Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

DAHA önce geldiğimde İstanbul’daki salgın oldukça yüksekti; o dönemde biz Ankara’da yaşayanlar rahattık.

Çünkü herkes kurallara uyuyor, maske takıyor, bürokrasi kenti olmasının getirdiği kültürle insanlar enfeksiyondan uzak durmanın tüm koşul ve kurallarını yerine getiriyordu.

Hem de en yoğun olduğu dönemde, üniversitelerin, öğrenci yurtlarının açık olduğu dönemde salgının en az yaşandığı kentler arasında sayılıyordu.

Tatil dönemi de henüz başlamamıştı...

Önce ilk ve orta dereceli okullar kapandı, ardından üniversiteler yurtlarıyla birlikte eğitimine ara verdi, uzaktan eğitim sistemine geçti.

Öğrenciler memleketlerine uğurlandı...

Bürokratlar da tatile çıkmaya başladı.

DOLU İKEN OLMAYAN, BOŞKEN YAŞANDI

Ne olduysa da bundan sonra ardı sıra geldi...

Beklenmedik bir şekilde vaka sayılarında artış başladı.

Bazıları siyasi partilerin Başkent dışı etkinliğine bağladı, bazıları da tatilden dönen Ankaralıların beraberinde hastalığı da taşıdığını ileri sürdü.

Kimilerine göre de salgının kaynağı kamu kurumlarına işini görmek için kent dışından gelenlerdi...

Her ne olursa olsun bir anda “Ankara Wuhan’a döndü” dedirten görüntülerle karşılaşıldı...

İSTANBUL’UN HALİ

Son iki gündür İstanbul’da bulunuyorum...

Bu bana biraz da Ankara’da üzerimizde bir baskı oluşturan salgın algısından kurtulma olanağı sağlayacağını düşünüyordum.

Ne de olsa Sağlık Bakanı Koca da kısa süre önce İstanbul’daki vaka sayısında düşüş olduğunu açıklamış, bu da düşünsel ardılımda bir güvence olarak kalmıştı.

Önceki akşam bir büyüğüm ile kısa bir İstanbul turu bütün algımı alaşağı etti.

Nitekim dün de Sağlık Bakanı Koca sözlerini revize etti ve böyle giderse İstanbul’daki vaka sayısında da ciddi artış görüleceğini açıkladı...

Karşılaştığım görüntüyü aktarayım...

İstanbul’un en bilindik semtlerinden birinin caddeye açılan kapısının önüne masalar atılmış...

Bir grup genç ellerinde bardaklar üst üste oturuyor.

Şöyle başımı kaldırıp mekanın merdivenle inilen alt kesimine bakıyorum.

Orası dışarının üç katı kalabalık..

İnsanlar müziğin ritmine kaptırmış dip dibe dans ediyor; maske, mesafe hak getire...

NASIL OLMASIN?

Bu denli kalabalık, üst üste yığılmış gençleri görünce şaşkınlığımı gideremiyorum.

Biraz ilerisindeki mekanın da ondan farkı yok.

Ya da adı kafe olarak geçen diğerinde ise yan yana yapışmış masalarda sıkışık şekilde omuz omuza oturuyorlar...

Bütün bunları görünce şunu söylemeliyim ki İstanbul’un da Ankara gibi Wuhan olması için çok fazla zamanı kalmamış...

Acı olan ise oradan çıkanların aldıkları virüsü her yana saçacak olmaları.

Son dönem bir kişinin 17 insana bulaştırdığına tanıklık edilmiş, Türkiye ortalamasının 5,6 civarında olduğundan söz edilmişti.

O mekanlardaki herkesin virüs kaptığından söz etmem tabii ki olası değil.

Ama bir kişi dahi olsa, ondan kapan 5,6 kişi bir diğer 5,6 kişiye bulaştıracak.

Sonrasını siz hesap edin...

Gözlemim şu ki İstanbul’da durum hiç de iyi görülmüyor...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar