"Yeniden normalleşme…"
Covid-19 sonrası dönem için hep normalleşme kelimesini kullanıyoruz.
Ya da “normal döneme geçiş” ifadesi tercih ediliyor.
Bugüne kadar alınan tedbirlerle ilgili karar mekanizmasının içinde bulunan, hatta bazılarının da bizzat hazırlığında yer alan halk sağlığı alanında önemli çalışmalarıyla tanınan, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın ile konuşurken baktım farklı bir cümle kuruyor.
“Yeniden normalleşme…” diyor…
Süreci böyle nitelemesinin nedenini sorduğumda şu önemli cümle ile başladı:
“Çünkü normal, eski normal olmayacak; yeni bir normali yaşayacağız…”
YENİ NORMALİN İLK DİLİMİNDE
Farklılaşan normalin, yani birkaç gündür masaya yatırdıkları yeni normalleşmenin normlarını Bilim Kurulu toplantısında müzakere etmişler.
“Ancak, şu ana kadar karar haline getirildiğini söylemem henüz mümkün değil…” dedi.
İlk uğraşları da öyle AVM veya cadde mağazaların ne zaman açılacağı, futbol sezonunun ne zaman başlayacağı veya okulların bu yıl açılıp açılmayacağına odaklı değil.
En büyük uğraşlarının bu dönem, “Daha çok 65 yaştan büyük ve 20 yaştan küçüklerle ilgili tartışmayı karara bağlamak” olduğunu bildirdi.
Bir de küçük dükkanı olan, işportacılık yapanlara yönelik çalışmaları bulunduğundan söz etti.
Ancak her ikisinde de henüz bir karara varılmamış…
TÜM UĞRAŞ 65 YAŞ İÇİN
Sokağa çıkma yasağı kapsamındaki 65 yaş üstü için de güzel bir tanım geliştirmiş, “tecrübeli büyüklerimiz” diyor.
Prof. Dr. Akın’a, yaptıkları son toplantıdan bu kesime yönelik nasıl bir kararın veya öneriler serisinin çıktığını da sordum.
Tartışmanın odağında, “tecrübeli büyüklerin, sokağa çıkmaları halinde arkadaş grubuyla buluşması, torun veya evlat görmek için başka hanelere gitmesi endişelerinin” bulunduğunu söyledi.
“Bu kaygıları giderecek önlemler peşindeyiz” deyince, “Nasıl bir önlem?” sorusunu yönelttim, yanıtladı:
“Mesela belirli bir saatte kısa sürede sokağa çıkması sağlanabilir. Fransa’da olduğu gibi kısa süreli sokağa çıkışları veya Almanya’da olduğu gibi sadece ev çevresinde kalıp, dolaşmaları sağlanabilir.
Katıldığım toplantılardaki endişe ‘acaba bu kurallara uyarlar mı?’ yönünde.”
BAYRAM ÖNCESİ OLABİLİR Mİ?
Zamanlama konusundaki tartışmalara da girdi:
“Bayramdan önce bu grubun bir hava almasını sağlasak gibi bir düşünce de var ama ağırlık bayram sonrasına bırakılması yönünde. Buna tabii ki hükümet karar verecek…”
Bayrama 2,5 hafta kaldığını da anımsattı ve belirleyici kıstasın 15-20 gün şu an aşağı doğru seyreden rakamların yönünü görmeye bağlı olduğunu belirtti.
Endişelendikleri konular ile vaka sayısının aşağı seyrinin devam etmesi, toplumsal dinamiklerin belirli bir zemine oturması halinde bunun olası hale geleceğinin altını bir daha çizdi.
Bu yaş grubuna yönelik Bakan Koca’nın da içinde bulunduğu toplantıdaki tartışmalarının odağının “Belli bir yaş grubunu içeri soktuk, ama belirli bir yaş grubu dışarıda dolaşıyor” temelinde yürüdüğünü anımsattı.
KAS ZAFİYETİ ÜRETİYOR
Kişisel görüşünü belirtmekten uzak durdu.
Ancak bir tıp adamı olarak, “tecrübeli büyüklerimiz” dediği kesimin evde kalmaları sonucu oluşacak kas rahatsızlıklarına dikkat çekip ekledi:
“Kas zafiyeti geçirmelerini istemiyoruz. Bu kesim evinde sürekli oturuyorsa, zaten kas yapıları zayıf, bu durumda kasları daha hızla incelir. O nedenle belirli saatte sokağa çıkması ve yürümeleri genel bir düşünce. Tam bu karara varacak gibi oluyoruz, endişemiz yükseliyoruz frende kalıyoruz. Ama 65 yaş üstünü sokağa çıkarmak için uğraşıyoruz. Bütün önlemlerin bayram sonrasına aktarılmasına yönelik görüşler var. Karar alacak olan hükümettir.”
