Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

AK Parti’den birçok kişi ihraç edildi.

Ancak Genel Başkan ve Başbakanlık yapmış ismin ihracı ilk kez gerçekleşiyor.

Gerçekleşiyor diyorum çünkü henüz disiplin süreci tamamlanmadı.

Ama her ne olursa olsun işin bu noktaya varmasını her iki taraf da istiyordu.

Parmak ısırma oyunu gibi irade yarıştırılıyordu; sonunda adımı atan AK Parti yönetimi oldu.

Peki, Merkez Disiplin Kurulu’na (MYK) 15 gün içinde yapılması gereken savunmayı Davutoğlu ve beraberinde ihracı istenen 3 eski milletvekili sunacak mı?

Çünkü hepsi de geçmişte partinin milletvekili olmuş, en üst yönetim kadrolarında görev almış isimler.

“ÇOK ÇABUK OLDU…”

İhraç talebinde bulunulanlar arasında yer alan Selçuk Özdağ’a sordum, Davutoğlu ve arkadaşları ile bugün bir araya gelip konuyu karara bağlayacaklarını açıkladı.

Hangi gerekçe ile haklarında ihraç talebinde bulunulacağını bilmediğini söyledi.

İhraç ile ilgili sürece ilişkin de önemli bir cümle kurdu:

“Bu kararın bu kadar çabuk çıkacağını beklemiyorduk…”

Mücadelelerini “parti içinde kalıp, fabrika ayarlarına dönülmesini sağlamak için sürdürdüklerini” belirtti.

Gerekirse savunmayı partiye giderek de yapabileceklerini veya manifesto şekline dönüşebileceğini de sözlerine ekledi.

Davutoğlu cephesinde durum böyle…

Selçuk Özdağ ve Ahmet Davutoğlu.
Selçuk Özdağ ve Ahmet Davutoğlu.

“UZATMAYALIM TAMAM…”

İhraçlarının yolunun açıldığı MYK’da neler olduğuna gelirsek…

Öncelikle ihraçla ilgili konu MYK’nın toplantısı sırasında gerçekleşmemiş; önceden hazırlığı yapılmış.

Genel Sekreter Fatih Şahin, “Parti Tüzüğü’ne aykırı işlemde bulunan üyelerin tutum ve davranışları” ile ilgili gündem maddesi haline getirip MYK’ya sunmuş.

Genel Başkan Erdoğan, parti kurma çabasında olan isimlerin seçim sürecinde hiç çalışmadıklarını, tehdit dili kullanmaya başladıklarını belirtip, diğer üyelere de söz vermiş.

Söz alanların ağırlıklı bölümü, parti kurma çabasındakilerin “tek hedefinin Erdoğan olduğunu” vurgulamış ve dava şuuru ile hareket etmedikleri, partiye yakışmayan davranışlar sergilediklerinden yakınmış.

Erdoğan konuşmalar uzayınca bir noktada durdurup, “Uzatmayalım tamam” diyerek karar aşamasına geçirmiş.

İhraç talebi ile Merkez Disiplin Kurulu’na sevklerine karar verilmiş.

“HAYDİ, HODRİ MEYDAN DEYİP REST ÇEKTİK…”

AK Parti yöneticileri ile dün ihraç konusunu konuşurken, bu noktaya gelinmesinin gerisindeki nedenleri de aktardılar.

Davutoğlu’nun bugüne kadar konuşmalarının eleştiri sınırları içinde kaldığını anımsatan yöneticilerden biri, “O dönem kol kırılır yen içinde kalır diye baktık” dedi.

Davutoğlu’nun sonrasında dilini sertleştirdiğini belirterek, “Ancak tehdit diline başlayınca kaldırılmayacak bir durum oluştu” deyip ekledi:

“Bunu yutmamak lazımdı. Madem ‘konuşursam’ diye tehdit dili kullanıyorsun, ‘O zaman buyur gel ne varsa eteğinde dök; al sana zemin’ dedik. 'Hodri meydan' deyip resti çektik. Gelsin anlatsın bakalım ne varsa…”

“TEDBİRLİ İHRACIN” GEREKÇESİ KONGRE

Davutoğlu ve arkadaşları için talep edilen “kesin ihraç talebi” AK Parti Tüzüğü’nün 117’nci maddesine dayanıyor.

Gerekçesi ise bu maddenin 7. bendine yer alan “Parti yöneticileri, üyeleri veya parti tüzel kişiliği hakkında basın yayın araçları ile kamuoyu önünde gerçek dışı haber yaymak, iftira, hakaret, karalama veya küçük düşürücü beyanlarda bulunmak” hükmünü içeriyor.

Ancak dikkat çeken ihraç talebinin “tedbirli” olarak alınması...

Anlaşılan o ki AK Parti yönetimi, başlatılan ilçe ve il kongrelerinde Davutoğlu ve ekibinin faaliyette bulunmasını istememiş.

Çünkü tedbirli olması durumunda, karar kesinleşinceye kadar tüm parti faaliyetlerinden uzak tutulmaları, kongre salonlarına girememeleri gerekiyor.

RAKİBİ KÜÇÜLTME ATAĞI

Anlaşılıyor ki AK Parti yönetimi diğer cephede parti kurma çabasını yürüten Abdullah Gül desteğindeki Ali Babacan ekibi istifa edip gittiği için muhalif hareketin parti içinden ayıklanmasını istiyor.

“Çürük diş” gördüklerini bir an önce çekip atma yolunu tercih ediyor.

Aslında hedef Davutoğlu ve arkadaşlarının da sahaya inmesini sağlayıp, sahadaki yarışı hızlandırmak.

Yeni kadro oluşumunda birbirine rakip haline getirmek...

Başkanlık sistemine geçişten bu yana hemen her parti “rakibi küçültme” taktiğini diğer cepheye karşı uyguluyor.

Bazen Truva Atı, bazen kimliksizleştirme veya itibarsızlaştırma, çoğu zaman da kriminalize eden cümlelerle rakibi hedef alıyor.

AK Parti bu taktiğini İstanbul seçimlerinde karşısında oluşan Millet İttifakı bileşenlerini birbirine karşı kışkırtarak oynamaya çalıştı, ancak İYİ Parti ile HDP kadrolarını karşı karşıya getirmede başarı elde edemedi.

Hatta çaba tersine döndü, fark 13 binden, 810 bine çıktı.

SİYASETTEKİ GETİRİSİ

Bugün de HDP’li 3 büyükşehir belediye başkanının görevden alınması sürecinde de benzer atağı deniyor.

CHP’den başkanlara gelen dayanışmayı “Terör örgütüne destek” gibi yansıtıyor.

Aslında CHP ile HDP arasına kama çakıp, oluşan ittifakın daha sağlam bir hale gelmesinin önünü kesmek için çabalıyor; böylece karşısında oluşan bloku zayıflatmayı hedefliyor.

Bunun en belirgin çıkışlarından birine de dün tanıklık edildi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yerlerine kayyım atanan Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediye başkanlarını ziyaret edip destek veren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nu hedef aldı.

Hatta, sözlükteki karşılığı “dağıtmak, lime lime edip, yırtık hale getirmek” olan “pejmürde etme” teşbihine başvurdu.

Aynen şöyle dedi:

“Buradan söylüyorum: İşini yap, başımızın üzerinde yerin var ama işini yapmanın dışında başka işlerle meşgul olursan pejmürde ederiz. Bu kadar açık ve net...”

“Siyasette getirisi olur mu?” derseniz, İstanbul’da yaramadı.

Bundan sonrasında yarar mı derseniz onu da zaman gösterir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar