Bizim Kunta Kinte'ler
Doğduğunda ABD’de kölelik kalkalı 50 yıldan çok olmuştu.
Kuzeyde doğduğu için şanslıydı aslında. Güneyde olsa o yıllarda bir beyazla aynı otobüse binemez, aynı lokantadan yemek yiyemez, muhtemelen profesör bir baba ve öğretmen bir anneye sahip olamazdı. Ama “şanslı” siyahlardan biriydi ve bu sayede iyi bir eğitim alıp gazeteci olmuştu.
ABD’de müslüman zenci hareketinin lideri Malcolm-X‘in biyografisini yazarken birden kendi “kökler”inin peşine düşmeye karar verdi.
20 yıllık bir araştırmanın sonunda, 1760’lı yıllarda henüz 17 yaşındayken Gambia’dan kaçırılıp hiç bilmediği bir ülkede para karşılığı satılan büyük büyük büyük dedesinin izini bulmayı başardı.
Dedesi “Kunta Kinte”ydi. Adını “Toby” yapmak isteyen sahiplerine kendi adını haykıran Kunta Kinte...
Alex Haley, büyük dedesi Kunta Kinte ve onun mücadelesini “Kökler” isimli tarihi romanında anlattı. Büyük başarı kazanan bu roman, 70’li yıllarda filme çevrilip çok sayıda ülkede gösterildi.
Ve Kunta Kinte, yazarını da romanını da gölgede bırakan büyük bir üne kavuştu; dünyanın her yerinde özgürlük, eşitlik ya da insanca yaşamak isteyenlerin kahramanı haline geldi.
İzmirli memurların bile...
Bir süre önce İzmir Konak’taki Sosyal Güvenlik Merkezi’nde çalışan bir memur, müdürlere ayrılan masada yemek yediği için iddiaya göre başka ilçeye sürüldü.
Oysa memur maaşından kesilen yemek parasıyla müdürünki aynıydı. Ama müdürlerin yemek yemesi için ayrılan özel bölümler, onlara hizmet eden garsonlar vardı. Müdürler porselen tabakta, memurlar ise tabldotta yemek yiyordu. Üstelik müdür masaları boş dururken memurlar yemek yiyebilmek için masaların boşalmasını bekliyordu.
Tıpkı 1950’lerde beyazların yemek yediği lokantalarda zencilerin gördüğü muamele gibi...
Büro Emekçileri Sendikası, yaşananları Kunta Kinte‘nin mücadelesiyle özdeşleştirip “eşit şartlarda yemek yiyebilmek” için kampanya başlatma kararı aldı.
Ve bir memur, göre göre körleştiğimiz bir konuda gözlerimizi açtı. Bu uygulamanın insana ne kadar “yabancı”, ne denli “aşağılayıcı” ve “incitici” olduğunu çarptı yüzümüze.
Artık farkındayız...
İzmirli bir Kunta Kinte sayesinde...
- Üç çocuğa nasıl bakılır?13 yıl önce
- Aba altından sopa gösterme siyaseti13 yıl önce
- İzmir'in ruhuna dokunmak13 yıl önce
- Çekilişsiz, kurasız rektör seçimi13 yıl önce
- Bu karar örnek olmalı13 yıl önce
- Cuma öğretmenin küpesi13 yıl önce
- Çeşme, "Ruslar'ın Çanakkalesi" olur mu?13 yıl önce
- İkiçeşmelik'e kim el atacak?13 yıl önce
- Yorum farkı13 yıl önce
- Milli Eğitim'den cevap var13 yıl önce