TERSİNE KARANTİNA
İlk olarak sevgili arkadaşım Ebru Baki’nin Para Gündem programına katılan Prof. Dr. Kemalettin Aydın’ın soru üzerine verdiği yanıtında karşılaşmıştım.
“Terk tecrit veya ters karantina uygulamasına geçilebilir…
Program sonrası, 2,5 dönem milletvekilliği olduğu için parlamentodan da tanıdığım Prof. Dr. Aydın’ı arayıp açmasını istemiştim.
Sözünü ettiği bir kentte vaka sayısının tamamen tüketilmesi ve kente girişin kapatılmasından söz etmiş, memleketi Gümüşhane ile Bartın ve Tunceli’ndeki vaka sayısının azlığına dikkat çekmişti.
Bu durumu dün Prof. Dr. Akın’a da sordum.
Bilim Kurulu’nun bir toplantısında bu konu gündeme gelmiş.
Hatta bunun kentsel değil, bölgesel olabileceğine de dikkat çekilmiş.
Güneydoğu’da bazı illerin bu yöndeki adımlarına da bakılmış, pek başarılı olamadıkları görülmüş.
En büyük sorunun İstanbul’da yaşandığı, diğer kentlerdeki vakaların da yine İstanbul olduğu anımsatılmış.
“Şu anda 81 ilde vaka var. Bir il temizlenebilir mi? Olabilir, ama temizlendiğinden emin olmanız lazım. Temizlik için kural son 14 günde, taramalarla vaka olmadığının kanıtlanmasıyla mümkün. Bir vaka olsa dahi fark etmiyor, çünkü anında her yere yayabiliyor. Ayrıca asemptomatik kişileri, yani enfekte olmuş, ama vücut direnci yüksek olduğu için fark edilemeyenleri de bulmalıyız. Tek uğraşımız test sayısını arttırmak…”
TÜRKİYE YÜKÜNÜ TUTTU
Şu an gelinen noktayı değerlendirmesini istedim, “Türkiye yükünü tuttu… Bunun aşağı düşmesini bekliyoruz, düşecek belli” dedi.
Düşüşte yapılacak bir hatanın da Japonya örneğinde olduğu gibi tekrar Nisan sürecine dönüşü beraberinde getireceğini anımsattı.
THY’nin 1 Mayıs’a ötelediği uçuşlara başlama kararını 28 Mayıs’a uzattığını anımsattım.
KENTLER ARASI SEYAHAT KISITI
Haziran itibarıyla kentler arası seyahat kısıtının kalkıp kalkmayacağını sordum.
“Bütün çabalarımız bayramdan sonrasına dönük. Bütün planlamamız da zaten Mayıs sonrasına ilişkin”
Buradan da anlıyorum ki AVM dahil kimse bugünden yarına Bilim Kurulu’ndan bir karar beklemesin...
Hatta Prof. Dr. Levent Akın sosyal mesafe koruma tedbirlerinin gelecek yıl da devam edeceği inancında:
“Covid-19’a karşı bağışık kılamadığımız sürece sosyal mesafe uzun süre devam edecek. 2021’de hâlâ sürecek.”
AŞI ÜRETİMİNDE BİR MÜJDE DAHA
Bunun için de aşıya gerek olduğunu anımsattı.
Aşının bulunması halinde dahi dünya nüfusunun yarısı olan 4 milyar insanın aşılanması gerektiğini belirtti; 2021’den önce de üretime geçileceğini sanmadığını sözlerine ekledi.
Aşının nasıl pazarlanacağının önemine de dikkat çekip devam etti:
"Dünya Sağlık Örgütü’nün grip aşısına yönelik olarak her yıl değişen aşı modelini alır ve şirketlere bunu böyle üretin diye yollar, onlar da ucuza üretir… Ama burada çok büyük şirketler büyük para yatırdı ne olur bilmiyoruz.”
Bir de müjdeli haberi verdi, Hacettepe Aşı Enstitüsü olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ile aşı üretimi işine girdiklerini açıkladı.
“Peptid dizimi” diye isimlendirilen molekül sıralamasına yönelik izni alıp, çalışmaya başladıklarını söyledi.
“Sayı bulmaca oyunu gibi, rakam diziyoruz” dedi.
Görünen şu ki kimse bayramdan önce gevşeme beklemesin, ayrıca unutulmasın ki Covid-19 öldürücü gücünü sürdürüyor…
- İktidar kapışması…3 dakika önce
- Gülmek ve ağlamak…2 gün önce
- Kitlelerin hayal gücü…5 gün önce
- Olayın Olacağı Oda...1 hafta önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı1 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?2 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce
- Seçme kıstası…2 hafta önce