhıraş bir savaş verirken Bebek Groot her şeyden habersiz dans ediyor. Bu arada “Cheers”, “Kara Şimşek” (Knight Rider) ya da “Mary Poppins” gibi nostaljik popüler kültür göndermelerini unutmayalım. Her kuşağa seslenen bir film bu...
TEKNOLOJİ VE NOSTALJİ KOL KOLA
James Gunn, “Galaksinin Koruyucuları” serisinin alametifarikası haline gelen “1970’li yılların şarkıları eşliğinde çatışma sahneleri” fikrinden yine vazgeçmiyor. İleri teknoloji özel efektleri izlerken fonda geçmişin nostaljik nağmelerini dinlemek seriye özgün bir kişilik katıyor ve aksiyon sahneleri baleye dönüşüyor.
İLGİYLE İZLENİYOR
İlk filmin formülüne hiçbir şey eklememiş dahi olsa yeni film kendini baştan sona ilgiyle seyrettiriyor. “Galaksinin Koruyucuları”, karakterleri ve kendine özgü nostaljik duygusallı- ğıyla bence son yılların en iyi süper kahraman serilerinden biri.
- Hikâye farklı, formül aynı39 dakika önce
- Peri masalına dahil olan modern sapık2 gün önce
- Gençlik bağımlılığa dönüştüğünde…6 gün önce
- Amerikan rüyasının peşinde1 hafta önce
- 'Yandaki Oda': Sade, duru ve hüzünlü2 hafta önce
- Yeni bir 'beden değiştirme' hikâyesi2 hafta önce
- 'Venom: Son Dans': Simbiyotik dostluk hikâyesi2 hafta önce
- Pop müzik yıldızının kâbusları3 hafta önce
- Trump'ın yükselişinin öyküsü3 hafta önce
- Silaha, şiddete ve öldürmeye inananlar4 hafta önce