Seçim Kurulu'ndan itirazsız ağır yazı...
Yüksek Seçim Kurulu, zaten vaziyetini değiştirmemişti ama Cuma günü bunu karar haline de getirdi.
Sözünü ettiğim yenilenecek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde görev alacak ilçe seçim kurulu başkanları ve sandık müdürleri ile personeli…
YSK, 4753 sayılı kararında İstanbul’daki seçim kurulu başkan, müdür ve personelinin aynı yerlerde görevlerine devam edeceğini bildirdi.
Yani, oyların çalınmasına aracılık ettikleri, suistimal yaptıkları iddiasıyla haklarında olmadık suçlamada bulunanlarla bu seçimi de yapacağını açıkladı.
Atasözündeki gibi “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu…” gibi bir karar.
Hem de bu kararını öyle seçim iptalindeki gibi 7’ye 4 falanla değil, oy birliği ile aldı…
Karar bir yana, asıl etkileyici olan kararın alınmasına neden olan resmi yazı…
Bir hakim, kibarca bir üssüne karşı nasıl hayıflanır ve sitemini nasıl aktarır, paradoksunu gözler önüne nasıl sergiler derseniz, hukuk fakültelerinde okutulacak nitelikle bir yazı metni derim…
TERÖRİST ÖRGÜTÜ ÜYESİ GİBİ
Belgelerden yola çıkarsam…
Şişli İlçe Seçim Müdürü Hatice Çelebi, 30 Mayıs günü “Yüksek Seçim Kurulu’na Sunulmak Üzere” başlığı ile Şişli 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na bir yazı gönderiyor.
Seçim Müdürü Çelebi, 2018’den bu yana görevde olduğunu, 24 Haziran seçiminde de aynı kurullarla çalıştıklarını belirttikten sonra 31 Mart seçimi sonrası hepimizin hafızasında hâlâ tazeliğini koruyan gelişmeleri, başına gelenleri sıralıyor.
Önce “Şüpheli” sıfatıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadelerinin alındığını, ardından “Terör ve organize suçlara bakan Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadelerine başvurulduğunu” anımsatıyor.
Bunlara dayanak “isimleri ve fotoğraflarıyla birlikte çarşaf çarşaf suçlamanın yer aldığı haberlerin” yazıldığını belirtip ekliyor:
“Örgüt üyesi gibi şüpheli sıfatıyla ifadelerimizin alınması, görsel ve yazılı basında isimlerimizin deşifre edilmesi, kamuoyunda haksız bir algı oluşturduğunu düşünmekteyim…”
HEM SUÇLUYOR HEM DE GÖREV VERİYORSUN
Soruşturmadan aklanarak çıkacaklarına olan inancını kayda geçirdikten sonra “Ancak bilinen bir gerçek vardır” deyip ekliyor:
“Bir şeyin şüyuu vukuundan beterdir. Gerçek olmayan iddiaların gerçekmiş gibi söylenmesi toplumda ciddi bir algı yaratmakta, ileride telafisi mümkün olmayacak haksız ithamlara sebebiyet vermektedir. Benim aileme ve çocuklarıma bırakabileceğim en büyük hazine mesleğimi onurla yapıp emekliliğimi istediğimde tertemiz bir sicille sonlandırmaktır.”
Ardından kendilerinin yeniden görev almalarının hem kendilerine hem de YSK’ya zarar vereceğini vurguluyor.
Özetle, “Hakkımızda bu kadar suçlama yapılırken bunlara dayanak yaparak seçimi iptal eden sizler beni nasıl aynı göreve getirirsiniz” sorusunu yöneltiyor.
BAŞKAN’IN AĞIR SİTEMİ
Dilekçe burada kalmıyor, Şişli İlçe Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Vedat Güneş de Çelebi’nin yazısına bir üst yazı ekliyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynı kurul üyeleriyle görev yaptığını dilekçesinde büyük harflerle yazdıktan sonra “Örgütlü suçlar savcılığı” tarafından terör örgütü üyesi gibi haklarında soruşturma yürütüldüğünü, bu kapsamda ifadelerinin alındığını; Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun da idari soruşturma açtığını belirtiyor.
Hırsız, suistimalci, çeteci olarak adlandırıldıklarını anımsatıyor.
Ardından cümlesini şöyle tamamlıyor:
“Yukarıda izah edildiği üzere bu kadar kötü sıfatlarla töhmet altına sokulan ilçe seçim kurulu hakimi ve personelinin, görevden alınarak yerlerine iyi niyetli, namuslu, dürüst, hakim ve personel atanarak seçim yaptırılması aynı zamanda ülke menfaati gereğidir.”
GÜVEN’İN SÖZLERİ
Her iki dilekçe Cuma günü YSK’da okunduğunda homurtular yükseliyor.
Nasıl böyle bir yazının yollanabileceğine ilişkin sert cümleler yükseliyor.
Başkan Sadi Güven’in “Adam size sitem ediyor; ‘niye seçimi iptal ettiniz, şimdi niye görev veriyorsunuz?’ diyor” sözü homurtuyu kesiyor…
Bu aşamada Şişli Seçim Müdürü Hatice Çelebi’nin görev yerinin son kararname ile değişmiş olduğunu da kayda geçiriyor.
Sonrasında ne mi oluyor?
YSK Kuruluş Yasası ve 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Kanunu gereği, yasal olanın yapıldığını, personel değişikliğinin ise söz konusu dahi olamayacağına oy birliğiyle karara bağlıyor.
AK PARTI İTİRAZININ BAŞKA YOLU YOK
AK Parti’nin YSK Temsilcisi Recep Özel’e YSK’nın Şişli Seçim Kurulu’ndan gelen yazı üzerine aldığı kararı anımsattım.
“Siz bu ilçe seçim kurulları değişmeden seçime gidilemez demiştiniz...” hatırlatmasında bulundum.
Özel, görüşünü koruduğunu belirtti, “YSK’ya kararını gözden geçirmeleri için başvuruda bulunacaklarını” söyledi; birkaç saat sonra da başvuruyu yaptı.
Ancak seçim kurulu başkanlarının o seçim çevresindeki en kıdemli hakimlerden oluşmasını yasa emrediyor; en kıdemli hakimler de görevlerini sürdürüyor.
Dolayısıyla kanun gereği başka bir hakimin seçim kurulu başkanı olma ihtimali de yok.
Bu durumu Özel'e de anımsattım...
Birkaç gün önce hakim, savcıların tayinine ilişkin yaz kararnamesinin yayınlandığını belirtip “Yeni bir kararname çıkabilir mi?” diye sordum.
Kanunun emredici maddelerine ilişkin sözlerime hak verdi.
Yeni bir kararname konusunda ise “Sanmıyorum… Olursa da yanlış anlaşılır...” dedi.
Dolayısıyla en kıdemli olanlar geçen seçim de görev alanlar ve kanunun değişme olasılığı olmadığına, kararnamenin de yayınlanma imkanı bulunmadığına göre, aynı ilçe başkanları ile devamdan başka yol yok.
Bu durumda değişen sadece seçimin yenilenmesi olacak, her şey aynı kalacak.
Buna, her türlü üst düzey girişimin yapılmasına karşın değiştirilemeyen Maltepe Seçim Kurulu’nun toplandığı Türkan Saylan Kültür Merkezi de dahil…
***
Sandık sonucunu MHP seçmeni belirledi…
Hafta sonu dört yerde yapılan seçimi kazananlar üzerinden okumaya kalkan iki nedenle yanılır.
İlki, 2014’te olan ittifakların bu seçimde ortaya çıkması, ikincisi ise ertelenen bir seçime tanıklık ediliyor olması.
Dolayısıyla sandık sonucunun tayini, 2014, 31 Mart ve 2 Haziran olmak üzere üç farklı oy toplamlarının tahliliyle olasıdır.
Bütün bunlara bakarak şunu belirteyim ki üç ilçedeki sandık seçim sonucunun tayininde MHP seçmeni faktör oldu.
MHP seçmeninin yönü, sandığın kazananını belirledi.
Eğer Denizli Honaz için de bu geçerli mi diye sorarsanız, yanıtım evet olur.
Bunu anlamak için AK Parti’nin Honaz’da seçim çalışmalarını yürüten etkin isimlerinin seçim sürecinde açıktan dile getirdikleri hayıflanmalarını dinlemek yeterlidir.
KAZANIRKEN KAYBETTİ
İttifaklar açısından sonuç ise kaybederek kazananlar gibi ilginç bir sonucu önümüze koyuyor.
Meslek büyüğüm, “Önemli olan futbolda skor, ticarette kârdır; sonuçta herkes kazanana bakar” derdi.
Siyasette her daim böyle olmaz, geçmiş geleceği belirlediği için öncesine de bakılır.
Bu açıdan değerlendirildiğinde Cumhur İttifakı’nın üç ilçenin ikisinde kaybederken kazandığı görülüyor.
Sandık sonuçlarıyla gidersek…
Artvin Yusufeli’nde AK Parti 2014 yılındaki seçimde 2039 oy ile seçimin galibi oldu, ikinci sırayı 1418 oyuyla MHP aldı.
CHP’nin 2014 oyu ise 490 idi…
İptal edilen 31 Mart seçiminden AK Parti 1819 oyla birinci çıktı.
İkinci ise 1326 oy artış ile oyunu dört kart yükseltip 1816’ya çıkaran CHP oldu.
MHP’nin 2014’te 1418 olan oyu ise 541’e geriledi.
MHP bunun üzerine Cumhur İttifakı gereği AK Parti’ye destek vermek için seçimden çekildi…
Pazar günü yapılan seçimi AK Parti adayı 2447 oyla alırken, CHP adayı 2079 oyda kaldı.
ORANSAL ARTIŞLAR
Burada dikkat çeken ise AK Parti ile MHP’nin 2014’e göre oy toplamının oldukça gerisinde kalması.
İkisinin 2014 toplamı 3457 olması gerekirken, bu seçimde 1010 oy geride tamamladı.
31 Mart seçimi baz alındığında ise %3 artışa tekabül eden 87 oy artış gösterdi.
Buna bir de seçmen sayısındaki artış eklendiğinde aslında iki partinin oyları olması gerekenin altında kaldı.
CHP açısından bakıldığında ise oransal olarak ciddi oy artışı söz konusu…
Her iki seçimde de oylarını neredeyse katlamış, birinde 490’dan 1806’ya ulaştırırken, Pazar günü yapılan seçimde de artışını sürdürmüş, 2063’e ulaştırmış; yani 257 oy fazla almış.
Bu da gösteriyor ki MHP seçmeninin ağırlıklı bölümü AK Parti’ye yönelip seçimin galibini tayin ederken, azımsanmayacak kadarı da CHP’ye gitmiş.
Özetle Yusufeli’nde sandık sonucunu MHP seçmeni belirmiş; ittifak ortağına kazandırmış ama toplamda eriyen olmuş…
KESKİN DÜŞÜŞ
Kırıkkale Keskin seçimi için de geçerli…
Keskin’de 2014 seçimini 1629 oyla BBP adayı kazandı, AK parti ise 1621 oy aldı.
MHP oyu ise 429’da kalırken CHP oyu 383 idi.
Keskin’de CHP aday çıkarmadı, Millet İttifakı gereği İYİ Parti’ye bıraktı.
İptal edilen seçimde İYİ Parti adayı 1806 oyla birinci çıkarken, AK Parti adayı 1800, MHP adayı ise 1575 oy aldı…
AK Parti, seçmenin bir bölümü İYİ Parti’ye yönelebileceği kaygısıyla Yusufeli’ndeki gibi MHP adayının çekilmesini istemedi.
Pazar yapılan seçimde doğalgaz, içme suyu getireceği sözünü veren, bunu da ilçeyi ziyaret eden bakanların ağzından duyuran AK Parti adayı 2426 oyla seçimin galibi oldu.
İYİ Parti adayı 2165 oy alırken, MHP oyu ise 679’a düştü.
Rakamlar da gösteriyor ki MHP’nin 896 seçmeni, adayının seçilme şansı olmadığını görünce tercih farklılaştırmış.
Normalde eksilen oyun Cumhur İttifakı gereği AK Parti adayına gitmesi gerekirdi.
İkisinin toplamı da 2 bin 696 oya ulaşmalıydı...
Oysa öyle olmadı, AK Parti adayı 270 eksiğiyle, yani oransal olarak %10 düşük alıp, 2426’da kaldı.
Eğer 2014 baz alınsaydı Cumhur İttifakı’nın bileşenleri arasında yer alan BBP ve MHP’nin de oyu eklendiğinde 3742 oya ulaşması gerekirdi.
Bu rakamın 1316 oy eksiğini alabildi.
Yani 2014 baz alındığında Cumhur İttifakı’nın kaybı %30 oldu.
İYİ Parti 2014 seçiminde olmadığı için bir rakam verebilmek olası değil.
Ancak iptal edilen seçimdeki 1806 oyu Pazar günü 2 bin 165’e ulaştırması açısından bakılırsa oylarını %19,8 arttırdığı görülür.
Özetle Keskin’de de AK Parti’nin adayı geçmişe göre kaybederek kazandı.
HONAZ’IN İTHAMI
Geçen haftaki köşe yazılarımdan birinde üç ilçedeki seçmenin ihya olduğunu belirtirken Honaz’daki duruma değinmiş ve sonucu MHP seçmeninin belirleyeceğini söylemiştim.
Bunu da AK Parti’den yükselen hayıflanmalara bakarak tespit etmiştim.
MHP Honaz İlçe Başkanı’na yönelik fiktif, haklılığı tartışılır ithamlar belli ki tabanda rahatsızlık yaratmış.
Denizli’de siyasete yıllarını vermiş, milliyetçi kesimin akil adamlarının uyarıları da dikkate alınmamış.
Bu da Honaz’da da sonucun belirlenmesinde MHP seçmeninin etkisini arttırmaya yetmiş.
Çünkü Honaz’ı 2014’te AK Parti adayı 8 bin 142 oyla kazanmıştı; Cumhur İttifakı’nın bileşeni MHP 6 bin 803, BBP ise 67 oy almıştı.
MHP ve BBP bu seçim aday çıkarmadı; dolayısıyla üçünün oy toplamı 15 bin 12 olması gerekirken, AK Parti adayı 31 Mart’ta 9 bin 381 oy alabildi.
KAYBEDERKEN KAZANDI
Bu seçimde ise daha da düştü 8 bin 836’ya indi; kaybı 2014’e göre hesaplanırsa 6 bin 176 düştü; son 32 günde ise 545 eksildi…
CHP adayı cephesinden bakıldığında durum daha net anlaşılır.
Bırakın 2014 seçimini, 31 Mart’ta 9 bin 384 oy alırken, bu seçimde 10 bin 673’a çıkardı.
Bu dahi oyların nereden geldiğini anlamak için yeterli.
Eğer üç ilçenin toplamı alınırsa iki seçim arasında Yusufeli’nde %3 artan AK Parti adayı, Keskin’de %10, Honaz’da ise %11 düştü.
Toplamda bakıldığında kaybı 18 puan…
Millet İttifakı ise kaybederken kazandı, Yusufeli ve Honaz’da %14, Keskin’de %20 arttı…
Otalama artışı ise %16 oldu…
***
Bayramınızı kutlar nicelerini dilerim... Bu arada köşe yazısına da 2 gün bayram arası...
- Uzun menzilli füzeler yakındakileri etkiledi...25 saniye önce
- İktidar kapışması…1 gün önce
- Gülmek ve ağlamak…4 gün önce
- Kitlelerin hayal gücü…1 hafta önce
- Olayın Olacağı Oda...1 hafta önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı2 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?2 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce