Selâ okunmasını Kurul durdurmuş
Tıp doktorlarının oluşturduğu Bilim Kurulu’nun aldığı kararlar veya önerileri hakkında toplantıları sonrası bilgi sahibi oluyoruz.
Sağlık Bakanı Koca, neredeyse her toplantı sonrası basın mensuplarının karşısına çıkıp, Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri hakkında bilgi veriyor.
En azından toplantıda nelerin ele alınıp alınmadığını öğrenme olanağına kavuşuyoruz.
Ancak kuruluşundan bugüne beş hafta geçen, Bilim Kurulu sonrası oluşturulan, işin bir de sosyoloji, iletişim, psikoloji, din sosyolojisi ve istatistik gibi alanlarda çalışacak, işin toplum yönünü ele alacak Toplum Bilimleri Kurulu’nun çalışmaları hakkında neredeyse hiç veri sahibi değiliz.
Birkaç gündür Toplum Bilimleri Kurulu üyelerine ulaşıp neler yaptıkları hakkında konuşuyorum.
Öncelikle yaptıklarından fazla bilgi sahibi olamamış olmamızın nedeni, daha göreve başladıkları gün aralarında aldıkları, “Her şey hazır olmadan, bir mesafe kat etmeden çıkıp açıklama yapmayalım” kararıymış.
Bu karar doğrultusunda sessiz kalmayı yeğlerken, bugüne kadar neleri ele aldıkları, nasıl bir yol haritası çıkarmaları gerektiği konusunda da dün bir kez daha bir araya gelmişler.
ÖLÜMÜ ÇAĞRIŞTIRIYOR
Bu sürede epey iş başarmışlar.
Örneğin sürekli olarak cuma namazı öncesi duymaya alışık olduğumuz, koronavirüs döneminde de neredeyse her vakit öncesi okunan selâ konusu…
Bir süredir aniden kesildi ve duymaz olduk.
Meğer Toplum Bilimleri Kurulu’nda alınan bir karar sonucu Diyanet İşleri Başkanlığı ile konuşularak sonlandırılmasına karar verilmiş.
Gerekçe olarak da selânın cuma namazları öncesi haricinde ağırlıklı olarak bir ölümü haber vermek için okunduğu, dolayısıyla toplumsal psikolojiye olumsuz etki yarattığına dikkat çekmişler.
Tavsiyeleri hükümete iletilmiş ve okunmaması kararı alınmış.
ASKER UĞURLAMA VE TAZİYE ÇADIRI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da tepki gösterdiği asker uğurlamalarına bir düzen getirilmesine ilişkin kararın gerisinde de Toplum Bilimleri Kurulu varmış…
Yine taziye çadırlarına ilişkin yeni karar da yine Kurul tarafından getirilen tavsiye sonucu alınmış.
“Asker uğurlaması yapmayın, taziye çadırı kurmayın diyelim ama bunun yerine ne yapması gerektiğini de söyleyelim” zeminde konuyu ele almışlar…
Topluma kötü örnekler üzerinden değil de daha cezbedici teşviklerle yaklaşılması, “Hayat Eve Sığar” ile devam eden ancak bir önemi kalmayan sloganın ötesine geçilmesi gibi bir dizi yeni önerileri olmuş.
Berber, restoran, kafe açıldı, tatil merkezleri faaliyete geçti, o zaman biz normalleştik algısından çıkılması gerektiğinin altı çizilmiş.
Bu kapsamda özellikle kurban bayramına yönelik yeni bir çalışma başlatılmış.
Daha çok kriz iletişimi üzerinde durulmaya başlanmış…
MUHTARLAR VE KANAAT ÖNDERLERİ DE DEVREDE
Kurul’da din görevlisinin yanında, bir tıp tarihçisinin bulunmasının faydası görülmüş.
Anadolu toprakları üzerinde yaşanan pandemi dönemlerinde nasıl bir yol izlendiği, hangi dönemde hangi sivil toplum örgütlerinden nasıl faydalanıldığı konusu üzerinde durulmuş.
Muhtarların ve kanaat önderlerinin de devreye sokulması, özellikle bayram döneminde onlardan faydalanılması görüşünde birleşilmiş.
TÜRKİYE BAROMETRESİ
Bu aşamada bir de koronavirüs konusunda Türkiye Barometresi, yani toplumun psikolojisinden, iletişimine, neyi nasıl ölçmesi gerektiğine kadar geniş kapsamlı kamuoyu araştırması için de süreç başlatılmış.
Gelen barometre sonucuna göre konuyu ele alıp, ona göre yeni sloganların belirlenmesi, psikoloji ve sosyoloji ile iletişim alanında ne gibi adımlar atılması gerektiği kararlaştırılmış.
“Biraz geç kalmadınız mı?” dedim, “Haklısın, geç kalındı ama onu telafi etmenin yöntemlerini arıyoruz” dediler…
Son dönem yapılan bazı düzeltmelerin, dilde ortaya çıkan hataların tekrar etmediğine de bu aşamada dikkat çektiler.
Toplum Bilimleri Kurulu’nun oluşturulması gerektiğini baştan savunanlar arasındayım.
Çünkü bugüne kadar sadece meselenin hastalık boyutuyla ilgilendik.
Daha ilerisi, onun da koronavirüs odaklı tarafına baktık, çok daha önemli ve kalıcı olacak, hatta salgını durduracak halk sağlığı cephesinden hiç ele almadık.
Toplum Bilimleri Kurulu bu açıdan önemli bir görev üstlendi; özellikle de virüse karşı gittikçe duyarsızlaşan, korku ve kaygının ürettiği inkardaki kitleler hareketine tanıklık ediyoruz.
Onlarla hangi dille iletişim kurulursa daha faydalı olacağı konusunda ise bugüne kadar elde bir veri yoktu.
Türkiye Barometresi çalışması bu açıdan çok önemli; en azından aynaya bakacağız ve kâkülün ne yanda olduğunu anlayacağız…
Hele ki okulların açılmasının tartışıldığı, grip dönemine girileceği zamana kısa bir süre kalmışken yapılmış olması da önemli…
Çünkü hayat artık eve sığmıyor, 65 yaş üstü de sıcağın tepesine geçtiği bir saatte değil, serinliğin olduğu sabah ve akşam geç saatte sokakta yürümek istiyor…
- Gülmek ve ağlamak…32 dakika önce
- Kitlelerin hayal gücü…2 gün önce
- Olayın Olacağı Oda...4 gün önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı1 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?1 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce
- Seçme kıstası…2 hafta önce
- Cumhuriyet ve Demokrasi…2 hafta önce