'İnsanlık'tan uzaklara doğru
Yeni serinin üçüncü filmi, insanlar tarafından yetiştirilen süper zeki maymun Caesar’ın hikâyesini anlatmayı sürdürüyor. İnsanların maymunların soyunu kurutmaya çalıştığı bir dünyada geçen “Maymunlar Cehennemi: Savaş” (War For The Planet of the Apes) ağır ve trajik bir film
Serinin ikinci filminde olduğu gibi yine kıyamet sonrası bir dünyadayız. İnsanlarla maymunlar arasında barış artık bir hayal. Uygarlığın izleri ortadan silinmiş gibi... İnsanlıktan geriye kala kala militarist bir öfke kalmış. “Albay” olarak anılan bir komutan (Woody Harrelson), üniformalı ordusuyla maymunları yok etmeye kararlı. Sonuçta, “uygarlığın militarizme” dönüştüğü bir dünyadayız...
SAVAŞ DELİSİ ALBAY
Zeki maymun Caesar (Andy Serkis) ise bu çılgınlıktan kaçmaya, klanını insanlardan uzak tutmaya çalışıyor. Ama ilk sahneden de anlaşılacağı üzere Albay’ın, Caesar’ı ve klanını rahat bırakmaya pek niyeti yok. Albay, ilk bakışta “Kıyametteki (Apocalypse Now) kontrolden çıkmış, savaş delisi Albay Kurtz’u hatırlatıyor. Ama öykü geliştikçe, Nazi’lerden devraldığı faşizan özelliklerin ağır bastığı görülüyor. İnsanlıktan nasibini almamış Albay’a karşı maymun Caesar, açılıştaki kanlı orman savaşından sonra dahi barışçı ve “insancıl” tavrını korumaya gayret ediyor. Merhametini göstermek için esir aldığı 4 askeri öldürmüyor. Ama jestinin karşılığında öyle bir tepki görüyor ki o da intikam peşine düşüyor.
Filmin özü itibarıyla, Caesar’ın rövanşist tavrını sorguladığı söylenebilir. İnsanların hem sevgisini hem nefretini deneyimlemiş bir karakter olarak Caesar, ilk iki filmde her şeye rağmen barışçı tavrını korumuştu. Özellikle ikinci filmde insanlara savaş açan Koba’nın intikamcı tutumuna karşı gösterdiği direnç önemliydi. Üçüncü film ise Caesar’ın yeni bir Koba olup olmayacağı meselesine odaklanıyor. Babasını kaybetmiş, dilsiz küçük kız da filmin anahtar karakterlerinden biri...
İlk filmin en ilginç yanı, insanlar tarafından yetiştirilen süper zeki maymun Caesar’ın ötekileştirilmesi, “sistem” içinde tutunamamasıydı. Çarpıcı olan nokta, Batı uygarlığının Caesar’a bir yer açamıyor oluşuydu. İnsan, Caesar’a hükmetmek istiyor, onu kendi eşiti olarak kabullenemiyordu. Zeki maymun Koba’nın iktidar hırsı üzerinden şekillenen ve genel olarak iyilik-kötülük meselesine kilitlenen ikinci filmi ise çok beğenmemiştim. Üçüncü film de ne yazık ki yine iyillik-kötülük meselesi üzerinden ilerliyor ve rövanşist tavrın hiçbir işe yaramayacağını vurguluyor.
ÖZGÜNLÜK EKSİK KALMIŞ
Seri, yeni filmde ciddi, ağır ve trajik bir tavırla daha çok kendi destanını yaratmaya çalışıyor galiba... Caesar’ın öyküsünü en başından beri bilen seyircilerin etkilenmesi mümkün. Ama kendi adıma her şeyi gereğinden fazla acıklı ve trajik bulduğumu söyleyebilirim. Ayrıca ortada ayrımcılık, savaş üzerine daha önce hiç söylenmemiş sözler yok. Özgün bir öykü ya da farklı bir görsel dünya olduğu da söylenemez. Maymunların yeni bir uygarlık kurmasına doğru ilerlediğini bildiğimiz bir serinin neden bu kadar karanlık ve mutsuz olması gerektiği sorusunun cevabı da herhalde yaşadığımız dünyayla ilgili...
Yönetmen Matt Reeves’in savaş kadar, hapishane filmleri türünden de esinlenerek çektiği “Maymunlar Cehennemi: Savaş” uzun ve biraz ağır tempolu bir film. En etkileyici yanı maymun karakterler... Andy Serkis’in performans yakalama tekniğiyle canlandırdığı Caesar bir yana yeni karakter “Kötü Maymun” (Steve Zahn) da çok iyi...
Filmin notu: 6
- Hikâye farklı, formül aynı39 dakika önce
- Peri masalına dahil olan modern sapık2 gün önce
- Gençlik bağımlılığa dönüştüğünde…6 gün önce
- Amerikan rüyasının peşinde1 hafta önce
- 'Yandaki Oda': Sade, duru ve hüzünlü2 hafta önce
- Yeni bir 'beden değiştirme' hikâyesi2 hafta önce
- 'Venom: Son Dans': Simbiyotik dostluk hikâyesi2 hafta önce
- Pop müzik yıldızının kâbusları3 hafta önce
- Trump'ın yükselişinin öyküsü3 hafta önce
- Silaha, şiddete ve öldürmeye inananlar4 hafta önce