Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Ankara'nın koronavirüs öncesi kalabalık caddelerinde durum neyse, dün de aynı görüntü hakimdi…

Maske takan sayısında azalma olduğu gibi kahvelerde, pastane önlerinde dip dibe oturanlar da oldukça arttı.

Koronavirüsün yaygınlığının en az olduğu dönemde daha fazla kaygılı olan kitlelerin, virüs yaygınlığının fazlalaştığı dönemde kaygısı azaldı.

Tersine koralasyon yaratan, hatta kitleleri umursamaz tutum içine sokan psikoloji nedir?

KOVİD YORGUNUYUZ

Türkiye'nin son dönem yaşadığı büyük afetler sonrası toplum psikolojisi üzerine çalışmalarıyla da tanınan TOBB ETÜ Psikoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Karancı'ya soruyu yönelttim.

“Toplum Kovid yorgunluğu yaşıyor” diye söze girdi ve devam etti:

“Bu psikoloji içindekiler, ‘Ölümler azaldı, zaten resmi açıklamalara göre de ölenlerin %93 üstü 65 yaş ve yukarısındaymış, o zaman bana bir şey olmaz’ mantığı içinde hareket ediyor. Fiziksel mesafeyi korumak, maske takmak yerine tedbirsizliğe yöneliyor...”

İNKAR DURUMUNDA

Yaşananı, “toplumsal inkar” diye tanımladı, nedenini de “Bizim yaş grubuna bir şey olmuyormuş, 65 yaş üstündekiler ölüyormuş hissinin ortaya çıkardığı algıdan kaynaklandığını” belirtti.

Sözlerini şöyle sürdürdü:

“Buna iyimserlik yanlılığı diyebiliriz. Başkasına olur, bana olmaz diye bakıyor. Başkalarının başına gelmesini hak olarak görüyor, kendisine olmaz diye hissediyor. Bunu daha çok deprem dönemlerinde yaşadık. O dönemde de ‘Evime bir şey olmaz, ancak yan yatar, ben de içinden çıkarım’ bakışındalardı.”

İYİMSERLİK ÇARPITMASI

Bu duruma diğer tanımıyla “iyimserlik çarpıtması” denildiğini de belirten Prof. Dr. Karancı, “Bu garip iyimser çarpıtma yanlılığı çabuk çarpar, o zaman toplumda güven sorunu ortaya çıkar” deyip ekledi:

“Zaten sokağa çıkma konusunda oluşan farklı tutumun yarattığı bir güven sorunu oluştu. Mantıklı olarak hangi yaş ve ekonomik sosyal çevreleri daha çabuk etkilediği değil, 65 yaşa dayalı bir sorun varmış gibi algı üretildi. Ölenlerin çoğu yaşlılardan demek ki gibi bakış gelişti. Oysa bu olayla kendisi bir anda karşılaşınca güveni kırılır...”

Bundan sonrasına yönelik afet yönetiminin önem kazandığı bir sürecin de ortaya çıktığına dikkat çekti.

EVE KAPALI OLANLARA VİRÜSÜ KİM GETİRİYOR?

İlk kez yasak olmadan 65 üstü yaş grubunun bugün diğer yaş gruplarının arasına karışma olanağına ulaşacağını da anımsattı.

Bu kapsamda şu paradoksa dikkat çekti:

“Madem ölenlerin ağırlıklı bölümü 65 yaş üstüyse o zaman evde kapalı kalan bu kişilere hastalığı kim taşıyor? Demek evde kapalı kalması gereken sadece onlar değil, başkaları da var... Tecrübeleriyle daha iyi önlem alacak durumda olanları kapatıp, maskesiz, dip dibe oturanlar dolaştığı sürece de bunlar yaşanır...”

Prof. Dr. Nuray Karancı, salgının ortaya çıktığı günden beri uyarıyor, 65 yaşı eve kapatarak sorunun çözülemeyeceğine vurgu yapıyor.

Her bir adımda da öngörüleri olduğu gibi doğru çıkıyor.

Zaten kendisi de her cümlesine, “Dilerim bu kez yanılan ben olurum” diye başlıyor...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar