Sakın ses çıkarma!
John Krasinski’nin yönettiği ve başrolünü Emily Blunt ile paylaştığı ‘Sessiz Bir Yer’ (A Quiet Place) adlı gerilim, insanlar için ses çıkarmanın ölüm anlamına geldiği bir dünyada geçiyor
TERK edilmiş, yağmalanmış market görüntüleri, öteden beri Amerikan sinemasının en sık kullandığı kıyamet simgesidir. Market sadece kapitalizmin, tüketim toplumunun değil, bildiğimiz uygarlığın da temsilcisidir. Gündelik yaşamlarımızın olağan biçimde sürüp gidiyor olmasının teminatıdır. Market düşmüşse, medeniyet de düşmüştür.
‘Sessiz Bir Yer’, bir kıyamet ortamında, rafların altüst edildiği büyük bir mağazada açılıyor. Daha ilk andan, yaşanan felaketin sesle bir ilgisi olduğu anlaşılıyor. Mağazayı terk eden üç çocuklu ailenin dönüş yolculuğunda, ses çıkarmanın neden ölüm anlamına geldiği de netleşiyor: Ses çıkardığınız an, canavarlara yem olduğunuz bir dünya bu… ‘Sessiz Bir Yer’, sese duyarlı canavarların nereden ve nasıl geldiğiyle ilgilenmiyor. Dünyanın geri kalanında olup bitenler de görüş alanımızın dışında kalıyor.
TİPİK BİR AİLE DAYANIŞMASI FİLMİ
Bütün film, bir Amerikan ailesinin sessiz kalarak hayatta kalma mücadelesi üzerine kurulu… Aile dış dünyadan izole halde bir çiftlikte yaşıyor. Balık avlayarak ve tarım yaparak besleniyorlar. Abbott Ailesi’nin ABD’nin kuruluş döneminde, toprağa kök salmak isteyen ilk göçmen aileleri hatırlattığı kesin. Klasik western’lerdeki haydut tehdidinin yerini canavarlar almış durumda… Kadının hamile olması, ailenin kök salma ve gelecek perspektifinin göstergesi. Burada galiba asıl önemli olan, ailenin pes etmemesi ve kapsamlı bir savunma sistemi kurmuş olması. Öyle ki kendi aralarında bir işaret dili dahi geliştirmişler. ‘Sessiz Bir Yer’in öncelikli olarak bir aile dayanışması filmi olduğunu belirtelim. Zaten öykü, herkesin birbirini koruma çabaları üzerinden şekilleniyor. Ailenin hayatta kalmak için sessiz bir dünya kurmasının belki de en ilginç yanı, sesin iletişim için temel bir şart olmaktan çıkması…
GERİLİM SAHNELERİ ZORLAMA OLMUŞ
İletişim teknolojilerinin alıp başını gittiği bu gürültülü dünyada ilkel atalarımızın sözsüz iletişim kurduğu çağlara dönmek, besin zincirinde bir alt kademeye düşmek gibi meseleleri unutmamak gerek. Düşündükçe benzer alt metinlerin akla gelmesi mümkün. Ama filmin tüm bu konular üzerine etraflı bir biçimde kafa yorduğu, öyküyü bu tür analizlere yönlendirdiği söylenemez. Senaryoya da katkıda bulunan yönetmen John Krasinski’nin belli ki asıl amacı, sese duyarlı canavarlarla aile arasındaki mücadeleyi görsel olarak benzersiz bir gerilim filmine çevirmek…
Krasinski’nin yönetmen olarak başarısı, sesin ölüm anlamına geldiği bir dünyayı itinayla kurması… Ama kendi adıma Emily Blunt’ın oynadığı anne karakterinin fiziksel olarak çok acı çektiği ve zor durumlarda kaldığı sahneleri sevdiğimi söyleyemem. Krasinski, anne için işkenceye dönüşen bu sahneleri gerilimin zirvesi olarak planlamış ama bence biraz zorlama olmuş. Ayrıca Krasinski’nin, canavarların olduğu sahnelerde ‘Alien’ başta olmak üzere benzer yaratık filmlerinden çok farklı bir kulvar açamadığını düşünüyorum. Yine de ‘Sessiz Bir Yer’in, özgün konseptiyle baştan sona ilgiyle izlenen kayda değer bir korku gerilim filmi olduğunu söyleyebilirim.
Filmin Notu: 6.5
- Hikâye farklı, formül aynı39 dakika önce
- Peri masalına dahil olan modern sapık2 gün önce
- Gençlik bağımlılığa dönüştüğünde…6 gün önce
- Amerikan rüyasının peşinde1 hafta önce
- 'Yandaki Oda': Sade, duru ve hüzünlü2 hafta önce
- Yeni bir 'beden değiştirme' hikâyesi2 hafta önce
- 'Venom: Son Dans': Simbiyotik dostluk hikâyesi2 hafta önce
- Pop müzik yıldızının kâbusları3 hafta önce
- Trump'ın yükselişinin öyküsü3 hafta önce
- Silaha, şiddete ve öldürmeye inananlar4 hafta önce