"İttifak" mı, "Mutabakat" mı?
İkisi de anlam açısından aynı görünse de uygulamada farklıdır.
Biri birlikte hareket ederek hedefe gitmeyi, diğeri ise birlikte olmasa da aynı hedefe varmak için uzlaşıyı anlatır.
Baştan bunu vurgulamamın nedeni önceki hafta Cumhurbaşkanlığı, dolayısıyla AK Parti’nin, önceki gün de CHP’nin işaret ettiği, ittifak ve mutabakat yaklaşımı…
Anımsanırsa Cumhurbaşkanlığı’nın yol haritası üzerinde çalıştığı, Erdoğan’ın da genel çerçevesini önceki gün çizdiği “Türkiye İttifakı” ile CHP Parti Meclisi’nin (PM) önceki gün yayınladığı bildiride yer alan “yeni mutabakat…” çağrısı arka arkaya geldi.
Konunun her iki tarafıyla da konuştum.
İkisinin de ortak paydasında Türkiye vardı…
Ama kelime seçişlerindeki gibi yöntem konusundaki farklılıkları da bu aşamada derindi.
CHP YENİ ANAYASA DİYOR
CHP’den yola çıkarsam…
CHP PM’nin önceki günkü bildirisi hazırlanırken üzerinde epey kafa yorulmuş.
Bildiride “son gelişmelerin yeni bir sosyal mutabakata duyulan ihtiyacı ortaya koyduğu” vurgusu yapılmak istenmiş.
Gerekçe olarak da “Anayasa sosyal mutabakat belgesidir” yaklaşımı gösterilmiş.
Yani, Erdoğan’ın Türkiye İttifakı çağrısına, “Eğer arayışınız varsa bunun adresi öncelikle Anayasa’nın yeniden yazımıdır” mesajı verilmek istenmiş.
Başkanlık sisteminin sorunlarının çözülmediğine dikkat çekilerek, “çözüm için buluşmanın adresi yeni Anayasadır” işareti yapılmış.
İtirazlar üzerine “sosyal” kelimesi ayıklanmış.
Cümle dün yayınlandığı şekliyle şu hale gelmiş:
“24 Haziran’dan bu yana yaşadıklarımız, hukukun üstünlüğünü, güçler ayrılığını, denge ve denetimi sağlayacak yeni bir mutabakata duyulan ihtiyacı ortaya koymaktadır…”
Metnin hazırlanışı sırasında da ortaya konulduğu gibi CHP’deki arayış, Anayasa değişikliği…
Bu kapsamda Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye İttifakı” diye adını koyduğu buluşma adresi için yol gösterici olunmak istenmiş.
Özetle CHP’deki hedef, yakın gelecekte konunun daha derinlemesine tartışılacak olmasını da görerek ön almak ve konunun ele alınacağı zemin için adres göstermekten öte değil.
MHP’NİN HASSASİYETİ
CHP’deki bu bakışın MHP’de olduğunu söylemek olanaksız.
Çünkü MHP, getirilen sisteme ilişkin itirazda bulunmuyor.
Ancak işlerliğinde bazı düzenlemelerin olması gerektiğinin de altını çiziyor.
Bunun başında da Cumhurbaşkanı ile Parti Başkanı görevleri arasındaki çizginin net ortaya konulması geliyor.
Nitekim MHP lideri Devlet Bahçeli de Didem Arslan Yılmaz ile geçen ay yaptığı röportajda bu noktaya işaret etmiş ve aynen şunları söylemişti:
“Genel Başkan olarak ortaya koyacağınız tutum ve davranışları Cumhurbaşkanlığı makamı ile karıştırırsanız aynı zamanda devleti tahrip etmiş olursunuz… Burada dikkat edilmesi gereken konu Cumhurbaşkanlığı makamı ile parti Genel Başkanlığı makamının ruhu üslubu çalışma düzeni itibarıyla çok nazik ilişkilerin oluştuğu bir ortamdır. Bunun zedelenmeden devlet yerine partiyi öne çıkararak ille de ben böyle düşünüyorum, devletin müesseseleri ne derse desin diyerek parti Genel Başkanlığı’nı öne çıkarıp, devletin başkanlığını ikinci plana atarsa bu olmaz. Tartışılır ama bunu da bugüne kadar yapılacağını görmedik.”
Liderinin de vurguladığı gibi MHP, o ince çizginin norm haline getirilmesini istiyor.
AK PARTİ’NİN AMACI
AK Parti’nin Türkiye İttifakı diye tanımladığı, önceki gün de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla çerçevesini çizdiği Türkiye İttifakı yaklaşımı ise bunların ötesinde.
Amaç kişi veya parti ile bütünleşik hareket etmek yerine, belirli hedefler etrafında tüm kesimlerin buluştuğu yapıyı oluşturmak.
Türkiye’nin ortak sorunları konusunda çözüm üretmek ve ortak çıkarlarını birlikte savunmak…
Nitekim bunun çerçevesi de, Atatürk’ü ülke ve milli değer olarak kabul eden zeminde, vatan ve milletin bütünlüğü ile güçlü demokratik devleti yaratırken, terör ve uluslararası emperyalizme ve faşizme karşı ortak mücadelenin geliştirilmesi, Türkiye’nin siyasal icrasının merkezinin de Cumhurbaşkanlığı olacağı şeklinde çizilmişti.
Başta da belirttiğim gibi, partiler arasında mutabakatın sağlanabilmesi için tam bir zeminin olduğunu söylemek olası değil.
HEDEF AYNI AMAÇ FARKLI
Çünkü CHP, İYİ Parti ve SP, parlamenter demokratik sisteme geri dönüş için yeni bir mutabakattan söz ediyor.
MHP ise başkanlık sisteminin devamını savunurken, Cumhurbaşkanı’nın, parti genel başkanlığı ile ilişkisinin kesin şartlara bağlanarak düzenlemesi, gerekirse revize edilmesini istiyor.
Aslında Cumhur İttifakı’ndaki ortağından çok ayrışmıyor.
AK Parti ise sloganındaki gibi “aynen yola devam” bakışıyla hareket ediyor.
Dolayısıyla varılmak istenen hedef hepsinde de aynı ama amaç farklı…
Hepsi de Türkiye’nin istikrarı ve gelişmesini farklı modelle olabileceğine inanıyor; bu da şu aşamada uzlaşıyı zorlaştırıyor.
Ancak unutulmasın ki makro projeler uzun soluk gerektirdiği için bugünden öngörüde bulunmak, sürecin kaderi için kehanette bulunmak doğru olmaz.
Her şeyin en çözücüsü zamanın, her şeyi ortaya çıkarmak gibi kötü bir huyu vardır.
***
Kızılcahamam sonucu...
AK Parti Kızılcahamam toplantısı dün Ankara kulislerinde en çok dile getirilen konular arasındaydı.
Öncelikle il başkanları ve belediye başkanları seçim sürecinde yaşadıkları tüm olumsuzlukları sergilemişler.
Bazıları, “Sandık daha gelmeden seçimi kaybedeceğimiz belliydi” yaklaşımı göstermiş ve sorumluluk verip yetkilendirmemenin getirdiği sorunlara dikkat çekmiş.
Bazıları da uygulanan genel politika nedeniyle “Kendi seçmenimizden oy alamadık” hayıflanmasında bulunmuş.
Bazılarını toplantıyı yöneten Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş yatıştırmış.
Bazılarını da Ankara İl Başkanı Hakan Han Özcan’a da yaptığı gibi, “Başkanım siz elinizden geleni yaptınız 25 ilçenin 22’sini aldınız, başarılısınız kutlarım” sözündeki gibi Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir teskin etmiş.
Ancak bütününe bakıldığında başkanların sonuç cümleleri aynı olmuş:
“Türkiye’nin birinci partisi biziz, yaptığımız yanlışları görüp bir daha aynı durumda kalmamalıyız…”
ETEKTEKİ TAŞLAR
Gençliğin kendilerine destek veren medyanın tutumundan yakınmasından tutun da Doğu ve Güneydoğu’daki il başkanları ve seçilen belediye başkanlarının özgüven kazanmış şekilde sıranın en önünde oturmalarına kadar önemli gelişmelere tanıklık edilmiş.
AK Parti’nin ilk kez MKYK üyeleri, bakanlar, il, ilçe ve gençlik kolları başkanları ile beldelere kadar belediye başkanlarını buluşturduğu toplantıdan parti yönetimleri de hoşnuttu.
Özellikle de en küçük beldeden, büyükşehirlere kadar tüm belediye başkanları ile bakanların karşı karşıya kalması ve beklentilerini doğrudan iletmeleri açısından da teşkilat hoşnuttu.
Herkesin eteğindeki taşı ve beklentilerini, taleplerini döktüğü bir toplantı olmuş.
İŞKUR TYP’YE YENİ DÜZEN…
İçişleri Bakanı’nın uyuşturucu ile mücadelede, Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın belediyelerin yatırımlarında %70 üzerindekilere devam etmeleri, %40 altındakinden de vazgeçmeleri çağrısında bulunduğu toplantıda, Cumhurbaşkanı da benzer mesaj vermiş.
Toplantıda il başkanlarının seçimi etkilediğinden yakınıp, şikayetçi olduğu bir konu da İŞKUR’un 6 ile 9 aylık sürelerle geçici işçiler için geliştirdiği, Toplum Yararına Programlar (TYP) olmuş.
Çalışma Bakanı’ndan buna son vermesi istenmiş.
Gerekçe olarak da her 6-9 ayda binlerce kişinin geçici işçi olmak için başvuruda bulunup, sürekli kendilerinden destek istemelerini göstermiş.
Geçici işe yerleştirilmeyenlerin AK Parti’ye tepkisinin arttığına vurgu yapılmış; memurların da geçici işçilerin amirleri gibi davranması nedeniyle işlerin yürümez hale geldiğine işaret edilmiş.
Bakan konuyu ele alıp, TYP’nin kaldırılıp yerine yeni bir sistemin getirilmesi için çalışacakları sözünü vermiş.
İSTANBUL TALİMATI
Toplantıda gündemin birinci unsuru ise İstanbul seçimi olmuş…
Parti yöneticilerinden bazıları İstanbul seçiminin iptal edileceğine yönelik umutlarını en yüksek seviyede tutmuş.
Hatta, diğer illerin belediye ve il başkanlarına, “Her birinize İstanbul’da bir bölgede görev verebiliriz. Hazırlıklarınızı ona göre yapın” uyarısında bulunulmuş.
Bazıları ise yakın geçmişten bu yana ileri sürülen iddiaların geldiği noktalara dikkat çekerek, meselenin üzerine daha fazla gidilmemesi, konunun bu haliyle noktalanmasını tavsiye etmiş.
Hatta bazıları akşam sohbetinde, “Seçimin yenilenmesini doğru bulmuyorum, yenilenmesi halinde nasıl bir sonuçla karşılaşacağımızı öngörüyor musunuz?” sorusunu yöneltenlere de rastlanmış.
Şu kadarını söylemeliyim ki AK Parti İstanbul seçimi konusunda iki farklı görüşe sahip.
Ama hemen hepsinde olan ortak beklenti “Bir an önce bitse de işimize gücümüze baksak” yönünde…
YSK’NIN YARGIÇLARI
Daha önce de vurguladım, Türkiye’nin en şeffaf seçimine tanıklık edildi.
Kimi oy torbaları üzerinde geceledi, kimi iddialarını “Haydi bir bakın bakalım var mıymış” yaklaşımında dile getirdi.
Hepsine de YSK hoşgörü ile yaklaştı, kimsenin iddiasını da asılı bırakmadı.
“Seçimin üzerinde bir tek şaibe kalmaması” için ara kararlarının araştırılması için İstanbul İlçe Seçim Kurulu başkanlarına tanıdığı süre dün akşam itibarıyla doldu.
Bundan sonra gözler YSK’da…
Unutulmamalı ki YSK’da yüksek yargıçlar görev yapıyor; birilerinin beklentisi, umudu, siyasi ikbalini değil, elindeki verilerin gerçekliğini ve hukukiliğini esas alarak hareket ediyor.
Bunu da hukuk içinde kalarak yapıyor.
Bütün bunlardan dolayı, hukuk içinde kalacak YSK kararına herkesin saygı göstermesi gerekir.
NOT: İşler birikti, beni de telaş sardı; dört güne kadar da yetişmesi gerekiyor; bir koşu halledip dönüyorum. Haftaya çarşamba görüşmek üzere…
- Uzun menzilli füzeler yakındakileri etkiledi...25 saniye önce
- İktidar kapışması…1 gün önce
- Gülmek ve ağlamak…4 gün önce
- Kitlelerin hayal gücü…1 hafta önce
- Olayın Olacağı Oda...1 hafta önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı2 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?2 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce